Filistin’e En Büyük Destek Kudüs’e Gitmek

Türkiye ve dünyanın birçok bölgesinden Kudüs’e gelen ziyaretçiler Kudüs’ün ve Filistinlilerin bu dik duruşunun en büyük destekçisi konumunda.

İnanç turizminde son yıllarda giderek artan hareketlilik, üç semavi dinin de mukaddes olarak nitelendirdikleri Kudüs’te de iyiden iyiye kendini göstermeye başladı. Müslümanlar için Mescid-i Haram’dan sonra ikinci kutsal belde olan Mescid-i Aksa toprakları Hristiyanların hac merkezi konumunda. Yahudiler ise hac görevlerini Beyt-ül Makdis’te gerçekleştirmekte. Son 3 yıldır dünyanın çeşitli bölgelerinden Kudüs’e turistik turlar düzenleniyor. Müslümanların ilk kıblesi, bugün yılda ortalama 3 milyon ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Bu ziyaretçilerin 40 bini Müslüman ve en fazla ilgiyi ise yılda ortalama 20 bin kişi ile Türki halkı gösteriyor. Malezya, Endonezya, Singapur, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Avrupa ülkelerinden de Kudüs’ü ziyaret eden binlerce Müslüman var.

Önce Kudüs sonra Mekke ve Medine

Genellikle 3- 4 gün süren turların bazıları doğrudan Kudüs’e düzenlenirken bir kısmı ise Ürdün üzerinden organize ediliyor. Son dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı ve çeşitli tur şirketlerinin başlattığı sistemde Umre ibadeti ve Kudüs ziyareti aynı program içinde bulunuyordu. Diyanet ve özel tur şirketleri artık Hacılar için de Mekke ve Medine’ye Kudüs üzerinden bir rota belirledi. Bu turlara ise yoğun bir talep var. Önce ilk kıble olan Mescid’i Aksa’ya ziyaret eden sonra da Umre ve Hac ibadetleri için İslam’ın doğduğu kutsal topraklara giden Müslümanlar bu yeni güzergâhtan çok memnunlar.

Öncelikli ziyaret mekânları

Türkiye ve dünyanın birçok bölgesinden Kudüs’e gelen ziyaretçiler Kudüs, Beytü’l Makdis, Mescid-i Aksa, Burak Mescit’i gibi İslam aleminin önemli merkezlerini ziyaret ediyorlar. Hristiyanlar Kudüs’teki kutsal mekanları olan Kıyamet Kilisesi ve Çok Milletler Kilisesi’ne giderken, daha çok İsrail dışından gelen Yahudiler ise soluğu Ağlama Duvarı’nda alıyorlar. Aynı turlar çerçevesinde Hazreti İbrahim’in kabrinin bulunduğu El-Halil Kenti’nin yanı sıra Beyt’ül Lahm, Eriha, Tel Aviv ve Lut kavminin yok olduğu Ölü Deniz ile Osmanlı eserlerinin hala dimdik ayakta durduğu Yafa şehrini de görmek mümkün.

Müslümanlar Doğu Kudüs’te konaklıyor

Türkiye’den ve diğer Müslüman ülkelerden gelen ziyaretçiler öncelikle Mescid-i Aksa’ya yürüme mesafesinde olması ve helal gıda gibi konular sebebiyle Doğu Kudüs’te bulunan otelleri tercih ediyor. Doğu Kudüs’te yer alan otel sahiplerinin Filistinli veya Ürdünlü Müslüman işletmeciler olması da ziyaretçilerin tercih sebeplerinden.

Kudüs’ün kalbinde Yahudi zulmü

Dört bir yanı Kanuni yadigârı surlarla çevrili olan bu kutsal toprakların kalbinde ise Peygamber Efendimizin Miraç mucizesine ev sahipliği yapan Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa yer alıyor. Son dönemde yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerde Mescid-i Aksa ile çevresinde çıkan olaylar ve güvenlik önlemleri ziyaretçileri tedirgin ediyor. Her köşede karşılaşılan İsrail askerleri ve polisleri ziyaretçilere çok fazla engel çıkarmasalar dahi varlıkları ile psikolojik rahatsızlık veriyorlar. Belli aralıklarla Mescid-i Aksa’ya sadece kadın, çocuk ve 50 yaş üstü erkeleri alan Yahudiler, bu uygulama ile Müslümanlara “sizin sadece savunmasız olanlarınızı bu kutsal bölgeye alırız” demek istiyorlar. Ziyaretçiler en çok Mescid-i Aksa ve Kudüs giriş kapılarında bulunan güvenlik noktalarındaki İsrailli polislerden rahatsız oluyor.

İsrail’in Kudüs’ü Müslümansız bırakma projesi

Yahudi yerleşim yerlerinde kentleşme konusunda belirli bir düzen kurulmuşken, Müslüman mahalleleri de bir o kadar yatırım ve bakımdan uzakta. Tarihi Kudüs’ün taştan inşa edilen muazzam yapıları içerisindeki büyüleyici havası Yahudi yönetiminde olan belediyenin çöp yığınlarını özellikle kaldırmaması ile gölgeleniyor. Belediye hizmeti alamayan Müslüman mahallesindeki esnaf ise iş yerlerinin önlerini ve bulundukları sokakların çevre temizliğini kendileri yapıyor.

Yahudilere ait olan belediyeler şehirleşme bahanesiyle Filistinlileri yerlerinden etmeye de çalışıyor. Özellikle Ağlama Duvarı çevresindeki evlerin yüksek fiyatlara Filistinlilerin ellerinden alınmak istenmesi, İsrail’in Müslüman nüfusu Kudüs’ten çıkarmak için başvurduğu yöntemlerden birisi. Ağlama Duvarı’nı gören bir evde oturmak Yahudiler için cenneti kazanmış olmanın en kolay yollarından biri. Ağlama Duvarını gören 9 metrekarelik bir oda, 1 milyon dolara alıcı buluyor.

Türkleri bu şehirde görmek gibisi yok

Kudüslü Müslüman Filistinliler, Türk halkından maddi yardım dışında, manevi destek anlamında yanlarında görmekten çok memnunlar. Son dönemde Filistin halkının ve Filistin davasının en büyük destekçisi konumunda olan Türkiye Cumhuriyeti ve halkını ülkelerinde misafir etmek istediklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Kudüs’te gördükleri her Türk ziyaretçi Filistinlilerin zalim İsrail’e karşı daha güçlü durmasını sağlıyor. Kudüs’teki Müslümanlara bu anlamda son zamandaki en büyük desteği ise Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez vermişti. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Kudüs’ü ziyaret eden ilk Diyanet İşleri Başkanı olan Görmez, Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kıldırıp hutbede Müslümanlara seslenerek “Sizler ve gönülleri sizinle beraber olanlar Beyt-i Makdis’in kanatları altındasınız. Siz hak üzeresiniz. Allah’ın yardımı gelinceye kadar nöbetinizde, cihadınızda ve Mescid-i Aksa’yı koruma hususunda sabredin! Yüce Allah diğer mescitlere nasip etmediği bir şerefi bu mescide vermiştir” demişti. Kudüs Rehberi ve mihmandarı Bülent Deniz; “Kolay mı? 9 Aralık 1917 yılında İngiliz işgal kuvvetlerine Kudüs-ü Şerif’i terk etmek zorunda kaldığımız o kara günden beri ilk kez yaşanıyordu bu tablo! Sayın Görmez, Cuma hutbesi verdiğinde avludaki cemaat ‘kim bu?’ diye soruyordu birbirine! Sayın Görmez anlatıyordu ” Artık hasret bitti, size ve ilk kıblemize kavuştuk” diyordu hutbeden. Cuma sonrası önü kesildi Sayın Görmez’in ‘neredeydiniz? Sizi çok özlemiştik? Cübbenizle geldiğiniz gibi, üniformalarla da gelmenizi bekliyoruz” diyordu işgalin acısını yaşayan esir Filistinliler. Artık özgür Filistin’de yaşamak isteyenler” sözleriyle şahitlik ettiği o tarihi anı böyle anlattı.

TİKA’nın bir eli Filistin’in üzerinde

Dünyanın 140 ülkesinde Türkiye’nin bayrağını dalgalandırarak, yılda yaklaşık 2 bin projeyi hayata geçiren TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) ve Diyanet İşleri Başkanlığı başta Kudüs olmak üzere Filistin’de yer alan her türlü tarihi eserin korunması için önemli çalışmalara imza atıyor. TİKA’nın faaliyetleri Türkiye ile Filistin halkı arasındaki tarihi, dini, kültürel ve akrabalık bağlarını da kuvvetlendiriyor. 2005 yılında TİKA’nın Ramallah’ta ofis açmasıyla Filistin’in her şehrine bir okul inşa edilmesi hedeflendi. Tulkarem, Kalkilye, Nablus, Cenin, Ramallah, El Halil’de inşa ettiği okullar Filistin eğitiminin önemli bir ihtiyacına çözüm getirdi. TİKA, Filistin Devleti’nin muhtelif kurumlarında görev alan personelin yetiştirilmesini de sağlıyor. Bu amaçla FUY Planlama, Maliye, Tarım (zeytincilik), Sağlık, Meteoroloji, Bankacılık, Sigortacılık, İstatistik, Posta İşlemleri ve Osmanlıca Lisan ile Arşiv alanlarında mutat olarak Filistinli uzmanlara yönelik kapasite artırım eğitim programları TİKA tarafından gerçekleştiriliyor.

Kudüs’te yeniden doğdum

Gazeteci yazar ve edebiyat eleştirmeni Ömer Lekesiz’in dilinden Kudüs günlerini böyle anlattı; “6 Haziran 2013’de ilk ziyareti bir teklif üzerine Türkiye’deki karmaşa ve kararsızlık döneminde gerçekleşti. İmam-ı Gazali’nin ihyayı yazdığı ve noktada kendimi bulmak çok etkileyiciydi. İlk yolculuğun dönüşü en çok etkileyen şeydi. Hüngür hüngür ağladım. Huzur duyduğum, emanet olduğunu bildiği bu kutsal belde de ben kıblemi buldum. Benim gibi düşünmeyen fakat dirsek temasımız devam eden tüm arkadaş ve gruplar benim kıblemi bulmamla beni terk etti. Kudüs benim için “yeniden doğuş” oldu.

Mescid-i Aksa İslam aleminin ana trafosudur

Kudüs Rehberi ve mihmandarı Bülent Deniz Kudüs-ü Şerif ve Mescid-i Aksa’yı fiili bir işgalin, örülen duvarların, yıkılan evlerin, öldürülen insanların yurdu olarak nitelendiriyor. Deniz; “İlk kıblemiz oysa. Mi’rac’ın merkezi. Sokaklarında Hz. Davud’un, Hz Süleyman’ın, Hz. İsa’nın, Meryem annemizin, Zekeriyya a.s’ın yürüdüğü. Hz Yakub’un gözyaşı, Hz. Yusuf’un kokusu, Selahaddin Eyyubi’nin uykusuz gecelerinin rüyası, Sultan II. Abdulhamid Han Hazretlerinin uğruna tahtını feda ettiği davası Kudüs. Yarim Kudüs-Yarım Kudüs’dür ki; Filistin, Kudüs-ü Şerif ve Mescid-i Aksa özgür olmadan hiç bir Müslüman bu dünyada huzur içinde yaşayamayacak. Mescid-i Aksa İslam aleminin ve dünyanın sigortası ana trafosudur. Patlamıştır ve oluşan yangın her yeri yavaş yavaş sarmaktadır. Ne mutlu Özgür Aksa için çalışanlara. Ne mutlu bu yangın sönsün diye uğraşan ve yaşayanlara” diyor.

Kalbimizin kalbi Kudüs

Yayınevi sahibi Mustafa Kirenci için ise Kudüs bir ziyaretle anlaşılabilecek bir şehir değil. Kirenci; “Kudüs; hepimizin içinde pay sahibi olduğu kaderimiz, ülkümüz ve idealimizdir. Kudüs ziyareti bilgimi ve bilincimi aşan adeta onları kuvvetle kavrayan sanki eksik kalan, hayatımızdan bir şekilde uzaklaşmış/üstü örtülmüş parçalarımla yüz yüze geldiğim, onları hem çok kadim zamanlardan beri biliyor hem de yeni tanıyormuşçasına hasbıhal ettiğim bir ziyaretti. Kudüs’le ilk karşılaştığımda, kalbim sızladı. Orada ölümün kokusunu çocukların cıvıl cıvıl sesleri ve geleceği taşıyan ateşten gözbebekleri bastırıyor” diyor.

Yeni Şafak

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: