Artık Kendimize Gelmemiz Lazım
Yaklaşık yüzyıldır Kan ve göz yaşı Müslümanların kaderi oldu.Birileri İslam dininin yüksek hakikatlerini ve Müslümanları planlı bir propaganda ile kötüleyip onları sömürmek için elinden geleni yaptı ve şimdide yapıyor.
Bin üç yüz sene dünyaya huzur ve refahın en güzel örneklerini göstermiş İslam Ümmeti yaklaşık yüzyıldır kan ,gözyaşı ve hüzün yaşamaktadır.
Genel manasıyla dünyaya baksanız.Bütün huzursuzluklar,ölümler ve zulümler hep İslam coğrafyalarında yaşanmaktadır.Filistin’de,Suriye,Irak,Afganistan,Arakan ve diğerleri ….
Birileri Müslümanların rahat ve huzur içinde olmalarını istemiyor.
Niçin istesin ki ? Çünkü Müslümanların huzurlu bir yaşam sürmeleri onların iktidarlarının ellerinden gitmesi demektir.
Düşünebiliyor musunuz ? Mısır gibi yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle zengin bir ülkenin halkının yüzde yetmişi sefalet içinde yaşıyor.Peki bu zenginlikleri kim sömürüyor.Tabii ki özelde(içeride) sömürgeci güçlerin uşağı piyonlar genelde ise sömürgeci güçler.
Sömürgeci güçler Müslüman halkların kendilerini yönetmelerine izin vermemektedirler.Her zaman Müslümanların kendi içinden yönetilmesine engel çıkarmışlardır.Bu engeller de çoğu zaman etkisi altına aldıkları o ülkelerin ya silahlı kuvvetleri ya da siyasileri aracılığı ile olmuştur.Bu halkları her zaman güdülecek koyun gözüyle görmüşlerdir.Maalesef Müslüman halkalarda ümitsizlik hastalığına yakalanarak tam da sömürgecilerin istediğini yapmışlardır.
İslam dünyasındaki halkların ümitsiz durumunu ve şimdiki yaşananları yansıtan güzel bir hikaye anlatılır:
Kendisini Koyun Zanneden Aslan
” Annesini kaybeden bir aslan yavrusu koyunların arasına girmiş ve koyunların sütünü emerek büyümüş. Zamanla kendini koyun zannetmiş. Bir gün koyunlardan birisi aslana şöyle demiş:
“Sen bizim cinsimizden değilsin. Sen aslansın, biz koyunuz. Sen bu dağların kralısın. Son zamanlarda bu dağlarda çakalların, ayıların sesleri fazla yükselmeye başladı, bizi rahatsız ediyorlar. Bir kükresen de bizi bunlardan kurtarsan.” demiş. Fakat aslan bunu kabul etmeyerek, “Ben de sizin gibi koyunum.” demiş. Koyunun günlerce ısrarına rağmen aslan, aslan olduğunu bir türlü kabul etmemiş.
Nihayet bir gün koyun, aslanı alıp bir su birikintisine götürmüş. “İkimizin de sudaki akislerinize iyice bakalım. Senin yelelerin var, benim yok. Söyle bakalım ikimizde aynı mıyız?” diye sormuş. Aslan, “Hayır değiliz.” demiş. Sonra koyun, “Senin pençelerin var, bizim yok, senin dişlerinle bizim dişlerimiz bir değil. Hatta senin sesinle bizim seslerimiz bile farklı. İstersen bir ben meleyeyim, bir de sen kükre.” demiş ve önce koyun cılız bir sesle melemiş, arkasından aslan bütün heybet ve dehşetiyle kükremiş. Aslanın bu kükremesini duyan çakallar yuvalarına, tilkiler deliklerine, ayılar inlerine kaçışmışlar.”
Yukarıdaki hikayede de anlatıldığı gibi yıllarca aslan olduğu halde kendisini koyun olarak gören bir İslam ümmeti var .Birilerinin bu millete Aslan olduğunu hatırlatması gerekiyor.Son zamanlarda İslam dünyasında başlayan Ortadoğu’daki olaylar aslında kendisi Aslan olup kendini koyun zanneden bir milletin benliğine dönmesidir.İnşallah Aslan yürekli İslam ümmeti benliğine dönmesi ile onları sömüren çakkallar dan kurtulacaktır.
HAMİT DERMAN