Ya Baki

En son ne zaman fotoğraf çektirdiniz? Hayatınızdan bazı zaman dilimlerini en son ne zaman kameraya aldınız? En son ne zaman resim çizdiniz?

Elbette ki hayatınızda bunları yaşamışsınızdır. Ya da en azından birisini… düğününüze ait fotoğraflarınız veya video kayıtları yok mu elbette var dediğinizi duyar gibiyim. Askerlikle ilgili fotoğraflar, geziler,… peki insanoğlu onca masraf yaparak sinema filmleri çekmesi, romanlar yazması, kayıtlar yapması, fotoğraflar çektirmesi… neden?

İnsan neden hayatının önemli karelerini resmetmek ister ya da kamera ile kayıt altına alır? Çünkü insanoğlu bu güzel günlerin bitmemesini istiyor. Yaşadığı bu güzelliklerin hiç ama hiç bitmesin, solmasın, son bulmasın istiyor.

Bir gülü, bir çiçeği hatta her sevdiği şeylerin ölümünü, bitmesini, tükenmesini, bozulmasını, çürümesini düşünmeden, istemeden seviyor. Lakin bu sevdikleri üzerinde ne zaman fena, ölme, dağılma, çürüme, yok olma damgasını görüyor. İşte o zaman kalbini bağladığı şeyler adedince ızdıraplar, kalaklar, firaklar, acılar yaşıyor. Bu da bize ayine-i Samed (Samed olan Allah’ın aynası) olan kalbin ancak yaratıcısı zikretmekle mutmain olacağını gösteriyor. İnsan sevdiği tüm şeyleri baki, ebedi olduğunu tevehhüm ederek sever. Eğer baki olduğunu, ebedi olduğunu düşünmezse sevemez. Ancak hakikatte bu büyük bir yanılgıdır, hatadır. Madem hakikat budur. Yani madem hiçbir şey elimizde kalmıyor, fani olup gidiyor ve her şey eninde sonunda bizleri terk edecek (gençlik, hayat, mal-mülk, evlat, eş, baba, anne, güzel yemekler vs.) bütün bunları bakiye tebdil etmeye yol yok mudur?

Birincisi, Hz. İbrahim (as) gibi bizde bütün bunlar hakiki olarak kalbimizi bağlamadan “lâ uhibbul afilin” (ben batıp -batanları- gidenleri sevmem ) diyerek onlar bizi terk etmeden biz onları terk etmeliyiz.

İkincisi, İnnellâheşterâ    minel mü’minîne    enfüsehüm    ve    emvâlehüm    bienne    lehümül cenneti…. (9/111)

Allah,  mü’minlerin canlarını ve  mallarını,  karşılığında  cennet vermek  üzere satın aldı. Bu ayet mucibice de hakikat Allah’a abd ve köle olmaktan geçer.

İnsandaki bütün duygular gibi beka duygusu da her zaman baki olan kendisi asla ölümlü olmayan bir zatı ve baki olan bir alemin varlığını gösteriyor.

Evet insan bazı şeylerden korkacak veya bazı şeyleri sevecek bu zaten insanın fıtratına yerleştirilmiştir. Bu fıtri bir şey. Bunda günah yok. Zaten Allah yalnızca benden korkacaksın veya yalnızca beni seveceksin demiyor. En çok benden korkacaksın ve en çok beni seveceksin diyor. Eğer böyle olmazsa her zaman azap çekmeye devam edecektir.

İnsan kendisindeki beka duygusunu da fani şeylerde tatmin etmeye çalışırsa çok büyük acılar çekmeye mecburdur. Çünkü gayri meşru muhabbetin (Allah adına sevilmeyen şeyler) neticesi nihayetsiz ve merhametsiz azap çekmektir.

Cenâb-ı Hak Hazreti İsa’ya, “Ey İsa! Önce kendi nefsine nasihat et; o, bu nasihatı tuttuktan sonra başkalarına hayırhâh olmaya çalış; yoksa benden utan.” buyurur. (16: 24)

Merhametsiz ve nihayetsiz azab çekmemek için önce kendine ders çıkar ve Allah adına işle, Allah adına ver, Allah adına al, Allah’ın adını an vesselam.

Remzi ASILSOY – hicbisey.com

Sende yorum yazabilirsin