Fatih Sultan Mehmed’in LÂNETİNDEN Kurtulunuz!

Anaların gözyaşlarının dindirilmesi için yapılan gayretler için bu asil ve necip millet, gerçekten minnettardır. Her şeyi göze alarak gayretlerini esirgemeyen tüm yöneticilerden ve katkısı olanlardan, Allah c.c. ebeden Râzı olsun. Âmîin…

Ancak, Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed SAV’in, yüzyıllar öncesinde “O NE GÜZEL KUMANDAN” diye müjdelediği Fatih Sultan Mehmed han tarafından, onarıldıktan sonra, adı bile değiştirilmeden CAMİ olarak vakfedilen Ayasofya, acaba niçin hâlâ ibadete kapalıdır? Bir gerekçe olarak, sadece Yunan’a yalakalık, asla kabul edilemez. Bu yüce mâbed, niçin hâlâ kan ağlamaktadır?

Ceberut tek parti zihniyeti tarafından kapatılarak, depo, müze, gazino, lokal, parti merkezi, ahır v.s. haline getirilen bir çok camimiz ve mâbedimiz, ASLİ HÜVİYETİNE kavuşturulmuşken, Ayasofya niçin hâla mahzundur acaba?

Oysa Ayasofya da 483 sene Cami olarak kullanılmış, Mimar Sinan tarafından da gerekli değişiklikler yapılarak tamir edilmişti. Üstelik Ayasofya, tapu, imar ve eski eser kayıtlarında da hâlâ cami olarak kayıtlı bulunuyor…

1453 yılında İstanbul’un fethinden sonra, harap bir halde olan bu eser, Fatih Sultan Mehmet han tarafından restore ettirilerek camiye dönüştürülmüştü.  Ancak, özel mülküm dediği ve ferasetiyle de camiden başka maksatla kullanılması endişesi taşıdığı için, bu maksat dışında kullanılmasına sebep olanları, bir vasiyet belgesiyle çok sert biçimde lânetlemişti.

Kâinatın Efendisi Hz. Muhammed SAV’in, yüzyıllar öncesinde “O NE GÜZEL KUMANDAN” diye müjdelediği Fatih Sultan Mehmed han, şöyle vasiyet etmiştir:

“Ayasofya, kıyamete kadar cami olarak vakfedilmiştir. Bunu; Allah’a, Âhirete, O’nun heybetine inanan hiçbir mahlûk, sultan olsun, hâkim olsun, bir mütegallibe olsun, değiştiremez. Vakıf şartlarını kim değiştirirse, Allah’ın, meleklerin, bütün insanların lâneti onların üzerine olsun. Yüzlerine bakan ve onlara şefaat eden hiçbir kimse bulunmasın.”

(Bu cümleler, vasiyetin özeti ve kısaltılmış hâlidir. Tamamını okumak isteyen aşağıdaki linki açarak okuyabilir: Bu kısım, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nde Bulunan Ayasofya İle İlgili Arapça Vakfiyenin Tercümesinden alınmıştır.)

http://www.moralhaber.net/haber-yorum/ayasofya-vakif-senedi-ve-fatihin-laneti/

Bu kadar detay ve belge vermemin sebebi; nereden bakılırsa bakılsın GASP olan bu icraatı aklamaya çalışmak amacıyla, bu lânet ve beddua vakfiyesini inkâr etmeye çalışan bazı top sakallı safdillerin hortlama gayretleridir. Akılları sıra, bu senet olmasa sanki “koskoca caminin ibadete kapatılma cür’eti”, MASUM (!!!) gösterilmeye çalışılıyor. Fakat maalesef, mızrak çuvala sığmıyor! Boşuna uğraşmalarla, komik duruma düşmesinler…

  • 1930’lu yılların arşivi incelendiğinde, Hasan Ali Yücel döneminde alavere-dalavere hile ve entrikalarla birçok itirazlara rağmen bir KARARNAME çıkartılarak, “şapka kanunu” gibi oldu-bittiye getirildiği görülmektedir. İşte bu iddianın da belgesinin linki:

http://www.ayasofya.org/tarihi-belge-ve-dokumanlar/171–ayasofya-camiinin-muzeye-cevrilisi.html

  • Evet, tablo maalesef böyle!

Bütün bu tedbirlere rağmen, Ayasofya’nın müze haline getirilmesi için atfedilmeye çalışılan hiçbir gerekçenin ve mazeretin sinek kanadı kadar bile değeri yoktur. Bu lânet ve beddua üzerimizdeyken, önü alınamayan musibetlere başka mazeretler aramak, biraz saflık olmuyor mu?

  • Bu saflıktan ve gafletten kurtularak, Ayasofya’yı en kısa zamanda ibadete açmak suretiyle, torunlarına küskün olan Fatih Sultan Mehmed Han’ın Rûhaniyeti memnun edilebilir.
  • Fatih’in torunlarına da ancak işte bu yakışır.

Devlet büyüklerimizden, bu yanlışın da en kısa zamanda düzeltilmesini cân-u gönülden istirham ediyoruz.

  • Bir Avrupalı siyasetçinin bile; “..Bence Ayasofya’nın ana mekânı cami olarak ibadete açılmalı; galeriler ise Hıristiyan âlemi ve bütün dünyaya açık halde kalmalı. Böylece her iki din mensupları Ayasofya’yı sever” ..demesi ne kadar da anlamlıdır ve yerli hokkabazlara da bir tokattır.

Eyyy Devlet ricâli! Yüzlerce kat daha büyük gayretlerle elde ettiğiniz başarılarınız unutulur, İstanbul’u susuzluk probleminden kurtarmanız unutulur, Davos başarılarınız unutulur, bu halkı kahreden Enflasyandan kurtarmanız unutulur, altı sıfır atarak paramızın namusunu kurtarmanız unutulur. IMF’E olan kambur borçları ödemeniz unutulur. Faizlerin sıfıra doğru inişi unutulur. TSK’Nİ, Adaleti, Üniversiteleri ve nice önemli kurumları ETÖ işgalinden kurtarmanız unutulur.

Ezber bozarak; iktidarda yıpranmak yerine, her seçimde güven tazeleyerek oy arttırmalarınız unutulur. İMKB değerini 17 500’lerden 65 000’lere yükselten başarılar unutulur. Diğer dev ülkeleri bile kasıp kavuran ekonomik krizlerden teğet geçirerek ülkemizi kurtarmanız unutulur. Çılgın projeler unutulur. Anaların gözyaşlarını dindirmeniz bile normal hayata döndükten sonra unutulur.

  • Fakat Ayasofya’nın, Fatih’in Rûhâniyetinin, bu konuda hassas olan şu necip milletin yıllarca içine akıttığı gözyaşlarını dindirmeniz, ASLA UNUTULMAYACAKTIR…
  • Bunu sizlerden cân-u gönülden istiyoruz…

A. Raif Öztürk

Sende yorum yazabilirsin