Evlilik ve Ailevi Sarsıntılar Hakkında Notlar
1 –İmam-ı Gazalî’nin, “-Evlenmek mi hayırlıdır, bekar kalmak mı?” sorusuna verdiği:
“-Hangisinde İslâmî hayatı daha iyi yaşayabilecekse, o hayırlıdır.” cevabı, bir Müslümanın evlilik ve eş seçimi kararı için çok önemli bir ölçüdür.
2 – Bilhassa bu manâda; “İyi bir evlilik, bekâr kalmaktan iyidir; bekâr kalmak ise, kötü bir evlilikten iyidir.”
3 – Aile ve aile içi eğitim konusunda eserler ve konferanslar vermiş, çok sayıda radyo ve TV programlarında yer almış merhum hadis profesörü Prof.Dr.İbrahim Canan; “Kadın-erkek eşitliği, batıda ailenin çöküş sebebidir.” demekteydi. “Batılılaşma” hevesi ile, batı ailesinin çöküş sebebini, bu sebebin kötü neticeleri de ortaya çıkmasına rağmen almak hatadır. Medyada kadın-erkek eşitliğini yanlış manalarda kullanmakta ısrar ile savunmayı kendilerine dava edinenler vardır. Hakikatte ise, kadın-erkek eşitliği ancak kanunlar önünde vardır; onun dışında kadın-erkek eşitliği yaradılışa aykırıdır.
4 – Aile yapımızdaki sarsıntılar ve parçalanmalar, üzerinde önemle durulması gereken bir mevzu teşkil etmektedir ve bu mevzua çeşitli açılardan yaklaşımlarda bulunanlar olmaktadır. İslâmî esaslardan uzaklaşılan bir devlet yapısına geçilirken, 80 sene önce, Fransız Medenî Kanunu “Şimdilik” diyerek alınıp uygulamaya konulmuş; fakat 80 senede bir “Türk Medenî Kanunu” yapılamamış; aksine, ona yeni ve daha da zararlı hale getiren bazı yamalar da yapılarak, Fransız Medenî Kanunu muhafaza edilmiştir.
5 – “Kitap” ve “Sünnet”te (Kur’an ve Hadis’te) ailenin sağlam olmasının gerekleri de vardır. Bunlara muhalefet edilince, ailevî sarsıntılar ve parçalanmalarda sebepleri başka yerde aramağa lüzum yoktur. Medenî Kanun’dan önce yürürlükte bulunan ve 80 sene önce Medenî Kanun kabul edilince yürürlükten kaldırılan “Osmanlı Aile Nizamnamesi”, “Kitap” ve “Sünnet”e uygun olarak hazırlanmıştı.
6 –Bugün, evli bir kadının kocasına karşı vazifeleri unutturulmağa, tevil edilmeğe tahrif edilip “modern, feminist yorumlar” yapılmağa çalışılıyor. Bu hale maalesef bazı dinî yayınevlerinin neşrettiği kitaplarda da rastlanıyor. Bazı Müslüman erkeklerini günümüzde evlenmekte çekingenliğe sevk eden sebeplerden biri de bu olmaktadır.
7 – Bediüzzaman’ın 80 yıl önce “Lem’alar” adlı eserinde “Yirmidördüncü Lem’a İkinci Nükte”de ve “Hanımlar Risalesi” adlı küçük boy risalede hanımlara iki sayfa içinde üç defa israrla “daire-i İslamiye içindeki terbiye-i İslâmiye”nin öneminden bahsedip ona vurgu yapmasının sebebi: O risalenin yazıldığı 80 yıl öncesinden beri, gittikçe gelişen radyo, TV gibi iletişim imkanlarını alabildiğine kötü kullanarak, hanımları daire-i İslâmiye içindeki terbiye-i İslâmiyeden uzaklaştırabilmek gayretlerinin olmasıdır.
8 – Bediüzzaman, ayni eserinde, kadınların perde arkasında gizli şer güçler tarafından bu şekilde hedef alınmasını sanki onların manevî bir ateş hattında ebedî hayatlarının kaybolması tehlikesi içinde oluşlarını kısaca tasvir eder gibi, onlar için “bîçare nisa taifesi” sıfatını kullandıktan sonra, muhtemelen içinde bulundukları büyük manevî tehlikeden habersiz ve bu tehlikeye karşı tedbirsiz ve savunmasız olanları kastederek onların “gafil kısmı” olarak vasıflandırmaktadır. Onun da dikkat çektiği gibi, yaklaşık 80 yıldır, kadını bozmağa çalışarak sağlam aile yapımız bozulmağa çalışılmıştır ve buna büyük bir inatla devam edilmektedir.
9 – Aile yapımızdaki sarsıntılar ve bozulmalarla ilgili bu teşhisi koyduktan sonra çözüm ve tedavi yoluna gidilirse, belki başarılı neticelere ulaşılabilir. Aksi halde, bu teşhisi koymadan gösterilecek çeşitli gayretler neticesiz kalmağa mahkum olabilir..
Prof Dr. Mustafa Nutku