Yeni Dünya Düzeni ve Risale-i Nur Hizmeti
Küresel güç odakları Ortadoğu, İslâm coğrafyaları ve zayıf ülkeler söz konusu olunca, sadece menfaatleri için hareket ederler. Bazen petrol gelirlerinin, bazen da diğer yeraltı kaynaklarının peşindedirler.
Şer şebekeleri, yeni dünya düzeninde “Kuvvetli olan haklıdır” prensibi ile hareket etmek isterler. Bu anlayışla haber ağları kurar, kamuoyunu yanlış bilgilendirir, mazlumları cani gibi gösterirler. Yeni dünya düzeni (!) kurma heveslilerinin bu yolun sonunda varmak istedikleri yer, tam anlamıyla bir kara düzendir aslında… Zayıfların ezildiği, maneviyatın, ahlâkın, adaletin olmadığı, insan haklarının rafa kaldırıldığı, hukukun ayaklar altına alındığı bir düzen…
Ancak, görülmesi gereken başka şeyler de vardır.
Maneviyattan nasipsiz güruhun unuttuğu, anlamadığı, asla da anlayamayacağı bir başka “yeniden yapılanma” gerçekleşmektedir dünyada: İman ve Kur’ân Medeniyeti.
İman ve Kur’ân Medeniyeti’ne dünyayı hazırlamakta olan en güçlü dönüştürücü sosyolojik realitelerden biri ise, şüphesiz Risale-i Nur Hareketi’dir.
Bu büyük hareket ve hizmet, temelde bir düşünce ve aksiyon hareketidir. Okumayı, fikri, bilgi üretimini esas alır. İhlâs, Allah rızası, imana hizmet ve samimiyet olmazsa olmazıdır.
Risale-i Nur hizmetleri Amerika’dan Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya uzanan coğrafyalarda insanlığa diriliş üflemektedir… Hizmetin vesile olduğu neticeler, çok yakın bir gelecekte, küresel ölçekte net olarak görünecektir Allah’ın izniyle.
Üstad Bediüzzaman’ın talebelerinden Milaslı Halil İbrahim Çöllüoğlu’nun Barla Lâhikası’nda yer alan mektubundaki şu satırlara bakalım:
“Risale-i Nur eczaları bir şecere-i nuraniyedir ki, dalları aktâr-ı arza neşr-i envar ediyor. Ve ilânihaye edecektir. Karanlıklı bir gecede, semadaki yıldız ve kamerler, zemin yüzünde nasıl rehberlik ederlerse, Risale-i Nur eczaları da öyledir. Ve zulmette nura ihtiyaç ne ise, Risale-i Nur eczaları da odur.“
“Bahr-i dalâlet mevcleri arasında, sefine-i Nuh (as) necat verir, her kim dahil olsa, tufan-ı maâsiden halâs bulur. Risale-i Nur eczaları, küre-i arzın mevsim-i erbaa kütüphanesinde bir bahardır. Ve bahar kadar letâfetlidir ve canbahştır. Ve ölmüş arza o bahar vasıtasıyla hayat verildiği gibi, Risale-i Nur eczaları da ölmüş arz kulûblara taze hayat verir. Risale-i Nur eczaları bir mürşiddir. İnsanı haksızlıktan hakka döndürür ve hayvanlıktan insaniyete ve esfel-i sâfilînden, âlâ-yı illiyyîne yükseltir.” (Barla Lahikası, s. 471)
Risale-i Nur isimli koca çınarın dalları bütün dünyayı manevî olarak aydınlatmaktadır. Aydınlatmaya devam edecektir. Karanlıkların kopkoyu olduğu gecelerde yıldızlar ve ay, dünyaya nasıl ışık verirlerse, bu eserler de aynı şekilde akıl ve kalplere manevî bir projektör olur.
Hz. Nuh’un (as) gemisine binenler nasıl kurtuldularsa, ilhamla yazdırılan, manevî kuvvete sahip bu eserler de, okuyanların kurtulmasına vesile olur. Marifet ve muhabbetle dopdolu kitaplar, ilkbahar mevsimine benzer. İlkbahar gibi kalplere huzur ve diriliş üfler. Sanki ölmüş gibi olan dünyaya, baharla nasıl yeni bir hayat üflenirse…
Marifetullah kaynağı eserler de, ölmeye yüz tutmuş, dünyada boğulmuş gönülleri canlandırır. Allah’ı tanıtan eserler, insanı haksızlıktan hakka döndürür; hayvanlıktan insaniyete, cehennem çukurlarından cennet bahçelerine yükseltir.
Yaşamakta olduğumuz tarihî süreç, insanlığın Kur’ân-ı Kerîm iklimine hazırlandığı, çok muazzam bir dönüşüm sürecidir.
Herkesin haberi olsun: Dünyanın manevî—iman, ihlâs, sevgi, marifet, muhabbet, yardımlaşma, iyilik—haritaları müspet yönde değişiyor.
Necati Kağan Çetin / Nur Postası