Evlat Terbiyesi İle İlgili Pergamberimizden Örnekler!

Peygamber Efendimiz (s.a.s.) özellikle yetim ve yoksul çocuklarla yakından ilgilenir, kız çocukları arasında hizmetçi ve işçi gibi çalısmak mecburiyetinde kalanlara da merhametle davranır, onların her istediğini dinler, her ihtiyacını gidermeye çalışırdı. Sonuna kadar nakledeceğimiz hadiseler Müslüman için çok mühimdirler:

Hz. Muhammed (s.a.s.) in cebinde on lirası (on dirhem) vardı. Dört lirasına elbiseciden bir gömlek aldı. Dışarıya çıkınca yoksul bir Medineli: “Ey Allah’ın Resulü, o gömleğe çok ihtiyacım var, onu bana verir misin?” dedi. Peygamberimiz ( s.a.s.), gömleği yoksula verdi. Elbiseci dükkanına tekrar girdi, geri kalan paranın dört lirasına kendisi için bir gömlek satın aldı.

Dışarıya çıkınca küçük bir kızın ağladığını gördü. Hemen yaklaşıp sebebini sordu. Bir evde hizmetçilik yapan bu küçük kız: “Ev sahibim bana un almak için iki lira vermişti, onu kaybettim, onun için ağlıyorum” dedi.

Peygamberimiz (s.a.s.) son kalan iki lirayi da bu kızcağıza verdi. Fakat küçük kız ağlamaya devam ediyordu. Peygamberimiz ( s.a.s.) tekrar sordu: “Kaybettiğin iki liraya yeniden kavuştun, hala niçin ağlıyorsun?”

Kız: “Eve geç kaldım, beni dövmelerinden korkuyorum!” cevabini verdi.

Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.s.), küçük kızın elinden tuttu: “Korkma yavrum, gel benimle!” dedi. Onu eve kadar götürdü, önce selam verdi. Ancak üçüncü selamında kapı açıldı. Peygamberimiz: “İlk selamımı duymadınız mi?” deyince “Duyduk ama selamınızın artmasını ve sesinizi daha çok duymayı arzu ettik. Sana canımız feda ey Allah’ın Resulü, buraya kadar niye zahmet ettiniz?” dediler. Peygamberimiz ( s.a.s.): “Su kızcağız, geç kaldım diye dövülmekten korkuyordu da bunu size kadar getirdim.” cevabını verdi. Ev sahibi: “Ey Allah’ın Resulü, sizin evimize gelmenize sebep olduğu için bu hizmetçi kızı (cariyeyi) azat ediyorum. Artik hürdür” deyince, Hz. Peygamber ( s.a.s.) şöyle buyurdu: “Allah’ın bana verdiği on lira ne kadar bereketli imiş! Allah onunla peygamberine ve Medineli bir yoksula birer gömlek giydirdi, bir kız çocuğunu da sevindirdi, hürriyetinin bağışlanmasına vesile oldu! Şüphesiz bize sonsuz gücüyle rızık veren O’dur.”

Annelerin çocuklarına gösterdikleri şefkat ve merhameti görünce, Peygamberimiz memnun ederdi. Bir gün fakir bir kadın çocuğu ile Hz. Aişe (ra)’yı ziyarete gelir. Hz. Aişe, evde olanlara ikram edecek bir hurmadan başka bir şey bulamaz. Hurmayı anneye verir. Anne, hurmayı ikiye bölerek çocuklarına yedirir. Bundan son derece duygulanan Hz. Aişe, olayı Peygamberimize anlatınca, Peygamberimiz:

“Kimin kız çocukları olur ve onları geçindirmekte sabır ve tahammül gösterirse, onlar o kimse için cehenneme siper olur.” buyurdu.

Bir gün Halit b. Said, peygamberimizi ziyarete gelmiş, kızı Eme’yi de beraber getirmişti. O zaman Eme küçük bir kızdı. Arapçayı henüz bilmiyordu. Babası Habeşistan’dan yeni dönmüştü. Üzerinde sarı bir elbise vardı. Resulü Ekrem elbisesinin güzel olduğunu söyleyerek Emel’e iltifat etmek istedi. Ona elbisesini göstererek habeşçe güzel anlamında “sene sene” buyurdu. Bu peygamber sıcaklığından cesaret alan Eme, Efendimizin arkasına geçerek peygamberlik mührüyle oynamaya başladı. Babası onu azarlayınca, sevgi şelalesi Efendimiz, bırak çocuğu! Diyerek Eme’nin nübüvvet mührüyle oynamasına izin verdi. Bu laubali davranıştan çocuğu babası gibi azarlamak bir yana, onun azarlanmasına bile razı olmadı.

Efendimizin amcazadeleriyle ve diğer çocuklarla nasıl meşgul olduğunu gösteren bir rivayet vardır. Cihan güneşinin bu fani aleme veda ettiği tarihte Amcasının oğlu Abdullah ibni Abbas 13, kardeşi Ubeydullah ise 12 yaşındaydı. Resulü Ekrem onları muhtemelen daha küçük yaşlarda, diğer çocuklarla birlikte yarışa sokardı. Hepsini bir sıraya dizer, yarışı kim kazanırsa ona mükafat vereceğini söylerdi. Çocuklar vaad dilen hediyeyi almak arzusuyla var güçleriyle koşarlar, yarışı ben kazandım diye kimi kendini Efendimizin kucağına atar, kimi arkasına dolanıp sırtına sarılırdı.   Bir çocuğun kendisini peygambere bu kadar yakın hissetmesi, onun kucağına pervasızca atılabilmesi son derece dikkat çekici ve üzerinde ibretle düşünülmesi gereken bir hadise değil midir?

Önemli bir şahsiyetin çocuklarla meşgul olması, hele onların oyunlarına katılması, bazı toplumlarda bir nevi çocukluk sayılarak yadırganır. Bu durumun çocuğu müspet yönde nasıl etkileyeceği, onu fevkalade onurlandırıp şahsiyetini geliştireceği pek hesaba katılmaz. İşte Peygamber Efendimizin çocuklarla meşgul olmasında böyle bir incelik aranmalıdır.

Peygamberimizin çocuklara olan sevgisi, ibadet ederken bile dikkat çekerdi. Namaz kılarken çocuk ağlama sesi duysa, namazı uzatmaz, kısa keser ve kendisiyle birlikte namaz kılan çocuğun annesinin serbest kalmasını ve çocuğu ile ilgilenmesini isterdi.

Abdullah b. Cafer peygamber Efendimizin amcası Ebu talibin torunudur. Babası Cafer ilk Müslümanlardan olup hanımı ile beraber Habeşistana hicret etmiş ve Abdullah orada dünyaya gelen ilk müslüman çocuğu olmuştur. Daha sonra ailesiyle birlikte medineye gelmiştir. Resülullah vefat ettiğinde on yaşında idi. İşte onun anlattığına göre; peygamber efendimiz bir sefere çıkıp geri medineye dönerken yolda çocuklar tarafından karşılanırdı. Peygamber efendimiz ilk gelen çocuğu hayvanın önüne bindirir, ikinci gelen çocuğu da arkasına bindirirdi.

Bu konudaki bazı hadisler:

Kız çocuğu doğduğu zaman, Allah onun üzerine bereketi yağdıran bir melek gönderir. Ve o melek şöyle der: “Aciz bir kul zaifken doğdu. Ona yardım edenler, kıyamete kadar yardım görücüdürler.” Erkek çocuk doğduğunda Allah Telalâ ona da semadan bir melek gönderir ki, o çocuğun iki gözü arasından öper ve der ki “Allah sana selam gönderdi.”

Ravi: Hz. Enes (r.a.)

Allah gazab etmez (durup dururken), Gazab ettiğinde de bundan dolayı melekler tesbihe dururlar. Çocukları, masumları Kur’an okurken gördüğünde Allah’ın rahmeti artar.

Ravi: Hz. Ibni Omer (r.anhuma)

Düşük olarak doğan çocuk, annesi babası Cehenneme düştüğünde, “Allah’la mücadele” (buradaki  mucadele mecazidir) eder. Kendisine: “Ey Allah’la mücadele eden çocuk al anneni babanı da gir cennete” denir. O da onları göbek bağı ile sürükleyip Cennete götürür ve sokar.

Ravi: Hz. Ali (r.a.)

Bakın, kıyamet günü secdeye izin verilecek ilk kimseyim. Sonra başımı kaldırmaya izin verilir. Ben de başımı kaldırırım ve sağımda ve solumda duran ümmetimi tanırım. Denildi ki: “Onları nasıl tanırsınız ya Resülallah?” Buyurdu ki, Abdest azalarının ve alınlarının parlaklığından Ve yine onlarında nur gibi parlayan çocuklarından.

Ravi: Hz. Ebud Derda (r.a.)

Kız çocukları merhamettir. Teçhiz edilmişlerdir ve bereketlidirler. Kim ki bir kızı olursa, Allah o kızı o kimseye Cehenneme perde eder. İki olursa, onlar sebebiyle o kimseyi Cennetlik eder. Kimin ki üç kızı varsa veya üç kız kardeşine bakıyorsa, ondan cihad ve sadaka sakıt olur.

Ravi: Hz. Ibni Enes (r.anhuma)

Mü’minlerin çocukları cennette bir tepededir. Onlar, kıyamete kadar, İbrahim ( a.s.) ile zevcesi Sâra’nın terbiyesi altındadırlar.

Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

Çocuklarınızın ilk sözü

“Lâ ilâhe illallah” olsun. Ölümlerinde de “Lâ ilâhe illallah”i telkin edin. Böyle olursa bin sene de yaşasa, Allah ondan bir günah sormaz.

Ravi: Hz. İbni Abbas (r.anhüma)

Esselamu aleyküm ey çocuklar. (Efendimiz(s.a.v) çocuklara rastladığında kendilerine selam vermiştir.)

Ravi: Hz Enes (r.a.)

Kıyamet gününde Müslümanların on iki yaşına kadar olan çocukları arşın altındadırlar. Şefaat ederler ve şefaatleri kabul olunur. On üçüne ulaşanların ise lehine yahut aleyhinedir. (Yani buluğa erenler hesap verirler)

Ravi: Hz. Ebû Ümame r.a

Düşük çocuklara da isim koyun. Allah onunla mizanınızı ağırlaştırır. Zira onlar kıyamet günü gelir de şöyle derler: “Ey rabbimiz beni zayi ettiler ve bana isim vermediler.

Ravi: Hz Enes r.a

Sizin küçükleriniz Cennet ehlinin de küçükleridir. Onlardan birisi babasına mülaki olurda elbisesini tutar ve Allah, ana ve babasını Cennete sokuncaya kadar onu bırakmaz. (küçükken ölen çocuklar)

Ravi: Hz. Ebû Hüreyre (r.a.)

Allah’ın rükuda kulları, emzikli çocuklar ve otlayan hayvanlar olmasaydı, Allah azabını üzerinize dökerdi de taş gibi olurdunuz.

Ravi: Hz. Malik Ibni Ubeyde (r.a.)

Müslüman iki kişi yoktur ki aralarında buluğa ermemiş iki veya üç çocuk olsun de onlar da sevap ummasınlar ve sabretsinler de, ebeden Cehennemi görsünler, bu olmaz.

Ravi: Hz. Ebû Zerr (r.a.)

Kendiniz çocuklarınız, hizmetçiniz veya malınız hakkında fena dua etmeyin. Olur da saatına rastlar Allah tarafından kabul olunur.

Ravi: Hz. Câbir (r.a.)

Hayvan ve çocuklarınızı güneş battıktan sonra salmayın, yatsının koyu karanlığı geçinceye kadar. Zira güneş battıktan yatsının karanlığı gidinceye kadar ki zaman şeytanların boşandığı zamandır.

Ravi: Hz. Câbir (r.a.)

Son olarak bir tavsiye:

Bebekler ve çocuklar yeni uykudan uyandıklarında “kaymak” diye tabir edilen boğazları çok güzel kokar. Mis gibidir. Onların etlerini butlarını ısırın, oynaşın onlarla. Yanaklarını öpücük bombardumanına tutun. Çocuklarla çocuk olun Sizi gören çocuklar korkusundan kaçmasın, sevinçlerinden fırıldak gibi olsun. İnsanlara olan merhametiniz kesinlikle artar.

Ne güzel bir duygu bu.

Çocuklarla çocuk olmanız dileğiyle…

Allah herkese anne veya baba, dayı veya teyze, hala veya amca olmayı nasip etsin.

Amin!

Kaynak: “Ramuz El E-Hadis” Kitabidir.

Kitabin Yazari: Zaif Ahmet Ziyauddin Gumushanevi

Derleyen: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin