Dindar Ailelerin Çocukları
Ayıp, yasak, günah, dindar anne babanın çocuklarını yetiştirirken kullandıkları üç hatalı yöntem.
Tesettürlü, imam hatip lisesi okuyan hafız bir genç kız ataist olmak isteyince anne baba soluğu psikologda alıyor. Yapılan tetkikler sonucu sorunun anne baba tutumundan kaynaklandığı tespit ediliyor, kızları bu çağın getirdiklerinin ve ergenliğin verdiği etki ile ben özgür olmak istiyorum, istediğim gibi giyinmek, istediğim gibi gezmek istiyorum deyince anne baba ; Eşe dosta karşı ne deriz, ayıp diyerek kızlarının üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar,
Kızları
– Banane insanların ne düşündüğünden, ne dediğinden hayat benim ne karışıyor onlar.
Anne baba
– Bu evin kuralı var herkes istediğini yapamaz öyle, bizim evde bu tip davranışlar yasak.
– Bana ne, o sizin yasağınız.
Bakın ayıp gitti, yasağı da dinlemeyince anne baba
-Ama dinimizde de bu yapmak istediğin şeyler günah. Hatta istersen bir hocaya soralım diyorlar.
Hoca efendi
-Dinde zorlama yoktur fakat Müslüman olanlara bir zorunluluk vardır, Müslümanlar bu yasaklara uymak zorundadır, deyince kızları
-O zaman ben müslüman değilim diyor.
Bu vaka dindar ailelerde sıkça görülen tipik bir örnek. Eskiden hukuksal normlar ve sosyal normlar ailenin görüşünü destekliyordu, durum böyle olunca çocuklar ailenin yönlendirdiği yaşam tarzını çok daha kolay benimseyebiliyorlardı. Bugüne bakacak olursak hukuku normlar tam tersi, hatta boşanmayı bile teşvik eder durumda, hukuk sistemimiz gençlerimizi evlenmekten uzaklaştırıyor.
Sosyal normlarında aileyi korumadığını görüyoruz. Böyle durumda eski sorunlara yeni cevaplar aramak zorundayız, eski sorunlara eski cevap verilince istenmeyen sonuçlar meydana geliyor.
Aile geleneksel cevap yerine “evladım bu isteklerin ne kültürümüze ne ailemize ne dinimize uymuyor biz bunun böyle olmasını istemiyoruz” dese, çocuk belkide vaz geçecek, bu cevap çocukların karşıt gelme, karşıt koyma davranışlarını ciddi manada etkiler.
Ne acıdır ki cinsiyet değiştirme isteklerinde de en fazla karşılaşılan durum karşıt gelme, karşıt koyma bozukluğu.
Yapılan hataların bir diğeri de anne baba çocuklarını onların istediği bir eğitim değil kendi istedikleri eğitimi aldırıyor, bu durumda çocuk ekonomik bağımsızlığını kazandığı anda kendi arzularına göre yaşamayı seçiyor.
Şunu iyi bilmeliyiz ki bu zamanın çocukları ikna, inandırma ve sevgi ile yönlendirilebiliyor. Bu yöntemin madde kullanan çocuklar üzerinde bile etkileri görülmüştür. Anne baba “biz seni seviyoruz ama madde kullanmanı istemiyoruz, madde kullanandığın sürece bizden uzak dur.” dese, çocuk anne babasının sevgisi ile madde sevgisini tartıyor, tabi her zaman anne baba sevgisi galip gelecektir, çocuk kısa bir süre sonra kötü alışkanlıklarını bırakıp ailesine dönecektir.
Baskın duygu korku değil sevgi olmalı ki çocuklar aileyi sevsin, çevresindeki her şeyden üstün tutsun.
Sevgi şımartmak anlaşılmasın sakın, sevginin içinde saygı olmalı, sınırları belli olmalı, nezaket kuralları içinde olmalı.
Aile doğrularını çocuğa başarılarını alkışlayarak daha kolay kabul ettirebilir. Tesettüre girdiğinde onu motive edecek şekilde, çok yakıştı, çok güzel oldun deyip sarılacak, ben böyle istiyorum ha şöyle gibi cümleler etkisiz ve çocuğu geren cümlelerdir. Çocuk yalan söylemediği zaman bunun sevgisini mutluluğunu yaşamalı, aile bunu ona hissettirmeli.
Hayvanlar korku ile eğitilir, insanlar sevgi ile.
Okulda öğretmende başarılı talebe yetiştirmek istiyorsa sevgi dilini kullanmalı. Öğretmenini seven çocuk dersini de seviyor.
Sevdirecek ikna edecek motivasyon sağlayacak kararı çocuğa bırakacaksın. Çocuk dış etkilerin altında kalıp dinlemese bile anne babanın üzüldüğümü görünce doğruyu buluyor. Anne baba çocuk savaşı başlamayacak.
Burada en sihirli kelime zaman, sabırlı olacak, yanlışı onaylamayacak.
Günah işleyen çocuğa “yaparsan cehennemde yanarsın” dersen alıcağın cevap, “cehennem yoktur” olacak.
Ödül sistemi yerine ceza sistemini kullanırsan sonuç bu olur.
Aileler şunu iyi bilmeli, çocuk namaz kılıyorsa bu zamanın evliyasıdır, ondan kırk yaşındaki bir insanın olgunluğunu bekleyemezsiniz, her şeyin zamanı var, sabır.
Doğruları anlatacaksın, sonra yan odaya geçip dua edeceksin. Çocuktan gücünün yetmediği şeyleri istemek çok yanlış bir davranış. Kader diye bir şey var, bekle sabret, değiştirmeye kalkma, haşa böyle yaparak Allah’tan rol çalmış gibi olursun. Olgunlaşmak öyle kolay bir şey mi? Ekmek sofraya on ayda geliyor, her basamağında sabırla emek veriliyor, ekip bekliyorsun, biçiyor buğdayı samanı ayırıyorsun, öğütüp un haline gelince fırında pişirip sofraya getiriyorsun, bir basamağı atlasan veya acele etsen ekmek yiyemezsin.
Çocuklar Allah’ın birer emaneti böyle kanıksamalı, Allah’tan daha çok seversen üzülürsün, bu bir imtihan, illa benim kontrolümde olacak demek doğru değil. “çocuk benim” deyince çocuğun iradesi nerde kalıyor, unutma ki o bir birey.
Allah Resûlü bile kendisini büyüten, kol kanat geren amcasını hidayete erdirememiş, bize ne oluyor, çocuğu namaza başlatacaz, tesettüre sokacaz. Çocuk tercih hakkını şimdi olmasa ileride kullanır unutma, tebliğ vazifesinden öte geçme.
Bütün bunları konuşmak kolay, anne baba için çocuğunun elinden kayıp gitmesine rıza göstermesi sessiz kalması zor bir imtihan,böyle şeyleri yaşamak istemeyen anne babalar, yedirdim, içirdim, giydirdim demekle vazifesi bitti zannetmesin, çocuğa zaman ayıracak, onunla vakit geçireceksin. Çocuk anne baba ile anı biriktirecek, onun yaşantısını şekillendirecek olan aile içinde yaşadıklarıdır. Çocuğa verebileceğiniz en güzel hediye zamandır.
Aynı odada baba TV seyrediyor, anne telefonda, mesafesiz terk edilmiş bir çocuk, ha yuvaya vermişsin, ha yetiştirme yurduna, anne baba sadece resim. Böyle davranıyorsan duygusal ihmal ve istismar ediyorsun demektir, onunla oturmuyor, oynamıyor, sohbet etmiyorsan ceza için odaya kapatılmış bir çocuktan farkı kalmıyor.
Çocuklar arasında Sevgiyi adil paylaştırnamakta çocukta ciddi olumsuz etkilere sebep olur.
Baskı ile dini eğitim verirsen çocuk bakar anne baba bu dini konuları çok önemsiyor, değer veriyor, çocuk intikam için tam tersini yapar, bazı anneler ders çalışmaya önem verir çocuk tembel olarak intikam alır.
Aile içi demokrasi olmalı, muhalefet kutsaldır, adaleti muhafaza etmek için muhalefet olmalı.
Eleştiri ve özgürlükçülük, bu çağda buna karşı durulamaz, istibdat devletleri bile yıkar aileyi ne yapmaz, “bu ailede herkes fener bahçeli olsun” demek ne kadar doğru, ne kadar uygulanabilir, kararları birlikte almayı her anne baba bilmeli, köle efendi mantığı, yohut onu uzvumuz gibi görmekten vaz geçmeliyiz.
Bilhassa babalar hep konuşur, oysa dinlemek çocuk üzerinde çok daha etkili, peşimden gel yerine birlikte gidelim demek yol arkadaşı olmak, bu durumda çocuk problemlerini aileye açar çözümü orada arar, kararlı ve tutarlı olmalı, tövbe istiğfar Allah katında nasıl makbul ise anne baba geçmişte yaptığı hatalar için çocuklarına “kusura bakmayın, biz sizlere haksızlık yaptık, anne babamızdan gördüğümüz gibi davrandık oysa zamanın şartlarına göre hareket etmeliydik” diyerek hatalarını kabul etsinler, hele kalabalık ortamda çocuklarını kınamak çok ciddi tahribata sebep olur, “bizimki adam olmaz, dinden diyanetten haberi yok” diyerek onu kınamak başkasına şikayet etmek inanılmaz yıkımlara sebep olur.
Çocuğuna kız istemeye giden baba “benim oğlum iyidir güzeldir ama gönde dört vakit namaz kılar” deyince çocuk tepki verir, “yalan mı oğlum? Sabah namazlarına kalkmıyorsun” demiş, oysa dört doğruyu görmeyip bir yanlışı görmek ne kadar doğru? Allah kendine isyan eden kuluna bile bu bana inanmıyor deyip nimetlerini eksik vermiyor bize ne oluyor.
Çetin Kılıç
Kaynak :Dost TV, Akla kapı, Prof Nevzat Tarhan