Bin sene aynı sancak ve bayrak altında dövüşen, imanı, kitabı, kıblesi, vatanı, peygamberi, mukaddesleri bir olanlar içinde ayrılığın yeri olamazdı. Din ve milliyet, bizde tenden bir zırh gibiydi; ayrılamazdı, biri birine karşı olamazdı. Risalelerin yazıldığı günlerde, anarşinin mevcut olmadığı zamanlarda “korkarım bu asil milletin evladları bir gün gelir anarşi çukuruna yuvarlanırlar” diyerek daha sonraki yıllarda hızla gelişen anarşinin ruhlarda bırakacağı tahribatı ta o günlerde işaret buyurmuşlardı.
Devamını oku ›Etiket: "son şahitler"
Bediüzzaman üç aylar gelince mektup yayınlardı!
Evvela; sizin mübarek şuhur-u selase ve içindeki kıymettar leyali-i mübarekelerinizi tebrik ediyoruz. Cenab-ı Hak her bir geceyi sizin hakkınızda birer Leyle-i Regaib, Leyle-i Kadir kıymetinde size sevap versin..
Devamını oku ›Tevafuklu Kur’ân ve Hamid Aytaç
Hâmid Hoca 1911 yıllarında İstanbul’da bulunan Bediüzzaman’la görüştü ve tanıştı. Bediüzzaman’la Beyazıt Camiindeki bir vaazını müteakip tanışan Hâmid Hocaya Bediüzzaman yakın alâka göstermiş. Daha sonra Çemberlitaş’ta yapılan bir toplantıda yine görüşürler. Bu toplantıda Hâmid Hoca Bediüzzaman’ın hazırlamış olduğu bir hitabeyi okur.
Devamını oku ›Üstad’ın hayvanlara şefkat ve sevgisi
Erek dağında bir yaz mevsimi boyunca kalmıştık. Burada Üstad Hazretlerinin, hayvanlara olan şefkat ve sevgisinden de bir-iki misâl anlatmak isterim.
Devamını oku ›Keramet Dersi
Çocuk dükkâna girince mütemadiyen tavandaki balonlara bakarak, ‘Baba ben bu balonlardan isterim’ diye tutturmuş, başlamış ağlamaya. Adam, ‘Oğlum, ben sana çok pahalı ve kıymetli, elmas, mücevher alacağım’ diyormuş, Çocuk ise, ‘Ben balon isterim’ diye ağlayıp duruyormuş.
Devamını oku ›