Ey eşrefi mahluk olan insan, aklını başına al

Allah tarafında sana verilen vazifeleri bil ve emirlerine uy. Sosyete hayata sakın uyma! Yoksa o kötü hal hesap gününde sana çok pahalıya patlar.

Erkek kardeşlerime sesleniyorum! Evinden dışarı çıkarken gafleti bir kenara iterek uyanık ol. Çünkü dış düşmanlar, müslümanları da kendileri gibi yapmak için, memleketimizde kendi kafalarında adam bularak; vatandaşlarımızın çoğunu cehennemlik yapmak için gece gündüz uğraşıyorlar. Onlar vatandaşlarımızın çoğunu kendilerinin sapık yoluna soktular.

Kardeşlerim! Yapın ne yapın sakın onların oyunlarına gelmeyin. Şehit kanıyla yoğrulan bu topraklarda yaşayan hanım kardeşlerimizi öylesine soydular ki bizimkilerin çoğu onların hanımlarında daha açık daha çıplak yaptılar. Yabancı erkeklerin olduğu yerlerde rahatlıkla yarım çıplak gezebiliyorlar.

Benim erkek kardeşlerim, aman onlara bakmaktan korunun ki kurtuluşa eresiniz. Günahtan korunun ki buradan az günahla hesap gününe gidesiniz. Bunun alternatifi yok. Herkes o ölüm acısını tadarak, hesap gününe gidecektir.

Benimle aynı vatanda yaşayan hanım kardeşlerime hitap ediyorum! Daha önce yaptığınız günahlara bir an önce pişman olup bundan sonra yapmayacağınıza Allah’a söz verin. Sizden soruyorum? Hiç mi babaannenizin veya anneannenizin giydikleri kıyafeti görmediniz. Onlar erkeklerin şehevi duygularını tahrik eden kıyafeti asla ve kat’a giymediler. Çünkü onlar Allah’ı görür gibi inandılar ve Allah’ın yasakladığı dar elbiseyi giymediler. Çünkü onlar öldükten sonra, dirilip hayatlarının hesabını Allah’a vereceklerine hiç şüphesiz inanıyorlardı. Ve inançlarının gereğini yapmaya gayret ediyorlardı.

Allah Kur’anı Kerimin Ahzab Süresinin elli üçüncü Ayetinde Sahabelere: “Resülümün hanımlarından herhangi dini meseleyi sormaya gittiğiniz zaman: Onların karşılarına değil, perde arkasında onlarla sorunuz.” diyor. Müslümanların anneleri derecesinde olan bu mübareklerin karşısına çıkmayıp, perde arkasında onlarla konuşmayı Allah bizi mecbur ederse: Hanım kardeşlerden hepsi değil, ama bir çoğu kendine müslümanım deyip açık saçık haliyle evlenmesi helal olan kimselerin karşısına o hesap gününün hesabını düşünmeden? Vücudu yarı çıplak, göğüslerinin büyüklüğünü gösteren sütyen giyip, bacak, kalça ve kollarının kalınlığını bildiren dar ve ince elbise giyebilmeleri, bizi çok üzüyor.

Eskiden müslüman hanımlar, entari değil 8-12 metre kumaştan şalvar-çityan giyerlerdi. Bel üstü kısmı, sütyen yok, 4-6 metre kumaştan çok geniş buruşuklu elbise giyerlerdi.

Mademki anne makamında olan, Peygamberimizin a.s.mın hanımlarının yüzlerine bakmak yasak. O zaman hanımlarımız bu açık saçık halleriyle, yalnız evlenmesi caiz olan kimseye değil öz erkek kardeşine bile, hatta babasının karşısına bile o hal ile çıkmak asla doğru değildir.

Ey sizinle aynı vatanda yaşadığımız hanım ve erkek kardeşlerim. Sakın unutmayalım ki bizi hiç yoktan yaratan Allah’ımız Kur’anı Kerimde bize: “Kiramen katibine ya’lemune ma tef’alun.” (Kâtiplik yapan iki Melek, sizin yaptıklarınızı bilirler.) buyuruyor. Bununla Allah bize, burada bütün yaptıklarımız, Allah’ın indinde belli olduğunu, bize önceden bildirmiş oluyor ki burada yaşarken dikkatli olalım. Çünkü öldükten sonra bütün işlerimizden hesap vereceğimizi unutmayalım.

Öldükten sonra imansızı bekleyen azaplar, kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat köprüsünden geçmek var. Köprünün uzunluğu: Bin sene yokuş, bin sene aşağı iniş ve bin sene düzlük olacaktır. O köprüden herkesin geçmesi icap eder. Ateist oradan geçemeyip, köprüden cehenneme düşeceği bellidir. Onlara cehennemin azabı hiç bir zaman bitmeyecektir. İmanlı olan günahkârlar ise sevapları günahlarını temizledikten sonra, geriye günahları kalırsa, kalan günahları kadar cehennemde yanıp, sonra onlar da cennete gidecekler.

Allah’ın varlığına görür gibi inanıp namaz, oruç, hac ve sair ibadetlerini harfiyyen yapan müslüman ölümü ile dünya zindanından kurtulmuş olur. Sırat köprüsünü şimşek gibi geçer. Sonra cennetin mutluluklarını yaşamaya başlar. O kimse için cennet öyle bir mutluluk yeridir ki ihtiyarlık yok, hastalık yok, huri kızları çok, hizmetçiler çok, tuvalete gitmek yok, yiyip içtiklerimiz vücudumuzdan misk kokusu olarak çıkar. Oradaki hareket ruh hafifliğinde hayal süratındadır. Müslüman için cennetteki en çok mutlu olma hali “Mülakat’tır” Allah’ımız ile görüşmemizdir. Bir erkek Allah ile görüşmeye gittiği zaman, o kadar güzelleşecek ki dönünce hanımı, güzelliğinden onu tanımayacaktır.

Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: