KAİNAT SENSİN {6}

KAİNAT SENSİN {6}

17 şifreli hakikat-ı insanîye haritasının 9 ve 10. Şifresi;

9.FİHRİSTE

“İnsan cismen küçük, zaîf ve âciz olmakla beraber, öyle acaib bir yaratılışı vardır ki, sanki bütün enva’ ve âlemlere fihriste olarak yaratılmıştır.” [60]

“İnsan, âleme bir enmuzec ve küçük bir fihristedir.” [61] 

“İnsan küçük bir âlem olduğu gibi, âlem dahi büyük bir insandır. Bu küçük insan, o büyük insanın bir fihristesi ve hülâsasıdır.” [62]

“Şu kâinatta insan bir fihriste-i câmia olduğundan, insanın kalbi binler âlemin harita-i maneviyesi hükmündedir.” [63]

“Senin içinde olan cihazat-ı acibe ve garib makinalar ve saire, âlemin küçücük nümune ve enmuzeclerinin fihristesinden ibarettir.” [64]

“Sen çeşitli vücud ni’metleriyle âdeta dizilmiş bir gerdanlık ve ni’metler habbeleriyle bezenmiş bir salkım veya baştan aşağıya kadar ni’metler envaıyla işlenmiş bir sünbül gibisin ki, Cenab-ı Hakk’ın ni’metlerinin tabakatına âdeta bir fihriste olmuşsun.” [65]

“Esma-i hüsna cilvelerinin garaib-i âsârına bir fihriste-i camia’sın.” [66]

“Gel, bu müteharrik antika san’atlarına bak! Herbirisi öyle bir tarzda yapılmış; âdeta bu koca sarayın bir küçük nüshasıdır. Bütün bu sarayda ne varsa, o küçücük müteharrik makinelerde  bulunuyor. Mahiyet-i insaniye, şu âlemin küçük bir fihristesi ve şu kâinatın bir misal-i musaggarı olduğundan; âdeta âlemde ne varsa, insanda nümunesi vardır.” [67]

“En kuvvetli ve hakkalyakîn derecesinde vicdanî ve hissî, bir derece şuhudî olan hakikat-i insaniye haritasını ve enaniyet-i beşeriye fihristesini ve mahiyet-i nefsiyesini mütalâa ile, imanın şüphesiz ve vesvesesiz mertebesine çıkmaktır ki, sırr-ı akrebiyete ve veraset-i Nübüvvete bakar.” [68]

“Benim Sâni’im öyle bir zâttır ki; hiçbir şey ondan gizlenemez, hiçbir şey ona nazlanıp ağır gelemez. Yıldızlar, zerreler kadar ona kolay gelir. Bir baharı bir çiçek kadar sühuletle icad eder. Koca kâinatın fihristesini, kemal-i intizamla benim mahiyetimde derceden bir zâttır.” [69]

10.ENANİYET

“Mahiyet-i insaniyedeki enaniyetin, -mana-yı harfî cihetiyle- ne kadar hassas bir mizan ve doğru bir mikyas ve muhit bir fihriste ve mükemmel bir harita ve câmi’ bir âyine ve kâinata güzel bir takvim, bir ruzname olduğu gayet kat’î bir surette tafsil edilmiştir.” [70]

“Bütün sıfât ve şuunat-ı İlahiyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahval ve sıfât ve hissiyat, ene’de münderiçtir.” [71]

“Cenab-ı Fâtır-ı Hakîm, insanın enaniyetine âlemler kadar, belki elvanları miktarınca latifeler lefaifiyle sarmıştır ki, insan, o latifelerle o âlemlerin halini anlasın, bilsin.” [72]

“Enaniyetin insana hikmet-i itası; ve her bir insanın umumî dünyadan bir hususi dünyası olduğunu; ve dünyanın lezzetlerinin dünyaya bakan vechesiyle çok ağır bir yük olduğunu; ve enenin başına sarılan icad ve fiil silsilelerinden anlaşılan odur ki; Onun saniî, onun bütün herşeyine alimdir.” [73]

“Cenab-ı Hakk’ın ilim ve kudret, Hakîm ve Rahîm gibi sıfât ve esması; muhit, hududsuz, şeriksiz olduğu için onlara hükmedilmez ve ne oldukları bilinmez ve hissolunmaz. Öyle ise hakikî nihayet ve hadleri olmadığından, farazî ve vehmî bir haddi çizmek lâzım geliyor. Onu da enaniyet yapar. Kendinde bir rububiyet-i mevhume, bir mâlikiyet, bir kudret, bir ilim tasavvur eder; bir had çizer. Onun ile muhit sıfatlara bir hadd-i mevhum vaz’eder. “Buraya kadar benim, ondan sonra onundur” diye bir taksimat yapar. Kendindeki ölçücükler ile, onların mahiyetini yavaş yavaş anlar.” [74]

“Cenab-ı Hak, emanet cihetiyle insana “ene” namında öyle bir miftah vermiş ki; âlemin bütün kapılarını açar ve öyle tılsımlı bir enaniyet vermiş ki; Hallak-ı Kâinat’ın künuz-u mahfiyesini onun ile keşfeder. Fakat ene, kendisi de gayet muğlak bir muamma ve açılması müşkil bir tılsımdır. Eğer onun hakikî mahiyeti ve sırr-ı hilkati bilinse; kendisi açıldığı gibi, kâinat dahi açılır.” [75]

“Ne zaman ki sana senin enaniyetin fetholdu, kâinat kapıları da senin için açılmıştır demektir.” [76]

ESRA ÖZEL

KAYNAKÇA;

Risale-i Nur Külliyatından…

[60] İşaratül İcaz – 85

[61] Mesnevî Nuriye – 182

[62] Lemalar – 82

[63] Mektubat – 443

[64] Mesnevî-i Nurîye(Bd.) – 398

[65] Mesnevî-i Nurîye(Bd.) – 297

[66] Mesnevî-i Nurîye(Bd.) – 637

[67] Asa-yı Musa 235

[68] Emirdağ Lahikası 1 – 146

[69] Asa-yı Musa – 147

[70] Sözler – 538

[71] Sözler – 537

[72] Mesnevî-i Nurîye(Bd.) – 464

[73] Mesnevî-i Nurîye(Bd.) – 721

[74] Sözler – 536

[75] Sözler – 535

[76] Mesnevî-i Nurîye(Bd.) – 637

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: