Tuvalet Deyip Geçmeyin

Yıllar öncesine ait, tuvalet temizliği ile ilgili, sosyal mesaj içerikli yazıların umumi tuvaletlere asıldığını hatırlıyorum.

Tuvaletlerin temiz bırakılması ve temiz kullanılması için bilinçlendirici mesajlar..

İlk olarak “nasıl bulduysan öyle bırak” yazısı çıktı sahneye. Tuvaletlerin duvarlarına ve kapılarına asıldı. İnsanlar okudu, ama tuvaleti bulduğu gibi bırakmayı bırakın, tuvaleti tanınmayacak halde bıraktıkları bile oldu. Kamuoyunda karşılık bulmamıştı bu mesaj.

İlk mesaj tuvaletlerde karşılık bulmayıp, yeteri kadar alkış alamayınca ikinci yazı olarak “görmek istediğin gibi bırak” yazısı çıktı sahneye. Bir coşku ve umut ile duvarlara kapılara asılmaya başlandı. Siz bilinçli bir birey olarak görmek istediğiniz gibi bıraksanız bile bir dahakine geldiğiniz zaman, görmek istediğiniz gibi bulamadınız. Belki gerçekten görmek istedikleri gibi bıraktıkları için böyle bırakılmış, düşüncesi akla gelmedi değil. Bu da olmadı. Bu da tutmadı yani.

Üçüncü olarak “lütfen temiz bırakınız” gibi kesin olarak anlatılmak istenen doğrudan ve açık bir şekilde, üstelik gayet kibar bir ifadeyle, yoruma, tevile ve yanlış anlaşılmaya ve de göreceli anlayışlara mahal vermeyecek açıklıkta bir ifadeyle, tuvaletlerin temiz bırakılması yazıları asılmaya başlandı. Yine aynı vahamet, yine aynı temiz bırakmama devam etti. Bu sefer insanların yazıları okumadığı, yada okur yazar olmadıkları kanaatine varacak gibi oldum.

Tamam dedim o zaman. Bu iş eğitim seviyesi ile ilgili dedim kendi kendime. Ta ki Üniversiteyi kazanıp, gittiğim üniversitedeki tuvaletlerin halini gördükten, tuvaletten sonra ellerini sadece suya dokundurup gidenleri ve ıslak ve pis elleri ile kapıları açtıklarını gördükten sonra bunun eğitim seviyesiyle ilgili olmadığını görerek anladım.

Sonuç olarak; aile terbiyesi ile doğrudan ilgili olduğu kanaatine vardım. Aile içerisinde, özellikle anneler nasıl öğretirse, nasıl eğitirlerse hayat boyu öyle devam ettiğine kanaat getirdim. Yani, tuvaleti pis bırakmak ile aldığımız aile terbiyesinin tabiri caizse bir nevi yansımasını bırakıp gidiyoruz…

Bu pis bırakmaların da ciddi bir ekonomik karşılığı olduğu kanaatindeyim.

Güldünüz değil mi? 🙂

Şöyle ufak bir hesaplama yapalım:

Türkiye’de 86 bin 762 cami bulunuyor.[1]

Her bir camide mutlaka bir tuvalet var.

Bu tuvaletlere gün içerisinde ortalama 100 kişinin geldiğini kabul edecek olursak, 1 TL’den 100 TL eder.

Bu 100 TL’yi her bir cami için en alt limit olarak kabul edecek olursak: 86 bin 762 cami olduğuna göre, bir günde, toplum olarak cebimizden çıkıp, tuvalet başında bekleyenlerin cebine giren toplam gelir 8 milyon 676 bin 200 Türk Lirası.

Bir gün için ciddi bir rakam değil mi? (8.676.200 TL)

Bu rakam ayda: (8.676.200 TL X 30 gün)= 260.286.000 TL

Ve yılda da: (8.676.200 TL X 365 gün)=3.166.813.000 TL’ye tekabül ediyor.

Dikkat edin, bir yıldaki maliyeti 3.166.813.000 TL.

Lütfen dikkat edin, MİLYAR TL’den söz ediyorum.

Bu rakam Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Başbakanlığın da içinde olduğu birçok kamu idarelerinin 2016 yılı bütçelerinden fazla.[2]

Toplumun tamamı tuvaletleri temiz bıraksa, temiz kullansa, bu temizlik işini yaptıkları için ve de mülkü camiye ait olduğu halde, orada oturup, girip çıkandan para alanlara da gerek kalmaz. Bu muazzam miktar da cepte kalır.

 

Camilerde tuvaletlerin paralı olması da ayrı bir saçmalık bana göre.

İnsanın yeri geliyor cebinde tuvalete verecek 1 TL’si bile olmayabiliyor.

Küçük ve büyük abdest sıkıştırırken ve yel zorlarken namaza durmak mekruhtur (harama yakındır).[3]

Bu durumda olan ve abdest alabilmesi için tuvalete gitmesi gereken ve de cebinde, tuvalet kapısında bekleyen adama verecek 1TL’si olmayan bir Müslümanı düşünün.

Ne yapmalı?

İki ihtimal var: ya cemaat sevabından vazgeçip, namazı camide kılmayacak, gidip evinde kılacak, bu durumda cemaat sevabından mahrum kalacak; yada izzetini ayaklar altına alıp, yüzsuyunu döküp, tuvaletin başında bekleyen adamadan, parası olmadığı için ricada bulunacak, yani bir nevi tuvalet dilenecek.

Çok can sıkıcı bir durum, değil mi?

Bununla ilgili bir düzenleme yapılmalı.

İnsanların zorunlu ve namaz için şart bu ihtiyacı için para alınmamalı.

Cami tuvaletleri ücretsiz olmalı.

Ücretli olacaksa bu verilmesi zorunlu değil, gönüllü olmalı.

Bu ücreti alan bir görevli kesinlikle olmamalı.

Görevli yerine kumbara gibi bir usul uygulanmalı, dileyen kumbara içine atmalı.

Kumbarada biriken bu paraların tamamı camilerin giderleri ve bakımı için kullanılmalı. Artan kısmı da muhtaç kimselere aktarılmalı.

Tuvalet temizliğini Belediyeler üstlenmeli.

Buraya kadar saydığım öneriler, idarecilerimizin üzerine düşen görevler kapsamında.

 

Toplum olarak her birey üzerine düşen görev de başta ebeveynlere düşüyor.

Eğitim ailede başlar diye boşuna denilmiyor. Ebeveynler ve özellikle de anneler çocuklarına tuvaleti temiz kullanıp, temiz bırakma konusunda eğitim vermeli. Bu hususta eğitilen bireyler yetiştikçe, tuvaletler temiz bir şekilde kullanılır; tuvaletler temiz olursa, tuvalet kapısında bekleyen ve tuvaletleri temizlediği için bizlerden para almayı kendilerinde hak gören kişilere gerek kalmayacağı için bu problem de zaman içinde hallolmuş olur.

Selam, dua ve muhabbetle..

 

Halil İbrahim DEDE

11/10/2016 – Çorlu

 

facebook.com/dedehalilibrahim

halilibrahimdede@outlook.com

 

[1] Kaynak: Türkiye’de kaç cami var? İşte il il cami sayısı

[2] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/03/20160316M1-1.htm

[3] https://sorularlaislamiyet.com

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: