Bediüzzaman’ın ‘Mehdi Gelecek’ Tepkisi
Mehdilik tartışmaları sık sık gündeme geliyor. Gelip gelmeyeceği, ne zaman geldiği, kim olduğu, vazifeleri, neler yapacağı gibi konu başlıkları altında mehdilik kavramı tartışılıyor. Hele hele kendini “mehdi” ilan edenlerin de sıkça ortaya çıkması gerekli olmadığı halde polemik konusu oluyor.
Meseleyi kısaca izah eden Prof. Dr. Şadi Eren, tartışmanın insanları asıl meselelerinden uzaklaştırdığına dikkat çekiyor. Eren, Sorularla Risale sitesindeki makalesinde Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin görüşlerine de yer veriyor:
MEHDİ MESELESİ AKİDEYE DAHİL DEĞİLDİR
Mehdi ile ilgili bazı noktalar iyi bilinirse, bu konuda gelen rivayetler ve yapılan yorumlar daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Şöyle ki:
Mehdi meselesi akideye dahil değildir. Yani, bazı ehl-i iman mehdiyi inkar etse dinden çıkmış olmaz, onun feyzinden mahrum kalır, hizmetinden istifade edememiş olur.
Mehdiyi şahıs olarak belirlemek zordur. Hemen her hizip, kendi üstadını veya şeyhini mehdi görme temayülündedir.
MEHDİNİN TAVRI NASIL OLMALI?
Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya İsa olarak takdim etmektedirler. Halbuki, mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslama davet eder. Bir peygamber “Ben Allah’ın elçisiyim, bana tabi olun.” der. Ama mehdi, “Ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre düşersiniz.” diyemez.
Her asır, ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak bir mehdi manasına muhtaçtır. Yani, mehdi manasından her asrın bir çeşit hissesi vardır.
BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN MEHDİ BİLGİLERİ
Bediüzzaman Said Nursi, mehdi konusunda çok kıymetli bilgiler verir. Bunların en mühimlerinden biri şudur:
Bu zaman şahıs zamanı değildir. Eski zamanda bazı harika şahıslar çıkmışlar, kıymettar hizmetlere vesile olmuşlar. Ama bu zamanda küfür şahs-ı manevi olarak hücum etmektedir. Bu hücuma karşı en büyük ferdi mukavemet başarısız kalmaya mahkumdur. Onun için bu külli hücuma mukabil bir şahs-ı manevi çıkarmak gerekir.
ÜÇ MERHALE
Bediüzzaman, mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:
1. İman,
2. Hayat,
3. Şeriat.
Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Hz. Peygamber (asm) İslam davasının temelinde yer almış, sonraki İslami hizmetlerin de temelini atmıştır. Benzeri bir durumun mehdiyyette olmasına bir engel söz konusu değildir. Yani, iman hizmeti diğer iki hizmet alanını etkileyecektir. Bununla beraber, hayatın geniş dairelerinde hizmet edilirken sıra dışı bazı harika fertlerin eliyle bu hizmetlerin ifa edilmesi medar-ı bahs olabilir. Bu kutsi hizmetlerin icrasında elbette bir kısım maneviyat erleri istihdam edilecektir.
“MEHDİ GELECEK HER ŞEYİ DÜZELTECEK” BEKLENTİSİNDE OLANLARA…
“Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?” gibi sorular, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir.Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır.
Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat,
“Efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek” der.
Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur:
“Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun!..”
risale haber