İktisat, manevî bir şükürdür
İktisat ve kanaate; israf ve tebzire dair; Risale-i Nur Külliyatı On Dokuzuncu Lem’a’nın başında A’raf Suresi’yle giriş yapılmış.
Ayetin meali olarak “Yiyin, için fakat israf etmeyin.”1 diye insanlara iktisat emredilmiş. “Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır.”2 İktisat; insanın her hususta haddi aşmayıp, ihtiyacı kadarını istimal etmesidir. İktisadın manevî şükür olması ise, şükre sebebiyet vermesi ve şükre kapı açmasındandır. İktisat bolluk içinde de olunsa, insana nimetin kıymetini hissettirir. Müsrif adam nimetin kıymetini bilmediği için, nimete hürmet de etmez.
İktisat; yemede, içmede, giyimde ve her türlü harcamanın başında vasat hareket etmeyi iktiza ediyor. Mesela iktisadın bedene perhiz olması, ölçülü yemek anlamındadır.
İsraf eden adam lükse alıştığı için az ile yetinmez, gereksiz ve lüzumsuz harcamalar yapar ve neticede dilenci vaziyetine girebilir.
Kanaat, sebeplere müracaat ettikten sonra, Allah’ın ihsan etmiş olduğu neticeye razı olmaktır. İktisat ise, verilen bu neticeyi yani ihsanı, tutumlu ve yerinde kullanmaktır.
Velhasıl, Allah’ın kurmuş olduğu sistemin tersine hareket edilmez. Lezzet ve keyif helâl dairesinde olmalıdır. Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri: “Helâl dairesi keyfinize kâfidir, harama girmeye lüzum yoktur.”3. der.
Demek ki; lezzetin ve keyfin manevî ücreti olan şükrün eda edilmesi gerekir.
İktisat manevî bir şükür olduğu gibi insanı, insanların dilenciliğinden kurtaran bir izzet ipidir. İsraf ise insanı, insanlara muhtaç eden bir kelepçedir.
18.12.2022
Rüstem Garzanlı
Dipnotlar:
1- Lem’alar, 19.Lem’a, s.353.
2- Lem’alar, 19.Lem’a s.354.
3- Asa-yı Musa, s.22. (5. Mesele)