Kategori: Tarih

Mekke’nin Fethi (630)

Mekke’nin Fethi (630)

Mekke, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz s.a.v.’in dünyaya teşrif buyurdukları, çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği şehir… Nübüvvet kitabının hem ön sözünün hem de son sözünün indirildiği, Hz. Adem a.s.’dan itibaren tevhit inancının merkezi ve müslümanların kıblesi olan Kâbe’nin de bulunduğu şehir…

Devamını oku ›

Mekke ile birlikte Gönüller fethedildi

“Hak geldi, batıl yok oldu, esasen batıl yok olmağa mahkûmdur” Resulullah efendimiz 10 bin kişilik muazzam bir ordu ile Mekke’ye doğru yürümeye başladı. Yolda orduya katılan müslümanlar ile bu sayı 12 bine kadar yükselmişti. Bu zamana kadar Müslüman olduğunu müşriklerden gizlemiş ve Mekke’de Peygamberimizin gözü kulağı olmak için ikamet eden Peygamber amcası Hz. Abbas, artık görevi bitmiş olmasıyla Mekke’den Medine’ye hicret ederken yolda olan orduya katılmıştır. Artık Mekke’nin fetih günü gelmiştir…

Devamını oku ›
Fatih Sultan Mehmet’e Atılan İftiraya Cevap!

Fatih Sultan Mehmet’e Atılan İftiraya Cevap!

Ecdat tartışması aldı başını gidiyor. Ne çok tarihçimiz ve ne çok tarih filozofumuz varmış meğer. Hayret. Her şey bu yalnızca köşelerinden kükreyebilen aslanlarımızın buyurduğu keskinlikte halledilebilmiş olsaydı tarih diye bir disipline de ihtiyaç kalmazdı.

Devamını oku ›
Hürrem Sultan’ın Suçu Ne? Şehzade Mustafa Neden Katledildi?

Hürrem Sultan’ın Suçu Ne? Şehzade Mustafa Neden Katledildi?

“Tarihimizdeki aktörlerin sirkteki hayvanlardan farkı ne?” diye sorsam garipser misiniz? Kanuni ve Hürrem’e tıpkı sirk hayvanlarına layık gördüğümüz muameleyi yapıyoruz. Onları arzularımızın esiri olarak görmek ne yalan söyleyelim hoşumuza gidiyor. Hürrem Sultan’ın Kanuni’yi avucunun içine aldığı ve aşkını kullanarak Mustafa’yı öldürttüğü iddiası da böyle. Aşk, entrika, kan, intikam, gözyaşı. Tekmili birden bu hikâyenin içinde. (Mustafa Armağan’ın yazısı..)

Devamını oku ›
Kurtuluş Savaşı’nda Bediüzzaman Said Nursi’nin Rolü Neydi?

Kurtuluş Savaşı’nda Bediüzzaman Said Nursi’nin Rolü Neydi?

Dört buçuk yıllık savaş ve esaret döneminden sonra İstanbul’a gelen Bediüzzaman kederliydi. İslam Hilafet’ini temsil eden Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetmesi onu derinden sarsmış, çektiği çileleri katmerlemişti.Bediüzzaman Osmanlı’nın durumuna üzülmekte haklıydı. Zira, Osmanlı’nın saplandığı bu amansız girdap, içinden çıkılmaz haldeydi. (Tarihi vesika ve kaynaklarıyla anlatılan bu hikayeyi tek solukta okuyacaksınız..)

Devamını oku ›