Anneler Birer Şefkat Kahramanıdır

Anneyi anne yapan onun şefkati ve fedakârlığıdır. Annelerdeki bu iki his yani şefkat ve fedakârlık hisleri geliştirilir ve yerinde kullanılırsa, anne gerçek anneliğini yapmış olur. Şimdi bu hislerin nasıl geliştirilmesi ve kullanılması gerektiği üzerinde duralım.

Evet, her bir anne bir şefkat kahramanıdır. Çocuğuna karşı mukabelesiz, karşılıksız bir fedakârlık taşımaktadır. Bu fedakarlık ve şefkat hisleri yerinde kullanıldığı takdirde, çocuğun hem dünya saadetini hem de ahiretteki ebedi saadetini kazandırabilir. Onun için birer hazine hükmünde olan şefkat ve fedakarlık hislerinin yerinde kullanılması çok önemlidir. Risale-i Nurlar’da bu husus şu şekilde açıklanmaktadır:

Evet, bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlâs ile vazife-i fıtriyesi itibariyle kendini evlâdına kurban etmesi gösteriyor ki; hanımlarda gâyet yüksek bir kahramanlık var. Bu kahramanlığın inkişafı ile; hem hayat-ı dünyevîyesini, hem hayat-ı ebediyesini onunla kurtarabilir. Fakat bazı fena cereyanlarla, o kuvvetli ve kıymetdar seciye inkişaf etmez veyahût sû-i istimal edilir. Yüzer nümunelerinden bir küçük nümunesi şudur: O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyevîyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. “Oğlum paşa olsun” diye bütün malını verir; hâfız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor ve dünya hapsinden kurtarmağa çalışıyor, Cehennem hapsine düşmesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak o masum çocuğunu, âhirette şefaatçı olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, ‘Niçin benim îmanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?’ diye şekva edecek. Dünyada da terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatının hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder. Eğer hakikî şefkat sû-i istimal edilmeyerek, bîçare veledini haps-i ebedî olan Cehennem’den ve îdam-ı ebedî olan dalâlet içinde ölmekten kurtarmaya o şefkat sırrı ile çalışsa; o veledin bütün ettiği hasenatının bir misli, validesinin defter-i a’mâline geçeceğinden, validesinin vefatından sonra her vakit hasenatları ile ruhuna nurlar yetiştirdiği gibi, âhirette de değil dâvâcı olmak, bütün ruh- u cânı ile şefaatçı olup ebedî hayatta ona mübarek bir evlâd olur” .

Burada; “Annelik şefkati nasıl kötüye kullanılabilir?” diye bir soru hatırımıza gelebilir. Evet, bir anne, masum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan ahiretini, ebedi hayatını düşünmiyerek, geçici kırılacak şişeler hükmünde olan kısacık dünya hayatına çevirmesi, bu şekilde ona şefkat göstermesi, o şefkati kötüye kullanmaktır.

Hâlbuki bu çok kıymetli olan annelik şefkati, çocuğun hem geçici olan dünya rahatını hem de ebedi olan ahiretteki rahatını kazandırmak için verilmiştir.

Diğer önemli bir husus da, islamiyetle güzelce terbiye edilmiyen bir çocuk, annelik hakkına karşı gerekli hürmet ve saygıyı tam gösteremez. Dünyada annesine karşı yapması gereken vazifesinde çok kusur eder. Diğer taraftan ahirette sevaplarıyla yardımcı olamadığı gibi, “Neden imanımı İslam terbiyesi ile kuvvetli iman dersleri ile kurtarmadınız?!..” diye davacı olur.

Dr. İdris Görmez

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: