Görsel İtikad ve İbadet Okulu: Risale-i Nur Dershanesi
Romantizm olayları tasvir ederek insanları etkiledi, kahramanlar hayattan bir oranda kopmuş olağanüstü kişilerdi. Hugo ile bu akım doruğuna ulaştı, en olmaz anlarda büyük işler başaran bir kahraman ortaya koydu Hugo, Janvaljan tipi ile. İnsanlar bu kadar olağanüstü bir insanı bir süre sonra yadırgadılar, bilime paralel olarak Realizm doğdu.
Flaubert romanlarında görmediğim yeri anlatmadım dedi,
Madam Bovary büyük araştırmalar yaparak romanını yazdı, roman adeta görsel bir romandı. O kadar ayrıntılı olarak kaleme alınmıştı. İnsanları da gerçek hayatın içindeki insanlardı.
Bu akımdan sonra romancılar her şeyin aslına sadık kalarak özellikle görselliği ve dramatizasyonu öne alarak eserler yazdılar, Gongour Kardeşler,
Zola bu konuda daha ileri gittiler.
Romanın bu vadiye gelmesinde o dönemin bilimsel gelişmelerinin tesiri vardı.
Claud Bernard’ın görselliğe dayanan hekimlik kitabı Zola’yı tecrübî roman yazmaya itti.
Öyle ki Zola bir hekim gibi hem gördüğünü, hem de irsiyeti esas alan romanlar ile insanları bir laboratuar nesnesi gibi yorumladı ve görsel romanlar yazdı.
BEDİÜZZAMANIN ASRI VE GELECEĞİN İHTİYACINI TESBİTİ
Bediüzzaman çağın görsellik asrı olduğunu görüyordu, batıdaki ilmi araştırmalar insanın gözünü bütün değerlerin ölçüsü haline getirdi, insanlar görmedikleri şeylere inanmadılar. Özellikle Bediüzzaman’ın Tabiiyyun dediği Natüralistler insanı da tabiat gibi göz ile bağlantılı izah ettiler, Bolşeviklik ve onun manevi yönleri tamamen görsellik üzerine kuruldu.
Namık Kemal’in deyimi ile “lemsi ve müşahedesi nakabil olan şeyleri” insanlar inkâr ettiler.
İlim, anlatı yani roman, tamamen görsel bir dünyaya esir olunca Bediüzzaman her zaman her anlattığı şeyi görselleştirmek suretiyle dini, basarî bir din haline getirdi. İfadelerinde tasavvufi bahisleri izah etmek istememesi asrın görsel itikadı şablonuna aykırı olmasındandı. O meselelerin hakikatlerini realitelerini ortaya koydu.
HAŞİR RİSALESİNDEKİ ÖRNEKLER
Bediüzzaman’ın seçtiği anlatım tarzlarının anlatı tarihinde büyük bir zihnin dolaşıp en ideal anlatıları ve biçimleri seçtiği görülür.
Biz sadece doğan çocuğa bakıyoruz ama onun doğuş öncesinin, oluşum sürecinin ayrıntısından haberimiz yok.
Bir Haşir risalesi kaleme alınırken seçilen görsellik ve karakterolojik yapı ne kadar uzun bir seçme ve ayıklama ve ifade etmenin sonucudur.
Eserde anlatılan her şey görsel bir yapıda anlatılır.
Gösterdiği asar ile şu dünya gidişatına bakılsa görülüyor ki
bedaheten gösteriyor
büyük bir celal ve izzet sahibinin emriyle hareket ettiklerini gösteriyor
rububiyetinin saltanatını gösteren
görünüyor ki
görmüyor musun ki
gösteriyor ki
gösterir
mizan ile iş görüldüğüne
nihayetsiz bir adalet elini gösterir
adl ve hikmeti gösteriyor
aktar-ı alem sergilerine bak
işte bak
Haşir risalesinde böyle yüzlerce bakmaya ve görmeye endeksli ifadeler var. Bediüzzaman gözünü yanına alır aklı ile birlikte dolaşır sürekli bir konuyu bu ikili arasında tartışır ve sonuca varırlar.
BEDİÜZZAMANIN ANLATIM ARAÇLARI
Melekler, Allah, ibadet, haşir, namaz tamamen görsellik üzerine kurulmuş yorumlardan sonra varılan bahislerdir.
Ölüm ile ilgili örnekleri tiyatro sahnesi gibidir.
Asrın modern anlatım kalıpları olan tiyatro, sinema ve roman, hikâye Bediüzzaman’ın anlatılarını yüklediği ama onları bizim yapımıza uyarladığı anlatım araçlarıdır.
Münazara, muhakeme, musahabe, diyalog, monologlar tamamen görsellik üzerine kurulmuştur.
Bediüzzaman’ın görsellik üzerine kurulan itikadı, yorumları birkaç doktora tezi olabilir.
Namaz bahsinde celal, kemal ve cemal gibi tanrısal görünümleri, fiziksel durumlardan hareket ederek kişiyi hayalen, zihnen ve fikren namaza hazırlar.
Bu yüzden Bediüzzaman çoğunlukta görselliği esas alan bir din ve itikad ve yorum dershanesi açmıştır.
Ayet ve hadislerin zorunluluğu ile tabiat görüntülerinin zorunluluğu arasında paralellikler kurar ve bunu temin ettikten sonra sonuca varır.
ZEHİRLİ BÖCEK ELİYLE VERİLEN ŞİFALI BAL
Mesela ikinci hakikatte kerem ve rahmeti görsellikle ifade eder.
Mesela, Bahar mevsiminde Cennet hurileri tarzında bütün ağaçları sündüs misal libaslar ile giydirip, çiçek ve meyvelerin murassaatıyla süslendirip, hizmetkâr ederek, onların latif elleri olan dallarıyla, çeşit çeşit, en tatlı, en musanna meyveleri bize takdim etmek,
hem zehirli bir sineğin eliyle şifalı, en tatlı balı bize yedirmek,
hem en güzel ve yumuşak bir libası elsiz bir böceğin eliyle bize giydirmek,
hem rahmetin büyük bir hazinesini küçük bir çekirdek içinde bizim için saklamak, ne kadar cemil bir kerem, ne kadar latif bir rahmet eseri olduğu bedaheten anlaşılır” (Sözler. 70)
Kerem ve rahmetini göze hitap eden bir realist tablo gibi anlatır.
Evet görsel ve akli itikad ve ibadet mektebi, Nur dershanesi.
Prof. Dr. Himmet Uç