Müslüman’ın aile hayatında ideal ortam nasıl oluşur?..
Müslüman’ın aile hayatında beklenen odur ki, hanımla bey ortak inançta ve uygulamada olsunlar, verecekleri kararlarını birlikte istişare ile versinler, ‘evet’lerini, ‘hayır’larını ortaklaşa takdir ve tespit etsinler.
Biri ötekini zorlamasın, baskıya maruz bırakmasın, ezip üzmesin. Birlikte ideal bir aile hayatı yaşasınlar. Aile reisi olan beyin haklı isteklerine itaatte hanımın ihmali söz konusu olmasın.
Ne yazık ki, idealler her zaman gerçekleşmemektedir. Ya bey ya da hanım tarafında bazen farklı kültür, farklı mizaç, farklı alışkanlıklar ağır basıyor, bu defa birinin isteğine ötekinin sabırla tabi olma mecburiyeti doğuyor. Böylece aileyi ayakta tutacak sabır kahramanlarına ihtiyaç hasıl oluyor aile içinde…
İşte bu da aile hayatının bir gerçeği olarak çıkıyor karşımıza…
Bundan dolayı alimler diyorlar ki:
– Sabırsız aile hayatı olmaz. Sabır olmazsa karşılıklı tepkilerin ortamı gerginleştirmesi söz konusu olabilir. Bu da aile hayatını zorlaştırır, gergin ve dargın bir ortamın oluşmasına sebep olur.
Bundan dolayı maneviyat büyükleri, aile bireylerini şöyle uyarmaktalar:
– Sabır her yerde güzeldir ama aile hayatında daha güzeldir. Çünkü aile hayatındaki sabır, sadece kendisi için değil, ailenin tüm fertlerini korumaya yönelik sabırdır. Aileyi korumaya yönelik sabır ise sahibini, cennetin en yüksek makamlarına layık hale getirebilir. Nitekim sabreden hanımın cennet hanımlarının ablası makamına yükselebileceği gibi, sabreden beyin ise cennet gençlerinin ağabeyi makamına yükselebileceği bildirilmiştir.
Gazali Hazretleri, aile içindeki sabrın bu yüksek değerini şöyle anlatır:
– Hangi hanım beyinin gösterdiği uyumsuzluğa sabrederse, Allah o hanıma, Fir’avn’ın zulmüne sabreden Asiye validemize verdiği gibi sevap verebilir. Hangi bey de hanımının uyumsuzluğuna sabrederse Allah o beye de, Eyyub Peygamber’e verdiği sevap gibi sevap verebilir!..
Evet, İslam kültüründe aile hayatında sabır, böylesine yüce sevaba sebeptir. Çünkü bu sabır, (Batı’daki gibi) içi boşaltılmış sinir bozan sabır değil, tam aksine içi cennet nimetleriyle doldurulmuş müjdeli sabırdır. Bundan dolayı imanı kuvvetli bir ailede içi sevap dolu sabır, çok zorlanmadan yaşanabilir. Çünkü aile içinde İslami hayatın yaşanıp, imanlı bir neslin yetişmesi için göze alınmaktadır bu sabır. Bu sabrın ise sevabına sınır yoktur.
Nitekim Gazali Hazretleri, ailedeki sabır sevabının neden bu kadar yüceldiğine dikkatimizi çekerken şöyle der:
– Allah-u azimüşşan, Müslüman bir nesil yetişecek yuvanın dağıtılmasına razı değildir. O yüzden yuvanın mutlulukla devamını sağlayacak sabırlı hanımlara Asiye validemizin sabrı sevabını vaat ettiği gibi, sabırlı beylere de Hazreti Eyyub’un sabrı sevabını vaat etmektedir. İmanlı bir neslin korunması söz konusudur çünkü…
Aile içi sabrın değerine böylece dikkat çektikten sonra, gelelim sabra zorlayanla, sabredenin Allah yanındaki durumlarına…
– Biri hep baskı yapıyor sabra zorluyor; diğeri de hep baskıyı sinesine çekip sabretmeyi tercih ediyor, yuvada huzurun bozulmaması için. Sonunda bunların ikisi de bir olur mu mutlak adalet sahibi Rabb’imizin yanında? Siz ne dersiniz bu soruya? İsterseniz bir bakalım sabra zorlayanla sabredenin Allah yanındaki durumlarına:
– Aile içinde sabra zorlayan zalim, sabreden de mazlum adını alır. Adalet sahibi Allah, zalimle mazlumu eşit tutmaz elbette. Zalimin karşısında, mazlumun da yanında olur. Öyle ise sabra zorlayan iyi düşünmelidir. Çünkü eninde sonunda İlahi adaleti karşısında bulacaktır. Sabreden de iyi düşünmelidir. Çünkü o da eninde sonunda gösterdiği sabrının mükâfatına kavuşacaktır sonunda..
Sonuç böle olunca diyoruz ki:
– Gelin, ne birimiz zalim ne de ötekimiz mazlum olalım şu fani hayatta… Birbirimizi ezmeden, üzmeden, kırmadan mutlu şekilde sürdürelim şu imanlı bir nesil yetiştireceğimiz aile hayatımızı… Bilmem siz ne dersiniz bu örneklerimize ve hatırlatmalarımıza?..
Ahmed Şahin / Zaman