Toplumda meydana gelen gerilimleri düşürme mesajları

Bugünkü toplumda maruz kalınan mağduriyetlerle oluşan gerilimlerin benzerleri saadet asrında da yaşanmış, mağduriyetleri önleyerek gerilimleri düşürme örnekleri de verilmiştir. Günümüze de mesaj veren bu örneklerden birini bugünlerde bir daha hatırlamakta fayda olacağı düşüncesiyle arz ediyorum.

Medineli Abdullah ile Muhayyıs çalışmak için gittikleri Hayber’de iş bulmuşlardı. Abdullah Hayber’in Şık mahallesindeki bir evde kalıyor, Muhayyıs ise biraz uzaktaki mahalledeki işinde çalışıyordu. Muhayyıs, bir ara arkadaşını ziyarete gittiğinde onu yerinde bulamayınca aramaya başladı. Soruşturmayı derinleştirdiği sırada bir çocuk “Mahallemizdeki kuyuda bir ceset var, belki sen onu arıyorsun” dedi.

Muhayyıs heyecanla gelip kuyuya baktığında Abdullah’ın başı üzerine düşerek, yahut da düşürülerek boynu kırılmış halde cesedini gördü. Fevkalade üzüldü bu olaya. Çevresindeki Yahudilere,

– Abdullah’ı siz öldürdünüz, diyetini ödemelisiniz, kanı yerde kalmamalı kardeşimin, dedi.

Yahudiler hep birlikte, “Biz ne öldürdük ne de öldüreni gördük, bize suç yükleme boşuna.” diye karşılık verdiler. Muhayyıs cenazeyi usulüne uygun şekilde çıkarıp defnettikten sonra doğruca Medine’nin yolunu tutup Efendimiz’e olayı aynen anlattı.

Efendimiz Hayberlilerin Abdullah’ın yoksul ailesine diyetini ödemelerini istedi. Çevre halkı, “Biz öldürmedik de öldüreni görmedik de…” diye karşılık vermekte ısrar ettiler.

Bu durumda iddia sahibi Müslümanlara, Abdullah’ı Yahudilerin öldürdüklerini ispat etmek düşüyordu. Ya olayı gören şahitlerle ispat edecekler ya da Yahudilerin öldürmüş olacağına kendileri yemin edeceklerdi. Müslümanlar olayı gören şahit bulamadıkları gibi yemin yapmaya da cesaret edemediler. Çünkü olayı gözüyle gören biri çıkmamıştı ortaya. Ancak Abdullah’ın onların mahallesindeki kuyularında tepesi üzerine atılmış halde ölüsü bulunduğu da bir gerçekti.

Sonuç böyle ortada kalınca Müslümanlar ile Hayber Yahudileri arasında ciddi bir gerginlik başladı. Medine halkı Hayberlilere Abdullah’ın katilleri olarak bakıyor, diyetini ödemeleri gerektiğini, böylece Abdullah’ın geride kimsesiz kalan yoksul ailesinin de bir ölçüde yarasının sarılmış olacağını söylüyorlardı. Hayber halkı ise kendilerini suçlu bulmuyor, diyet ödemeye razı olmuyorlardı.

Ölüm olayının ortada kalışı, iki toplum arasında ciddi bir gerginliğin başlamasına sebep oldu.

Peygamberimiz (sas) bir yönetici olarak toplumun bir kesiminin ötekine karşı gergin şekilde bakmasını uygun bulmuyor, bu mağduriyetin giderilip gerilimin düşürülmesi gerektiğini düşünüyordu. Nitekim kararını şöyle verdi:

– Abdullah’ın diyetini ben ödüyorum. Hazinenin kırda otlayan develerinden yüz deve getirin, mağdurun ailesine diyet olarak ödeyin. Kanı yerde kaldı denerek toplumun düşmanlık duyguları içinde cepheleşmesini önleyin! Maruz kalınan mağduriyeti gidermeli, gerilimi de düşürmeliyiz toplumun birlik beraberliği için..

Nihayet hazine develerinden seçilip getirilen yüz deve, mağdurun ailesine teslim edilmiş, onlar da böylece diyetlerinin ödendiğini düşünerek olayın etkisinden bir ölçüde kurtulmuş, toplumdaki mağdur aile gerginliği de böylece sona ermiş…

İlahiyatçı yazar Mehmet Dikmen’in “Peygamberimizin İnsan Kazanma Metodu” kitabında bu olay yorumlanırken şöyle deniyor:

-Peygamberimiz, ölenin ortada kalan diyetini bir yönetici olarak hazineden kendisi ödeyerek toplumda ortaya çıkan gerginliği giderme örneği vermiş, barış ve huzuru sağlamak için ilk adımı da yine kendisi atmış, ümmetine de mesajını böyle vermiştir. Yeter ki ümmeti de bu mesajı alabilsin, toplumda oluşan faili meçhul mağduriyetleri ödeyip gerginliği gidermede ihmale düşmesin..

Yarın: Hz. Ömer’den kardeş katiliyle barışma örneği..

Ahmed Şahin / Zaman

Sende yorum yazabilirsin