“-Sen Konya’ya dâvet edildin ve gitmiyorsun!.. 25 Temmuz’a kadar gideceksin. Ben de orada olacağım.” diye azarladı.
Anladım ki, benim için yollar Türkiye’den geçiyor. Ama hâlâ bir türlü kendimi ikna edemiyordum.
Devamını oku ›“-Sen Konya’ya dâvet edildin ve gitmiyorsun!.. 25 Temmuz’a kadar gideceksin. Ben de orada olacağım.” diye azarladı.
Anladım ki, benim için yollar Türkiye’den geçiyor. Ama hâlâ bir türlü kendimi ikna edemiyordum.
Devamını oku ›“-Kızım, senin kafanı bâtıl düşüncelerle çorbaya çevirmişler. Aslında her şey çok kolay… Sen müslüman ol, her şey temizlenecek ve her şey kolayca anlaşılacak!..” dedi ve bana kelime-i şehâdeti telkin etti.
Devamını oku ›Önemli olan “Lâilâhe illallâh” deyip istikamet üzerine olabilmek… Allâh’a teslim olmak… Nefisle büyük bir cihada azmedebilmek… Sadece “Lâilâhe illallâh” deyip sonra da müslümanca yaşamamanın hiçbir faydası yok!.
Devamını oku ›Hayatımın her safhasında birileri geliyor ve beni bir şeylere dâvet ediyordu. İlk olarak anlattığım parkta namaz kılan ıraklı adam, sonra Davud Bellak, şimdi de bu profesör… Sanki Allah beni bir şeylere hazırlıyordu. Ben de çilemi tamamlıyordum..
Devamını oku ›Her yerde hidâyete götüren işâretler ortaya çıkıyordu. Allah Teâlâ, âdeta bana, sırayla bu insanları gönderiyordu, kendisine yaklaşmam için… Hani âyet-i kerîmede, “Allah kendisine yönelene hidâyet eder…” (er-Ra’d, 27) buyruluyor ya… Ben, Allah’tan bunu istemiştim, O da sebeplerini yaratıyordu.
Devamını oku ›