Vakıfların Fertlere ve Toplumlara Ne Gibi Tesirleri Olmuştur?
Vakıflar, toplumun merhamet âbideleridir. İnfakların en güzel tevzî yerleridir. Bu itibarla toplumun huzur ve sükununu sağlamak gibi son derece ehemmiyetli bir vazife icra ederler. Yani kardeşlik duygularını güçlendirir, zengin ve fakir arasındaki kin ve husumeti kaldırırlar. Bugün buna ne kadar muhtacız…
Vakıfların en mühim faydalarından biri de, isrâf ve sefâhatten alıkoymasıdır. Bununla birlikte vakfın asıl gâyesi, Allâh’ın yüce rızâsına nâil olup âhiret selâmetine ermektir. Tâ başlangıcından beri vakıflar bu minvâl üzere kurulmuş, bu minvâl üzere devam etmiştir. Öyle ki bu gâye, “et-takarrub ilâllâh” (Allah’a yakınlık vesilesi) şeklinde vecîzeleştirilmiş ve vakfın sıhhat şartlarından biri olarak kabûl edilmiştir.
Bu itibarla mübârek ecdâdın ihlâsla kurduğu vakıflar, kıyâmete dek faâliyetlerinin devam etmesi duâ ve temennîsi ile te’sîs edilmiştir. Bugünkü toplumumuz dahî, o âlicenap ecdâdımızın müesseselerinin nîmetlerinden istifade halindedir. Câmîler, çeşmeler, askerî kışlalar, hastahâneler, hattâ içtiğimiz sular ve daha isimlerini sayamadığımız nice hayır hizmetleri, bugün onlardan kalan muazzez emânet ve hâtırâlardır. Vakıflar, tarihten günümüze âdeta, müstesna bir medeniyet menbâı olmuşlardır.
Vakıflarda hizmet eden şahısların nelere dikkat etmesi lazımdır?
Vakıf gibi ulvî bir müessesede vazife alan bütün şahıslar, bu mânevî hizmet yolunda Cenâb-ı Hak tarafından lütuf ve ikrâma nâil olmuş kimselerdir. Âdetâ onlar, bu ilâhî lutuf ve ihsanın bereketiyle vakıf hizmetine kabul edilmiş ve vazifelendirilmiş gönül hizmetçileri durumundadırlar. Bu şeref onlara kâfîdir. Bu yolun lütfen ve keremen kabul ve istihdam olunan hizmetçileri mesabesindedirler.
Vakıf mütevellîleri, farz olan zekâta da vekâlet ettiklerini düşünerek, son derece hassas olmak durumundadırlar. Zira müteberrî (bağışta bulunan kimse), kendi infâkını kendi yapabileceği halde, infakının daha ötelere varabilmesi, Arş-ı âlâya çıkabilmesi için vakfı vekil tayin etmektedir.
Bizlere tevdî edilen mal, mülk ve evlâd gibi emânetlere gereği gibi riâyet edip, onların üzerinde, asıl sahibinin rızâsı istikâmetinde tasarrufta bulunmak, ilâhî rahmet ve bereketi kazanmanın yegane sebebidir.
Osman Nuri Topbaş ile yapılan röportajdan…
osmannuritopbas.com