Beklemek…

 

İnsan hayatta hep bir şeyler bekler.

Dünya ya geliriz büyümeyi, severken sevilmeyi, mutlu olmayı,

Bekleriz.

Hayal kurarız bunun gerçekleşmesini,

Bekleriz.

Ev sahibi, araba sahibi, çalıştığımız işte başarılı olmayı,

Bekleriz.

Çocuklarımızın büyümesini, başarılı olmalarını, meslek sahibi olmalarını,

Bekleriz.

Hayatımız beklemekle geçer.

Beklemek, sabretmektir,

Beklemek, ümit etmektir,

Beklemek, özlemektir.

Beklemek.

Duraktakiler için,

Otobüs beklemek.

Gurbettekiler için,

Memleketine gideceği günü beklemek..

Tarlaya  tohumunu atan çiftçiler için,

Sabırla ürününü alacağı günü beklemek.

Hastanedeki hastalar için,

Umudunu yitirmeden taburcu olacağı günü beklemek.

Askerlik yapanlar için,

Sevinçle terhis olacağı günü beklemek.

Nişanlılar için,

Heyecanla evlenecekleri günü beklemek.

Evliler için,

Umutla çocukları olacağı günü beklemek.

Öğrenciler için,

Dört gözle mezun olacağı günü beklemek.

Bütün dostları İstanbul’a giden için ,

İstanbul’a gideceği günü beklemek.

Hasret çekenler için,

Kavuşacakları günü beklemek.

İnananlar için,

On bir ayın sultanı Ramazan ayını beklemek.

İman hakikatlerine gönül verenler için,

Fecr-i Sadıkı beklemek.

Hayat ve beklemek iç içe iki mefhum, hayat sanki beklemek için verilmiş,

Bu dünya bekleme salonu olsa gerek.

İmtihana gönderilenlerin sorulara cevap vermek için bekledikleri salon.

Madem çiçekleri görmek için kıştan sonra baharı beklemek gerekiyor.

Dünya ebedi bahardaki çiçekleri görmek için bekleme salonudur…

Dünya bir misafirhanedir.

İnsanların az beklediği bir misafirhane.

Misafirhanedeki beklemeler zincirleme devam ederken,

Sonuçta, herkes için geçerli olanı beklemek.

Ölümü beklemek.

Ölümde beklenir mi demeyin.

Asker terhis olacağı günü,

Hasta taburcu olacağı günü,

Beklemiyor mu?

Her tohum kışın yer altında çürüyüp, baharda dirildiğine göre,

Ölüm yok olmayı, idam olmayı değil,

Tekrar dirilmeyi,

Dünya hayatındaki görevimizden terhisi,

Mekanımızın değişmesini,

İnşallah ebedi mutluluğa,

Ebedi aleme göç etmiş, başta Kainatın Efendisi Efendimize (sav),annemize, babamıza, yakınlarımıza, dostlarımıza, ahbaplarımıza kavuşmayı,

Beklemektir.

Peygamberimizin (sav) ifadesiyle, öldükten sonraki mekanımız,

Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçedir ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur.

Ölüm, imtihanı kazanan için cennet bahçelerini beklemektir.

Ölüm, Bediüzzaman’ın ifadesiyle “vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücuddur, hayat-ı bâkiyeye bir davettir, bir mebde’dir, bir hayat-ı bâkiyenin mukaddimesidir. Zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinana (cennet bahçelerine)davettir ”

Dolayısıyla ölüm ebedi hayatın  başlangıçtır.

Cennet bahçesi davetiyle,

Gerçek hayatın başlayacağını beklemektir.

Şarkıda beklemeye razıyım, ümidim olsun yeter deniliyor.

İsteklerimize kavuşmanın şartı,

Ümitle, sabırla beklemektir.

Gönüllerimizin beklediklerine bir an önce kavuşması dileğiyle,

Beklemek içinde olmak ne güzel değil mi?

***************

Beklemesini bilenin her şey ayağına gelir. Balzac

Çalışmayı ve beklemeyi öğrenin. L.Fellow

Değerli insanlar, çok kaldıkları yerde daima düşkünlüğe uğrarlar. Nasıl ki, su, havuzda fazla beklerse durgunluktan dolayı kokar. Dakiki

Gene de bir iştir beklemek. Bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan. Cesare Pavese

İnsan beklemeyi, umumiyetle, artık bekleyecek bir şeyi kalmadığı zaman öğrenir. Voltaire

Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar
Geçti istemem gelmeni
Yokluğunda buldum seni
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme artık neye yarar
Necip Fazıl Kısakürek

 

Mehmet Abidin Kartal

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: