Güney Amerika’dan Bayram Tebriği
Güney Amerika Şili, San Antonio şehrinden iki senedir Nurların tercümesinde çalışan emekli üniversite hocası ve milli eğitim müdürlüğü yapmış, Felsefe, Psikoloji ve Mantık alanında uzman olan ve aynı zamanda bir pedagog olan Leonardo Aquiles Price Toro (Ömer) abimiz ve yine üniversite hocası olan Maria Angelica Muñoz (Melek) ablamızın bütün Nur Talebelerine bir bayram tebriği olarak ve dua istemek için yazdıkları mektupdur…
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
Güney Amerikadan, Pasifik okyanusu sahilinden, liman kenti San Antonio’dan bütün dünyadaki, hususan Türkiyedeki Nur Talebesi kardeşlerimize, ağabeylerimize ve hemşirelerimize, hususan Nur-u İslamı ve Nur Risalelerini neşretmek için vatanlarını terkederek dünyanın dörtbir yanına giden (bize vesile olan kardeşlerimiz gibi) kardeşlerimize binler selam ederiz, hepinizin bayramlarını tebrik ederiz.
Bizim Risale-i Nurları tanımamız iki seneyi geçiyor. Hemen hemen iki seneye yakındır Nurlardan Hizmet Rehberi, Kastamonu Lahikası, Tarihçe-i Hayat ve Emirdağ Lahikası tercümesinde ve tashihinde çalışıyoruz. Ben hemşireniz Melek rüyalarım vesilesiyle İslamiyeti seçip müslüman oldum. Kısa süre sonra Nurları tanıdım. Manevi babam Aquiles Ömer de Kastamonu Lahikası tashihi sürecinde müslüman oldu. Tarihçe-i Hayatın tercümesinden sonra da Türkiye ziyaretimiz oldu. Bu vesile ile hem Üstadımızın mutlak vekili Hüsnü Bayram Ağabeyi tanıdık hem de Aziz Üstadımızın yaşadığı ve Nurları yazdığı mekanları gördük, hem de hepsi birbiriden güzel çok Nur talebeleriyle tanıştık.
Nurları tanımamdan sonra da rüyalarımda çok defalar hem Aziz Üstadımızı, hem Nurun ilk talebelerini, Mustafa Sungur Ağabeyi ve daha çok kimseleri gördüm. Bir kaç rüyamdan bahsetmek istiyorum: Kastamonu Lahikasının tercümesi esnasında görüyorum ki; Üstadımız bir dağda, mağarada yaşıyor. Üstadımızın elinde parıl parıl parlayan, hepsi birbirinden güzel, nurlu el yazması sayfalar var. Aydınlı Atıf Ağabey yani Hasan Atıf Egemen (Selçuk Çamlık’ta kabristanını ziyaret ettik) Üstadımızın yanına gidiyor, bu sayfalardan alıp bize getiriyor. Biz de halka, insanlara dağıtıyoruz. İnsanlara verince bu sayfalar ekmek ve şekerleme gibi oluyor ve insanlar bunları yiyor. Yani Kuran Hakikatları. Sonradan dikkatimizi çekiyor ki; Hasan Atıf Ağabeyin ismi 35 defa Kastamonu Lahikasında geçiyor. Diğer bir rüyada Hüsrev Ağabey bize bir kalem veriyor. Fakat bu kalemle biz yazmıyoruz, kalem kendi kendine yazıyor. Yine başka bir rüyada ki bu rüya Tarihçe-i Hayat tercümesi esnasında: Üstadımızın biraderzadesi Adurrahman Ağabey, (Üstadımızın ilk tarihçesini yazan) bize tercümede yardım ediyor ve tavsiyelerde bulunuyor. Yine Türkiye ziyaretimizde, Barla’da, geceleyin Üstadımız geldi ve beni alıp şu anda restore edilmiş evine götürdü. Fakat ev Üstadımızın yaşadığı zamandaki halinde idi. Üstadımız merdivenleri çıkıyordu ve her bir basamak ayrı gıcırdıyordu. Öyle ki evde hiç bir yalıtım yok, dışardaki soğuk, rüzgar aynen içerde. Üstadımız burada çok çile çekiyor. Üstadımızın hangi şartlarda yaşamış ve yazmış olduğunu ayrı ayrı görüyorum. Üstadım bana ‘Bak, gördün mü’ diyor…
Biz ki, Nurların menbaından onaltıbin kilometre, Üstadımızın yaşadığı ve Nurları yazdığı zamandan yetmiş seksen sene uzakta, başka bir dünyada olduğumuz halde Cenab-ı Hak bizi Üstadımızın himmetiyle karanlıktan nura çıkardı. Hem Nurları okuduk, Üstadımızın mesleği, terk-i enaniyet, mahviyet, hakiki Nur talebesi nasıl olunur, ihlas-ı tam nasıl elde edilir, yalnız ve yalnız rızay-ı İlahi için çalışmak, Üstadımızın Lahikalarda herbir mektubunda bulunan yüksek dersleri, Üstadımızın her türlü kemalat ve ahlak-ı haseneyi taşıması, her türlü zorluk karşısında davasını kahramancasına müdafaa etmesi, asla şahsı için hareket etmemesi, sadece ve sadece Kuran hakikatlarını neşretmek gayesiyle yaşaması…. ila ahir. Bunları bize ihsan eden Rabbimize şükürden aciziz. Bununla birlikte Rabbimizin bizi tercümede istihdam etmesi, bizim için pahabiçilmez bir ihsan-ı ilahidir. İki seneye yakındır Risalelerin tercümesindeki mesaimiz: Arif abimizin direkt türkçeden yaptığı tercümeleri çok defalar okuyoruz. Daha sonra kendisi ile birlikte cümle cümle paragraf paragraf üzerinden geçiyoruz. Kendisi bize teker teker izahlarda bulunuyor. Aquiles derin dil bilgisi ve lügat bilgisi sayesinde bize özellikle ortografi ve noktalamada fevkalade yardımcı oluyor. Üstadımızın himmetiyle hemen hemen hergün bazı günler dörder beşer saat, bazı günler yedi sekiz saat, bazı günler de oniki saat çalıştığımız oldu ve oluyor. Şu anda Emirdağ Lahikasını bitirmek üzereyiz. Bundan sonraki kitabımız inşaallah Barla Lahikası olacak. Üstadımızın buyurduğu gibi ‘Elhamdülillah-i haza min fadli rabbi’.
Bütün acz ve fakrımızla beraber, bütün gayemiz Cenab-ı Hakkın ihsanı ile ve Üstadımızın himmeti ile yapılan tercümelerin basit bir kopya değil de Nurlara tam ayine olması, tam Nurun hakikatını, özünü ihtiva etmesidir. Bize düşen Risale-i Nurların kelime, harf ve cümlelerini kendimizden bir şey katmadan, kendi yorumumuz olmaksızın kendi dilimize tercüme etmektir ve Risale-i Nur’u aynen değiştirmeden kendi dilimize geçirmektir. Nurlar bir tiryaktır, nurdur, huzurdur, hak yoldur ve hakka götüren bir mürşiddir. Bütün dünya için bu böyledir. Nurların her sayfası bir nur demetidir, kelimeleri vasıtasıyla nurlar saçar. Tercümesinde de aynı Nur aksetmelidir. Nurlar hassas ölçülerle hazırlanmış bir tiryak gibidir, bundan dolayı dışarıdan asla müdahale edilmemelidir. Tercümesinde de aynı tiryak özelliği muhafaza edilmelidir.
Bu hususta siz Nur Talebesi Kardeşlerimizden, hemşirelerimizden dua istirham ederiz.
Tekrar tekrar bayramlarınızı tebrik eder, tam sadakat ve ihlas ile Nur’a hadim olmayı ve olmamızı Rabbimizden niyaz ederiz.
San Antonio’dan aciz kardeşleriniz Aquiles Price ve Maria Melek