Yalanlar, tencereler ve netice? Bu gurupları sokağa döken gerçek sebep ne?

Yüce Dînimizin, YALAN söylemeyi niçin çok ciddi bir şekilde yasaklamış olduğunu, şu son olaylarda çok daha iyi anladık. Yalana sarılanların akıbetlerinin de HÜSRAN olacağını da tarihin tekerrüründen gören, her ayık kişi gayet iyi biliyor. Neticeyi de hep birlikte tekrar göreceğiz…

Gündemim ÎMAN ve KUR’ÂN programlarıyla dolu olduğu için, bu konulara hiç girmeyecektim. Ancak dün akşamki TENCERE-KAŞIK şakırtıları, nâralar ve kornalardan oluşan ses kirliliklerinin sebeplerini araştırınca öğrendiklerim, bu konuya da birkaç dakika ayırmama vesile oldu. Şu Mübarek üç ayların Miraç arifesinde, böyle bir yazı yazmaya mecbur oldum.

Evet, her birimiz Âhiret yolcusuyuz, her dakikamızı mutlaka o önemli yolculuğa çok ciddi hazırlıklar yapmakla değerlendirmeliyiz. Ancak, diğer yandan yüce Dînimize, mukaddesatımıza, mutlaka gideceğimiz ahiret hazırlıklarımıza gölge düşüren faaliyetler sergilenirken, bundan da bîgâne kalamazdım. Neler olup bittiğini ve niçin sokaklara döküldüklerini tahlil ederek, atılması gereken adımlarımızın da en iyi bir şekilde hesaplanması gerektiğini bilmek zorundayız.

Neler olup bittiğini ve bazı gurupların niçin sokaklara döküldüklerini, doğru anlamak için, öncelikle kimlerin sokaklarda olduğunu doğru tespit etmek lâzım. Ciddi bir araştırma sonunda öğrendiğime göre, sokaklara dökülenler CHP, ETÖ, TİP ve benzer diğer sol tandanslı guruplar olduğu anlaşıldı. Yani mukaddeslerimizi savunanlara karşıydı…

  • Peki, bu gurupları sokağa döken gerçek sebepler neydi?

Onların hükümran oldukları yıllarda olduğu gibi, susuzluk problemi mi vardı? Bir bidon su alabilmek için su tankerleri altında ezilenler mi vardı? Sokaklarda kokuşan, dağlar gibi ÇÖP yığınları mı vardı? İşçi ve memurlar maaşlarını mı alamıyorlardı? Yakıt kuyrukları kilometrelerce mi uzamıştı? En önemli ihtiyaç maddeleri olan YAĞ, ŞEKER v.s. yokluğu mu yaşanıyordu? Bankalar hortumlanıp, halk mağdur mu edilmişti? Yeşil sermeye ve irtica saçmalıklarıyla fişlenen, Mutaassıp müesseseler mi batırılmıştı? Bir Cuma namazında Fatih camiini bombalama kararı, Türk jetini düşürüp Yunan’a yamayarak savaş çıkarmayı kararı alındığı için mi sokağa dökülmüşlerdi?…

  • Hayır, hayır! Bunların hiç birisi değil…

Hatta, ayyaş, gezi parkı, AVM meseleleri de değil.

Duran saatin günde iki defa doğru göstermesi gibi, Kılıçdaroğlu’nun da bu konudaki isabetli açıklamaları her şeyi anlatıyordu: “Gezi parkında başlayan olaylar,  AKP iktidarının getirdiği baskının bir sonucudur.”

  • Şimdi çok iyi düşünelim:

Bu iktidarın, ana muhalefete rağmen, BASKI ile uyguladığı icraatlar neler?

CHP kadın kolları bildirisinden alınan, iktidarın YÜZ KARASI diye adlandırdıkları ve hazmedemedikleri icraatları, kendi ağızlarından sadece birkaçını görelim.

  1. Eğitim sistemimizin DİNSELLEŞTİRİLMESİ, çocuklarımızın çağdışı bir ideolojiye teslim edilmesi. (Önemli bir suç! Ve yüz karası!)
  2. Kutlu doğum haftalarına müsamaha göstererek, irtica-i faaliyetlere çanak tutması. Bu tür başka programlarla, yalan yanlış bilgi ve dogmaların topluma taşınması. (Önemli bir suç! Ve yüz karası!)
  3. Diyanet işleri Başkanlığı`na bağlı olarak faaliyet gösteren 5 bin Kuran Kursu`na, bin tane daha eklenmesi(Önemli bir suç ve yüz karası!)
  4.  Kadın hak ve özgürlükleri adı altında, irticâ-i bir giysinin yani BAŞÖRTÜSÜNÜN dayatılması.(Çok önemli bir suç ve yüz karası!)

Bunlara eklenen, Taksime cami sözü, ayyaş meselesi vs. bardağı taşıran son damlalardır.

Yahu, sizin BASKI dediğiniz veya yüzkarası saydığınız icraatlar, şu necip milletin HASRET kaldığı icraatlardır. Çağlayana karşı meydan okuyan, kendisine yazık eder. Bu millet desteğini, bunlar için yüzde 34’lerden 50’lere yükseltti. Eğer siz bunu fark edemediyseniz, şu milleti hiç anlayamazsınız…

***

  • Şimdi gelelim bardağı taşıran YALANLARA:

1.) Bülent Arınç’ın oğlu gezi parkına açılacak olan AVM’ye ortak: Bu iftira çıktıktan sonra açıklamalar geldi ve bu olayın ASLA aslı yok.
2.) Panzerle ezilen genç resmi: En çok tepki çeken fotoğraflardan. Olayın aslı Yabancı bir ülkede bot motorundan yaralanan bir kişidir.
3.) Sosyal medyalara erişim engellendi: Bu bugün çıkan bir yalandı.
4.) Binlerce polis istifa etti: Gerçek sayılar en fazla 3-4.
5.) İstanbul Emniyet Müdürü görevden alındı: NTV son dakika adıyla açılmış bir face hesabın uydurmasıydı.
6.) Polisin gerçek mermi kullanması: Kesinlikle aslı yok.
7.) Köpeğe biber gazı sıkan polis: Bu fotoğraf daha öncede vardı, şu günlerde çok paylaşıldı. Fotoğraftaki kişiler İtalyan polisi. Provakatörler tarafından foto montajlanmış.
8.) Polislerin ilaçlı suyla göstericileri bayıltması: Bu gerçekten gülünecek bir haberdi. Fakat paylaşım sayısı on binleri geçti.
9.) Haber kanallarının face hesabı: Birçok haber kanalının face hesabı açıldı. Pravöke edici söylemleri anında yayıldı. Takipçileri 300’ü geçmezken RT sayıları 10 binlere ulaştı.
10.) Eylem 48 saat daha devam ederse Anayasa Mahkemesi hükümeti düşürülebilir, yalanı: Hiç bir ülkede böyle bir yasa mümkün değildir. Eylemin daha uzun sürmesi için uydurulmuştur.
11.) Eylemlerde Portakal Gazı Kullanıldı: Portakal gazı birleşmiş milletler tarafından yasaklanmış zararları büyük bir kimyasal silahtır. Topluma müdahale için böyle bir gazı kullanmak intihardır, kimse bunu göze alamaz. (CNN PRODUCER NOTE u okumanızı tavsiye ederim.)
12.) Eylemcilerin köprüden geçiş fotoğrafı yerine, 2012 maraton fotoğrafının paylaşılması.

Şu bir düzine yalan, sadece bazılarıdır. Bu yalanlara inanan, daha doğrusu inanmak eğiliminde olanlar sokağa dökümlüşlerdir. Hepsi bu kadar…

  • Acaba gerçekleri görünce, bunlar yaptıklarından UTANACAKLAR MI?
  • Acaba pişmanlık duyacaklar mı?
  • Veya acaba özür dileyecekler mi?…

Kendileri bilir. Eğer özür dilemezler ise bu olaylar iktidara % 10 oy kazandırır.

Özür dilerler ise % 5’e düşer… Çünkü bu millet sabreder, fakat asla af etmez…

Bekleyip göreceğiz…

A. Raif Öztürk / moralhaber.net

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: