SIRR-I KAİNAT VE İNSAN  SIR SENSİN

SIRR-I KAİNAT VE İNSAN 

SIR SENSİN

İstifhamınla inkişaf ediyor sırr-ı kainat ve insan,
Nur ile teânukun, ruhuna şifa ve ihsan,
Hem munis, hem ziyâdar, musahib oldukça, hem can,
Mir’ât-ı Esmâ’sın sen, zevalden mahfuz kalan…

Ruhunu ye’se iten âlâm ve mesaibi,
Terk eyle dimağından, ver eline tevhidi,
İstiğfar ile mümkün dafî’si ve tenkis’i,
Esmaya esvabtır esbab ve müsebbibi…

Hüsn ile kainatta temaşa ettiğin her gölgesi,
Sarf-ı nazar eylediğin herşey, esmâ’nın ayinesi,
İn’ikas-ı imandır hem İman-ı şuurî,
Gör ki neyler kainatta şuunat ve Zatisî,

Sendedir hakâik-i Esma ve sürur,
Sen ki aleme tevhidi giydiren nur,
Ben bendeden geç, nedir bu kibir gurur,
Sıfat-ı seb’aya muttali ol işte bundadır onur…

İmanı, iz’an ile yakîne erdiren kainattaki şuur,
Muhammedî Muhabbetten hasıl olan cevher nur,
Ziyasıyla intikal pek esheldir Mirac’a…
Yetiş topla al daneyi serp ruhun toprağına…

Dimağın; fikri yoğuran kalbe, tedâîsi afâkî;
Vicdanın; hissi mayalayan kalbe, tedâîsi enfüsî;
Sen ki tümüyle busun, ya yaşatan ya öldüren havassı sırr-ı ve hissi,
Afak ve enfüsle mezcolan tabaka-i hayvani yahut insani ve imanî…

Kainata sultan ol, çık mele-i âlâ’ya,
Mir’acındır namazın, tulu et ferşe, arşa,
İntibahınla yedi kat semâ, feth-i bâb eyler sana,
On sekiz bin alemi seyre dal, kıyamınla et temaşa…

Bak nasıl Arzın semaya, yağmurun hem toprağa,
Tohumda nebatata şekva ediyor; lakin,
bunların talebi; teânuk hem muaşaka
Emr-i Rabbaniye imtisalin lezâizi, telkihine vasıta,
Biri açar, biri solar, biri ölür, biri doğar,
Esma’ya mazhariyet en büyük şeref zira…

Gel yoğur benliği, ruhu azad eyle cesedten,
Tayeran etsin Rabbine, haber versin kavseynden,
Kavuşsun ol huzura, İşte hürriyet budur.
Feryadı arşa uzanan kalbine nihayet buldur sürur…

Tevehhümün ebediyeti daim intac etmekte,
Ecel ise, kapında heran kaim beklemekte,
Ruhun Rahman’a nazır tenteneli pencere,
Bırak kendini Nur’a, vasleyle Vahdet ve tevhide…

Cismaniyetin ötesine taşır, vaveyla eden ruhunu,
Serin serin feyizlerle doldurur mağara misal kuyunu,
Ne dehlizler korkutur, ne karanlık, ne koyu,
Ger okursan Kur’an ile, risaleti ve Nur’u…

Şey’en Şey’en teâlî ettirir nokta-i kemaline,
Okudukça nurlanır, yükselirsin âlâ-yı illiyîne,
Ol noktaya teveccüh ettikçe sadakat ve ihlas ile…
Takarrüb eylersin kabre imanla girmenin visaline….

Esra Özel 

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: