Yaratıcısını Arayan Çocuk!

Çocuklar öteden beri dikkatimi çekmiştir hep… Eğitimci olmamız nedeniyle değil sadece, bir baba, bir dede olmamız hasebiyle de, yakın çevremden başlayarak o cennet kokulu, temiz fıtratlı yavruları düşünmüşümdür sürekli.

Onları sevmek, başlarını okşamak apayrı bir zevk. Ama bir yerden itibaren ciddi mânada eğitimleri, tefekkür dünyalarını geliştirme, ufuk açıcı anlamda zihnî, aklî, rûhî gelişimlerine yol açmada ve geleceğe hazırlanmaları hususunda üzerimizdeki sorumluluğun ağırlığını hissetmemiz gerekiyor.

Bu anlamda sekiz yaş üstü baz alınarak, Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Âyetü’l Kübrâ Risalesi oldukça dikkat çekici bir tefekkür ve tezkkür yoğunluğuna sahiptir.

Âcizâne, O eserin basamaklarında çocuklarımızı bir gezintiye ve fikrî bir seyahata çıkarmayı hikâyeler tarzında denemeye çalıştım. Yedi hikâyeden oluşan, Besmele ile başlayıp, “İnsan Bir Yolcudur” hikâyesiyle tamamlanan ve oldukça cazip renk ve resimlerle desteklenen 72 sayfalık “Yaratıcısını Arayan Çocuk” adlı kitabımız, “Sefa Yayıncılık” eliyle Türkiye’nin ve yakında dünyanın her köşesine ulaşmış olacaktır inşaallah…

Dua ve değerlendirmelerinizi beklerken, sizleri kitabın arka kabağındaki yazı ile baş başa bırakıyorum.

” Çocuklar, geleceğe gönderdiğimiz ve nurlu yarınlarımızın en güçlü mesajlarıdır.

 Özgürlüklerin en büyüğüne, hakların en değerlisine sahip olan insan “La ilahe illallah” diyen insandır ve bu durumda insan, İslam’a göre, “ne bireyin malı, ne de toplumun kölesidir”. Yalnızca yaratıcısına ait ve yeryüzünün onurlu bir misafiridir.

Çocuk; geçmişin hiçi, hâlin küçüğü, geleceğin büyüğüdür.  Bu dünyada bana bir melek göster deseler, bir çocuğun yüzüne bakın derim. O sâf, o mâsûm yüz, melekten başka  neye  benzer ki?..

Çocuk, temiz bir toprak gibidir. Hangi tohum ekilirse, onun ürünü alınır. Ona gösterilen sevgi  asla boşa gitmez. Sevgi enerjisinin üniforması yoktur ve bütün kapıları açan bir anahtardır.

Şefkat Nebîsi’nin zamanlar ve mekânlar ötesinden değer verdiği bu sevimli yavrulara hiç kıyılır mı?

Hz. Peygamber’in (s.a.v), peygamberlik dışındaki insanî yönünün en çok dikkat çekici örneklerini, çocuklarla olan ilişkilerinde bulabilmekteyiz. Çünkü O, sıradan bir insandan öte, âdeta çocuklarla çocuklaşabilen, bunu başarabilen ve diğer insanlara da tavsiye eden müstesna bir şahsiyettir.

Öte yandan Hz. Peygamber, bugün çocuk psikolojisi üzerine çalışan insanların tespit edip ortaya koyduğu pek çok gerçeğe, o dönemde dikkat çeken büyük bir eğitimcidir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in gözünde çocuk reyhan çiçeğiydi. Çocukları değerlendirmesi böyleydi. Onların kokularını da : “çocuk kokusu cennet kokusudur”  şeklinde tanımlardı.

Çocukların hayal dünyasının çok zengin olduğu bilinmektedir. İşte böylesi bir zenginliğe sahip olan çocuklar için Yaratıcısını araması ve mânevî yüceliğe erişmesi hedeflenmelidir.

Sağlam bilgi, sarsılmaz bir inanç aşılanmalıdır.

Temel  gelişimlerini  dikkate alan ve gönülden dökülen sevgisini bir vitamin olarak çocuklardan esirgemeyen Şefkat Peygamberinin emri şudur: “Çocuklarınızı üç özellik üzere terbiye ediniz: Peygamberinizin sevgisi, O’nun Ehl-i Beyti’nin sevgisi ve Kur’ân okumak.”(Câmiü’s-Sağîr, No:180)

Çocuklar bizim cennetimiz olsun, biz onların cenneti olalım.”

İsmail AKSOY / www.NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: