Hazreti Eyyup (as)’ın kıssasından günümüze mesajlar (5)
İkinci Lem’â’dan İkinci Nükte ile kaldığımız yerden devam edeceğiz. İnsan bu dünyaya lezzet almak ve keyif sürmek için değil, ibadet ve kulluk için gönderilmiştir. İbadet ve kulluk da iki türlüdür. Birisi müsbet, diğeri ise menfidir. Müsbet ibadet Allah’ın kitabında bildirdiği emir ve yasakların bütünüdür. Menfi ibadet ise, insanın hayat yolculuğunda karşılaşmış olduğu musibet ve sıkıntılara sabretmesi, bunları rıza ve tevekkül ile karşılamasıdır. Böyle yapan insan büyük bir sevap kazanır, her dakikası ibadet hükmüne geçer.
Evet, hastalıklar ve musibetlerle, musibete maruz kalan şahıs bütün zaafını ve aczini hissedip, sadece ve sadece Rabb-i Rahîmine sığınıp, ona yönelip, onu düşünüp, ona yalvarıp samimi bir kulluk sergiler. Buradan şunu da anlıyoruz ki Allah’ı en iyi tanımanın ve en güçlü bir şekilde hissetmesinin vesilesi ve yolu acizliğimizi ve zayıflığımızı hissetmekten geçmektedir. Risale-i Nur mesleğinin dört esasından ikisinin acz ve fakr olması da bu yüzdendir. Allah’a ulaşmada en etkili en sağlam ve en garantili yol acz ve fakrımızı anlayıp aciz ve fakir olmayan Allah’a sığınmaktır.
Acz ve fakrı da en iyi hastalık, bela ve musibetler hissettiriyor. Burada ifade edilen husus; çekilen sıkıntı ve musibetlerin, mümin için manevî büyük bir kâr ve ibadet olduğudur. Tek şart; isyan etmeden sabır göstermektir. DEVAMI VAR…..
10.06.2023
Rüstem Garzanlı