Ah şu televizyon dizileri!

Vatandaşlarımız hala dizi izlemeye zaman buluyorsa vay halimize…

İşin acı tarafı şu ki, zaman yönetimi konusunda başarısız bir toplum oluşumuzdur. Millet demeye dilim varmadı, çünkü millete ait milli değerlerimiz; inanç, edep, örf, adet ve geleneklerimiz şu anda geri plana itilmiş vaziyette.

Gençlerimiz bir kısmı Gayr-i Müslümlere benzemekte kontrolsüz yaşarken, gayri müsmümleri tenzih etmeye beni mecbur edecek kadar dengesiz söz ve faaliyette bulunuyorlar.

Müslüman evladı inancını kaybetti mi? tanınmayacak düzeyde olumsuz bir başkalaşım yaşıyor.

Evin oğlu keyfine bakıyor, kızı mahrem kişi ile flört yapıyor, anne baba ise “zamanınız nasıl geçti?” diye sorup o günün hikayesini ondan dinleyerek bu davranışın doğruluğuna dolaylı olarak onay veriyor.

Peki bu yanlış davranışlar niye toplumda normal karşılamaya başladı? Derseniz cevabı kolay, “yerli ve ulusal televizyon dizilerimiz var ya”, daha ne olsun, artık mason locaları onlara ne kadar para ödüyor orasını bilemem, fakat onlara hizmet etmeyi dert edindikleri kesindir bence.

Üstelik kimin ne yaptığı bilinmeyen bu sözüm ona aile dizilerinde, aileler lüks bir hayat yaşıyorlar ve kimse “bu değirmenin suyu nerden geliyor?” diye sormuyor da! Yani alın teri el emeği, kanaat, namus, şeref kavramları birçok dizilerde tedavülden kalkmış maalesef!

Ya reklamlara ne demeli? Vah ki ne vah!

Baksanıza özgürlük kavramını; anne babalarına isyan, eşler arası ben sen kavgasına dönüşmüş ve ilahi emirleri çiğnemekten ibaretmiş gibi algılıyorlar.

Zaman kullanımına gelince insanımız bahusus gençlerimiz “hayatını yaşa” tuzaklarına kurban giderek, faydalı işler dışında olabildiğince zaman israfına gidiyorlar.

Eskiden biz Kürdistan medreselerinde okurken, Cuma günü tatil, diğer 6 gün 24 saat esasına göre ders programımız işliyordu. Dersini %100 başarı ile tekrarını yapamayan bir talebe o gün yeni ders almazdı.

Bu ülke çok şey kaybetmiş, son 10 yılı bir kenara bırakırsak zamanını beyhude harcamış, ne insan niteliği bakımından, ne de bilim sanayi ve teknoloji açısından bir başarı elde etmişiz.

Baksanıza vatandaşlarımız hala dizi izlemeye zaman buluyor, o diziler ki hepsinin ortak birkaç özelliği var; seküler bir hayat, deist bir düşünce ve aldatma üzerinde kurgulanmış durumdalar.

Kısacası dizilerden alınacak bir ders ya da marifet yok, sadece ahlaki ve inanç açısından yozlaşmasına sebebiyet veriyor. Üstelik bunlar normal aile dizileri olarak biliniyor.

Halbuki bir gencim sabah kalktığında nere gideceğini bilmeliyim, millet kıraathanesi mi?, spor tesisi mi?, seminer mi?, Akademi mi? iş mi? Akraba ziyareti mi? İbadethane mi? muhakkak bilinen bir adresi olmalıdır diye düşünüyorum.

Ya ev hanımlarımız, onların da muhakkak gidebilecekleri faydalı dernek, vakıf, ya da kadın akademileri olmalıdır.

Evet evet… bu tür çalışmalar kolay değildir, ben de biliyorum. Ama Devlet Başkanımız en büyük sermayemiz insanımız diyorsa bu zor olanını tercih edip bu alanda çalışmak vazifemizdir diye düşünüyorum.

*Mesela bir Çin kadar nüfusunuz varsa, ama sizin kültür ve inancınızı, ideallerinizi taşımıyorsa, yaşamıyorsa neye yarar?

*Malazgirt savaşını hatırlayın savaşan tarafların ikisi de Türk’tü değil mi? o günün şartlarında en az on bin kişi ile Sultan Aplaslan’ın ordusunda yer alan Kürtleri bu gün görmezlikte gelenler Malazgirt ruhuna ihanet içinde değiller mi? İşte size defolu vatandaş örmeği!

Onun için sağlam insan yetiştirmek için elimizden ne geliyorsa yapmamız lazımdır.

Boşuna Peygamberimiz dememiş “iki şeyin kıymetini iyi bilin; sıhhat ve boş zaman”, bu iki mevzuda çok hassas olmamız lazımdır diye düşünüyorum. İnsan bir defa dünyaya geliyor, dolayısıyla har anını Allah’ın rızasına endeksli değerlendirmesi lazım ne yaparsa yapsın rızayı ilahiyi hesaba katması ve ihlasla yapması lazım eğer öyle olmazsa yarın öldüğümüzde tıpkı yutan elemen gibi bütün amellerimiz sıfırla çarpılır ve ebedi hayata boş elle gitmiş oluruz. Yazık günah değil mi?

Üstelik bu nitelikte insan yetiştirirseniz hayatın huzur katsayısı artar beraberinde bir mutluluk ve güven atmosferi oluşur diye düşünüyorum.

Eşler arasında muhabbet,

Kardeşler arasında dayanışma,

Evde anne babaya saygı hürmet,

Bunun sonunda eve gelir huzur ve bereket,

Mutlu yuvaların toplamından oluşan bir toplumda ise mutluluk, kanaat ve huzur kendiliğinden neşv u nema bulur.

Yanlışsam söyleyin arkadaş!

Eyüphan Kaya

Sende yorum yazabilirsin