Babanın varlığı, çocuk için sekine kaynağıdır.

Çocuğun anneden alacağı duygusal besinle, babadan alacağı duygusal besin çok farklıdır.

Maalesef günümüz babaları da ağız birliği etmişcesine, “Az görsem de çocuklarımı, yeterince ilgileniyorum, tıpkı iki arkadaş gibiyiz.” sözünün arkasına sığınıp babalık görevinden kaçmaya çalışıyor. Hangi babayla oturup sohbet etsem, “Ah hocam hiç sormayın, öyle yoğun, öyle yoğun geçiyor ki günler! Çocuklar yattıktan sonra eve geliyor, sabah onlar uyanmadan evden çıkıyorum!” diye iç çekiyor.

Belki gündelik hayatın telaşı babaları, annelerden ve çocuklardan ayırdı, diyeceğim; ama bunu söyleyemiyorum. Dünkü babaların da yaşama telaşı vardı; ama vakit aralarında, cami avlusunda dahi anlatacak kıssaları bulunuyordu çocuklarına.

Babanın varlığı, çocuk için sekine kaynağıdır. Onunla geçirilen zamanlar huzur ve güven atmosferinin soluklandığı anlardır. Diyemez ve düşünemezsiniz ki, “Ben çok meşgul olsam da çocuğumu ihmal etmemek için elimden geleni yapıyorum.” Neden diyemezsiniz? Düşünün ki doktor, yoğun bakımda, oksijen çadırındaki bir hastanın oksijenini kesse ve “Kusura bakma seninle çok ilgilenemiyorum, görüyorsun çok yoğunum. Ama hiç merak etme arada bir gelir, oksijenini yeniden bağlar, seninle bol bol sohbet ederiz.” dese, hasta ne cevap verir? Hastanın ihtiyacı, doktorun yoğunluğuna göre oksijen almak değil, her an oksijen teneffüs edebilmektir.

Çocuk için de durum bundan farklı değildir. Baba çocuğunun yanında bulunduğu dakikalarda, hiçbir şey yapmasa da hastanın oksijen soluduğu gibi, çocuk da güven ve huzur solur. Çünkü babalar, çocuklarına huzur hissi verecek kabiliyette yaratılmıştır. Aynı zamanda baba; güç, sekine, huzur demektir.

Örneğin babasız yetişen erkek çocuklarda, genellikle aynı davranış bozuklukları gözlenir. Baba ilgisinden ve sevgisinden mahrum büyüyen erkek çocuklar bir çizgi üzerinde yaşamakta, dirayetli olmakta ve aldıkları kararları hayata geçirmekte zorluk çeker. Erkek çocuklarında baba yokluğunun ortaya çıkardığı en temel problem, kararsızlık, kuralsızlık ve iradesizliktir.

Erkek çocuk, babasına bakarak, “Bir erkek nasıl olur?”u öğrenir. Eğer evin içinde örnek bir baba modeli yoksa çocuk babalığın nasıl yapılacağını öğrenemeyeceği gibi, “Bir ev nasıl idare edilir? Evin içindeki bir hanımefendiye nasıl davranılır?” sorularının da cevabını bilemez. Çocuğun model alacağı en önemli kişinin (baba ya da babanın rol modelini üstlenen bir dayı, amca, dede vb.), çocuğun gelişim döneminde yanında bulunmaması çok talihsiz bir durumdur.

Sadece erkek çocukları için değil, kız çocuğu için de babanın varlığı oldukça önemlidir. Kız çocuğu babadan güven alır. Sığınma duygusu beslenir. Babasının güç ve kuvveti kız çocuğuna huzur verir.

Gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki babasının varlığını hayatında yeterince hissedememiş kızlar, hayatlarının geri kalan kısmında hep sığınacak bir liman arar, kendinden güçlü ve büyük kişilerin yanında bulunmaya gayret eder. Hatta evleneceği kişinin de kendinden yaşça çok büyük olmasını ister. Eğer böyle biriyle evlendiyse de kendini huzurlu hiss der.

Bir kız çocuğunun babadan alacağı hisler, çok özeldir. Onlar kendi zayıf yanlarının en büyük destekçisi olarak babayı görürler. Örneğin bir kız çocuk, babasının saçını okşaması, kucağına yatırması, saçlarını taraması vb. sırasında hissettiği pozitif enerjiyi, başka yerden alamaz.

Baba yokluğuyla büyüyen kız çocuklarında görülen en yaygın davranış bozukluğu, “sığınma ihtiyacı”ndaki doyumsuzluk ve/veya iç dünyadaki huzursuzluk, hırçınlıktır. Çocukluk yıllarında babadan alınması gereken bu duyguların da ileride telafi edilmesiyse neredeyse imkânsızdır.

Baba günlük işlerin telaşıyla eve geç geliyor ve erken gidiyorsa, çocuklarının yanında bulunacağı zamanı çok hesap edemiyorsa, hayatın ilerleyen yıllarında parayla satın alınamayacak birçok şeyi ihmal ettiğini bilmelidir.

Bir ayrıntıyı da işaret etmekte fayda var: Baba, evde olduğu halde çocuklarıyla yeterince ilgilenmiyor, eşine “hanımefendi” statüsünü vermiyor, evdekilerin onurlarını kırıp gururlarını zedeliyorsa, böyle bir ortamda yetişen çocuklar da onur kırıcı ve saldırgan olur.

İşin en acı yanıysa ileride bu saldırganlığın anne ve babaya dönecek olmasıdır.

Uzman Pedagog Dr. Adem Güneş

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: