Adiyy Bin Hatem (R.A.) Kimdir?

Adiyy bin Hâtem(ra), cömertliğiyle Meşhur şâir Hatem-i Tai’nin oğludur. Ebû Tarîf ismiyle tanınmıştır. Hz. Ali(ra)’nin sancaktarı olup, cesareti ve cömertliği ile şöhret bulmuştur. Hatem-i Tai’nin vefatından sonra yerine O geçmiştir.

Nesebi: Adî bin Hatem bin Abdullah bin Sa’d bin Hazrec bin İmr-ül-Kays bin Âdî’dir.

Babası Hatem-i Tai yaptığı işlerde ve misafirperverliğinde Allahın rızasını kazanmayı gaye edinmiştir. Gerek yaşantısı gerekse fikirleriyle cahiliye devrinde eşine az rastlanan kimselerden olmuştur. İslamiyetin zuhurundan evvel vefat ettiği halde İslam ahlakıyla yaşamıştır.

Adiyy bin Hâtem (ra) babası Hatem-i Tai’den Risale-i Nur’da şöyle bahsedilmektedir;

Bir zaman, dünyaca sehâvetle meşhur Hâtem-i Tâî, mühim bir ziyafet veriyor. Misafirlerine gayet fazla hediyeler verdiği vakit, çölde gezmeye çıkıyor. Bakar ki, bir ihtiyar fakir adam, bir yük dikenli çalı ve gevenleri beline yüklemiş, cesedine batıyor, kanatıyor.

Hâtem ona dedi:

-“Hâtem-i Tâî, hediyelerle beraber mühim bir ziyafet veriyor. Sen de oraya git; beş kuruşluk çalı yüküne bedel beş yüz kuruş alırsın.”

O muktesit ihtiyar demiş ki:

-“Ben bu dikenli yükümü izzetimle çekerim, kaldırırım; Hâtem-i Tâî’nin minnetini almam.”

Sonra Hâtem-i Tâî’den sormuşlar:

-“Sen kendinden daha civanmert, aziz kimi bulmuşsun?”

Demiş:

-“İşte o sahrâda rast geldiğim o muktesit ihtiyarı benden daha aziz, daha yüksek, daha civanmert gördüm.”

Allah, Adiyy bin Hatemin gönlünü doğ­ru ve hak çağrıya açıncaya kadar, yaklaşık 20 yıl İslâm’a düşman olmuştu.

Hıristiyan ve dinin sıkı sıkı babağlı olan Adiyy bin Hatem islam dinini araştırarak, taklit etmeyerek, düşünerek akıl ve muhakeme ederek benimsemiştir.

İslam dinine girdikten sonrada ideallerine cansiperane sarılmış ve daha önceki batıl davada gösterdiği gayret ve sebatın kat ve katını hak davasında göstererek sahabeler arasında mümtaz bir mevki kazanmıştır.

Peygamber efendimiz (sav), Medine’nin çevresindeki İslâma girmeyen kabileler üzerine sefer düzenlerdi. Eshâb-ı kirâm (ra) kabileleri İslâma davet eder, müslüman olmaz ve teslim olmazlarsa savaş yapılır, savaşda alınan mallar ganimet, teslim alınan kimseler de esir olurdu. Hicrî 9.ncu senede Tebük’ün doğusunda yaşayan Tay kabilesine de bir grup Eshâb-ı kirâm (ra) geldiler. Bunun üzerine Adiyy bin Hatem alel acele ailesini dindaşların yaşadığı Suriyeye götürdü fakat kız kardeşi Sefane bint-i Hâtem’i yanına alamamıştı akibetini merak ediyordu

Muhammed(sav)’in süvarilerinin ülkeye geldiklerinde aldıkları esirler arasında kızkardeş iSefane bint-i Hâtem’i de Yesrîb’e götürdüklerini duy­du.

Peygamber(sav) esir edilen Sefane bint-i Hâtem’in meşhur Hatem-i Tai’nin kızı kendisinden kaçan Adiyy Hatem’in kardeşi olduğunu öğrenince kendisine iyi muamelede bulundu ,onu emin bir kafileyle ailesinin yanına gönderdi .

Kız kardeşi Sefane bint-i Hâtem Adiyy hatem’e

-” Ben, senin hemen ona gitmeni tavsiye ederim. Eğer o bir peygamberse, önce giden için fazilet vardır. Eğer bir hükümdarsa, onun yanında asla hor ve küçük görülmezsin”deyince kalkıp Re­sû­lul­lah(sav)’ın huzuruna gitti.

Sahabe-i Kirâm, Adiyy’in âniden çıkıp gelmesine çok şaşırmışlardı. Re­sû­lul­lah(sav) ile aralarında şöy­le bir konuşma geçti:

-“Ey Adiyy! Müslüman ol ki kurtulasın.” (Re­sû­lul­lah(sav) bu sözü üç defa tekrarladı.)

-“Benim dinim var.”

-“Ben senin dinini senden daha iyi biliyorum.”

-“Benim dinimi benden daha iyi nasıl biliyorsun?”

-“Evet, sen Rakusiye’den değil misin? Kavminin dörtte bir ganimetini yemi­yor musun? Bu senin dininde sana helal değildir.”

Bu konuşmalardan sonra Adiyy tekrar ortalıktan kayboldu. Kendi iç âlemin­de devamlı olarak manevi fırtınalar kopuyordu. İslamiyet’i kabul hususunda ar­tık tereddütleri başlamıştı. Bir ay kadar sonra Adiyy tekrar Re­sû­lul­lah(sav) ile karşı­laştı. Re­sû­lul­lah(sav) şöyle buyurdu:

-“Ben senin İslam’a girmene mâni olan şeyi biliyorum. Sen bu dine, ‘Sadece za­yıflar, kuvvetli olmayanlar giriyor, zaten Araplar da böyle kimseleri içlerinden atmışlardır.’ diye düşünüyorsun. Hîre’yi bilir misin?

-“Görmedim, ama duydum.”

-“Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, Allah bu dini mutlaka ta­mam­la­ya­cak ve hâkim kılacak. O kadar ki, bir kadın kimseye ihtiyaç duyma­dan, tek başına Hîre’den kalkarak gelip Kâbe’yi tavaf edecek. Kisra bin Hür­müz’ün hazineleri ele geçirilecek.”

-“Kisra bin Hürmüz’ün hazineleri mi?”

-“Evet, Kisra bin Hürmüz’ün hazineleri… Servet bollaşacak. O kadar ki, varlıklı kimseler yardım yapmak için fakir bulamayacak.”

Adiyy bin Hâtem(ra), kendisinden önce Müslüman olan kız kardeşi Sefane bint-i Hâtem’in de teşvikleriyle Miladi 630 yılında Müslüman olmuştu.

Yıllar sonra, hayat hikâyesini ve Re­sû­lul­lah(sav) ile aralarında geçen konuşmaları naklederken Adiyy(ra) şöyle demiştir:

“Kimsesiz bir kadının Hîre’den gelip Kâbe’yi tavaf ettiğine şahit oldum. Kisranın hazinelerini ele geçirmeye giden askerî birliğin öncüsü idim. Nefsim kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, üçüncüsü de mutlaka olacaktır. Çünkü bunu Re­sû­lul­lah (sav) söylemiştir.”

Adî bin Hatem(ra), Müslüman olmakla şereflendikten sonra, Peygamber(sav) efendimizin emriyle kendi kabilesine ve çevresindeki kabilelere, İslâmiyeti anlatmak ve onların zekâtlarını toplamak için görevlendirildi. Kabilesine giderek hepsinin Müslüman olmalarına sebep oldu. Zekât mallarını ilk defa o topladı.

Peygamberimiz (sav) den 66 hadîs-i şerîf rivâyet etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:

“Av için yetiştirilmiş köpeğini, Allahü teâlânın ismini anarak salıverdiğin zaman, onun getirdiği avı ye.”

“Sizden biriniz elbette Allahü teâlânın huzurunda duracak, arada da perde olmayacaktır. Allahü teâlâ ona: Ben sana in’âm edip servet vermedim mi? diye soracak. Adam, evet diyecek. “Sana peygamber göndermedim mi?” diye soracak. Adam, evet diyecek. Sonra adam sağına bakacak Cehennem’den başka bir şey görmeyecek. Soluna bakacak, yine Cehennem’den başka bir şey görmeyecektir. O halde bir yarım hurma ile de olsa Cehennemden korununuz. Buna da gücünüz yetmiyorsa tatlı dil ve güzel söz ile konuşmaya çalışınız.”

“Bir kimse bir şeyi yapmak veya bırakmak için yemin eder, sonra onun tersini yapmayı takvaya uygun görürse onu yapsın.”

Savaşlarda şehit olmayı çok arzu etmişse de şehîd olamadı.

Hz. Adiyy(ra), tıpkı babası ve Hâtem-i Tâî gibi çok cömert idi. Sahabe arasında kendisine çok hürmet gösterilirdi. Resûl-i Ekrem(sav)’in yanına geldiğinde de Re­sû­lul­lah(sav) kendisine ikramlarda bulunurdu.

Kendisi çok şefkatliydi. Karıncalara bile şefkatle muamele eder, “Bunlar bi­zim komşularımızdır. Onların da hakkı vardır.” diyerek, karıncalara yemek ve­rirdi.

İbadetine öylesine düşkündü ki, “Her bir namaz vaktini iştiyakla bekliyo­rum.” derdi.

Hz. Ebû Bekir(ra) zamanında meydana gelen irtidat hadiselerinde halifeye sadakatle hiz­met etmiş ve kavminin hadiselere karışmaması için cansiperane bir mücadele vermiş­ti.

Irak muharebelerinde Hâlid bin Velid(ra)’in yardımcısı olarak büyük kahra­manlıklar gösterdi. Kadisiye ve Mihrân Savaşlarında da Ebû Ubeyde(ra)’nin ku­mandası altında cansiperane gayretlerinden geri kalmadı.

Bir gün Hz. Ömer(ra)’in halifeliği zamanında Medine’ye geldiğinde. Hz. Ömer(ra) kendisini;

“Siz ki Cenâb-ı Hakk’ın ikramına mazhar olmuşsunuz. Birçokları hak yoldan ayrılırken siz sebat ettiniz. Birçokları inkâr ederken, siz hakkı tasdik ettiniz. Onlar ihanet ederken, siz sadakat gösterdiniz. Onlar sırt çevirirken, siz göğüs gerdiniz…”

Buyurarak medhü sena edince,Nefsinin methedilmesinden hoşlanmayan Adiyy bin Hâtem “Yeter, ey Ömer!” diyerek Hz. Ömer’(ra)in sözünü kesti.

Adiyy bin Hâtem(ra), Kûfe şehri kurulduğu zaman bu şehre gelerek yerleşti ,mümtaz hizmetlerle geçen uzun bir ömre mazhar olmuş ve Hicret’in 68. yılında Kûfe’de 120 yaşında iken vefat etmiştir.

Allah şefaatine nail etsin! Amin..

Çetin KILIÇ/LÜLEBURGAZ

www.NurNet.Org

Kaynaklar;

  • Risalei nur külliyatı
  • Risalei nur enstitüsü
  • bizim sahife

Not: Ümmetin Yıldızları ve En Güzel Örnekleri Olan Sahabelerin Hayatları İçin Tıklayınız

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: