Adalet Nedir?

Adalet, kelime anlamı: Zulüm etmemek, hak sahibine hakkını vermek ve haksızları terbiye etmek gibi manalara gelmektedir.1

İnsanoğlunun aradığı ve semavî kitapların da özellikle vurguladığı bir kavramdır. Risale-i Nur’da belirtildiği üzere, Kur’ân’ın dört esasından biri de “adalet” tir.

“Adalet-i mahzâyı ifade eden “Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez.” (En’âm Sûresi: 6:164.) sırrına göre, bir mü’minde bulunan câni bir sıfat yüzünden, sair mâsum sıfatlarını mahkûm etmek hükmünde olan adâvet ve kin bağlamak, ne derece hadsiz bir zulüm olduğunu; ve bahusus bir mü’minin fena bir sıfatından darılıp, küsüp, o mü’minin akrabasına adâvetini teşmil etmek…”2 hakikatını hatırdan çıkarmamak gerekir.

Birisinin, birçok iyi sıfatı varken, bir tane bize kötü gözüken sıfatı için, onu bu kötü sıfatı ile tanımak ve adlandırmak, kötülemek, kin bağlamak ve bu sıfatından dolayı onu küçümseyerek alay etmek bir zulümdür.

Kişi nefsine ne isterse mü’min kardeşine de onu istemelidir. Herkes kendi yanlışlarını görmek ve terbiye etmekle mükelleftir. Başkasının günahlarını kendine meşgale etmemeli, affedici olmalıdır. Kin, inad ve hırs gibi muzır hasletler insanın düşünme ve muhakeme yeteneğini kaybettirir ve neticede insanı kötülüğe sevk eder.

Bir mü’minin işlediği bir günah veya kötülükte çok sayıda faktörün etkisi vardır. Dolayısıyla günah işleyeni yargılarken sadece kişinin değil, aynı zamanda o faktörlerin de dikkate alınması gerekir. Çünkü kaderin onda bir hissesi var. Onu çıkarıp, o kader ve kazâ hissesine karşı rıza ile mukabele etmek lâzımdır.

Mü’min kardeşlerimizin kusurlarını düzeltmek için daima onlara duâ etmeliyiz, iyi yönleri ile görmek ve haklarında iyi düşünmek lâzımdır. Düşmanlık sebebi olan kötü hasletler ve fenalıklar toprak gibi kapalı, kalın ve koyu olmalı ve başkasına geçmemelidir. Başkasının yaptığı kötülüğüne karşı ben de kötülük yapayım dememeli, özellikle kötü hasletlerin bıraktıkları tahribatlardan ders ve ibret alınmalıdır. Mü’min kendisine yapılan kötülüklere karşı bile iyilikle muamele yapmakla yükümlüdür.

Bir hadis-i Şerifte meâlen şöyle buyurur: “Kim kardeşinin ayıbını örterse Allah da dünya ve ahirette onun ayıbını örter.”3

Asrın müceddidi, adaleti ne güzel tarif etmiş: “bir mâsumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenâb-ı Hakk’ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez. Hamiyet namına, rızasıyla olsa, o başka meseledir.”4

Rüstem Garzanlı

03.08.2016

Dipnotlar:

1- Abdullah Yeğin, Yeni Lugat.

2- Mektubat, 22. Mektup, Üçüncü Vecih.

3- İbn Mace.

4- Mektubat, 15.Mektup say.87

Sende yorum yazabilirsin