Günümüzdeki koronavirüs sebebiyle hatırıma gelen bazı bilgiler

Muhterem Kardeşlerim, Görün: Allah’ın Ayeti Kerimesini: Nasıl isabet ediyor Koronavirüse:

Sebe Suresi: Sebe 34/ “…Dabbetül’erdu Te’kû min s-e-teh…” “دابة الارض” Dabbetü’l-arz ebcedi olarak 1441 ederek koronavirüs çıkış tarihine tam işaret ediyor. 

(اللە اعلم بالصواب) Doğrusunu ancak Allah bilir.

د : 4 ا : 1 ب : 2 ب : 2 ة : 400 ا : 1 ل : 30 ا : 1 ر : 200 ض : 800

Yekûn: 1441.

Evet Kur’an harflerinin her birinin bir değeri var: Elif 1 DAD 800 ve saire…Onlar Latin harflerine benzemezler… 

Değerli okuyucular: Koronavirüs hadisesi bütün dünyayı sarstı. Enteresandır, hiç kimse virüsün gelişinden bahsetmiyor. Bu virüs nereden geldi nasıl meydana geldi demiyorlar. Ama onunla beraber; İnsanların çok büyük bir kısmı Materyalist, Maddiyyun, Maddeci oldukları için yaptığımız günahlardan ötürü yaptıklarımız günahlarımızdan ötürü Allah bizi cezalandırdı hiç kimse demiyor, rast gele gendi kendine oldu diyorlar.

Zavallılar bir kısmı Dünyevi ilmin zirvesine çıkmış; fakat zavallılar Allah’ın varlığından hiç bahsetmeden, Maneviyatsız, problemi çözmeyi çalışıyorlar. Medyada bilgi beyan ederken: Koz kabuğuna sığmaz. Bu tesadüfen olmuşa havale ederken. Bu dertten nasıl kurtuluruz düşüncesi ile, vakit geçiriyorlar. Halbuki: Ağaçların tek bir yaprağı Allah’ın izni olmadan sallanamaz. Bunun bir delili de yukarıda ortaya koyduğum Allah’ın Ayetinin Virüs hadisesini teyid eden bir delil.

Hatta Ayeti Kerime: Olacak derken; Cifir-Ebcet hesabi ile tam 2020 senesine ile isabet ediyor. Hatta ve hatta çok daha enteresandır: Ateizm Komünizm adı altında yayılırken: Başta Çin, sonra Rusya’da ki, Stalin ve Lenin’in idaresi altında olan devletler, Halka Zoraki Ateizmi kabul etmiştiler. Fakat Rusya ve çevresindeki devletler işte 60-70 senedir Komünizmi terk ettiler;  Çin terk etmedi. Fakat, Koronavirüs ilk olarak onlarda zuhur etti. Bu hadisede, Akıllı olanlara imansızlığın kötülüğünü gösteriyor. Bunu da anlatayım: Medyada seyrettim: İlk olarak Çin de virüs isabet ettiği zaman: Yalnız Ateistlere isabet etmiş oradaki Müslümanlara asla isabet etmemiş. Akıllı Çinlilerde 10 milyon Nüfus Müslüman olmaya karar vermiş ve Hocadan Müslüman olma hallerini seyrettim.    

Bakın Üstadımız ne diyor: ” İman insanı insan eder belki de insanı Sultan eder. Küfür ise insanı Canavar bir Hayvan eder.” Bundan anlıyoruz ki  “Koronavirüs imansızları ve imanı zayıf olanları çok sarstı.” İmanlıyı virüs değil, hiçbir dert ve sıkıntı kolay kolay sarsmaz. Hastalık derdi şöyle dursun, Ölüm bile imanlı mümini sarsmaz. Çünkü: Ölüm onu çok sevdiği Allah’ına kavuşturmaya bir sebeptir. O bilir ki: Bu dünya bir misafirhanedir. Fırtına, sel, zelzele ve bu gibi virüs gibi taunlar müslüman için: Başta günahlara karşı istiğfar edip, sonra daha fazla dua, Kur’anı Kerim ve cevşen okumakla Allah’ına yalvarmasına bir sebeptir. Halbuki: siz söyleyin? Bu virüs hadisesi kaç tane imansızın imana gelmesine sebep oldu? Hayır. Peygamberimiz a.s.m. Buyuruyor: “Bir Müslüman başka dinden olana kıyafeti ile benzese, o onlardan olur.” Halbuki: toprağı şehid kanıyla yoğrulan Türkiye’mizde en az yüzde altmışı Avrupa gavurlarına benziyor. Aman Ya Rabbi onlara hidayet ver.   

Evet: Bu virüs hadisesinde imansızlar ve imanı zayıf olanlar ne kadar çok sarsıldı, onların o halinden Müminler iyi ders alırlar. Ölüm mümin için cennete gitmeye bir sebeptir. Kafir için de sonsuz cehennem ateşinde yanmaya götüren bir vasıtadır.

Yanlış anlaşılmasın! Devletin talimatına uyacağız. Koronavirüse karşı hem maddi tedbirlerimizi alacağız. Hem de: Ölüme hazır mıyız günahlarımız varsa bağışlanmamız için el açıp Allah’ımıza yalvaracağız. Mademki evde kalmak mecburiyetimiz var hiç boş durmayacağız, nafile namaz, Kur’an, cevşen ve bildiğimiz duaları okuyup Allah’ımıza yalvarmakta bulunacağız, bu vaziyetlerde devam edeceğiz. Mümin bu iki servetin kıymetini bilip onları katiyyen boşa harcamayacak. Sıhhat ve vakit.      

İmansızlar kanuna uymaktan çok, ölüm korkusu ile yaşıyorlar. Aman bu virüs canımızı alıp bizi yok edecek. Onların çoğu öldükten sonra dirilmeye inanmazlar. O zavallılar ölümden herkesten fazla korktukları için, sokağa çıkmıyorlar. Onlara da Allah hidayet versin…

İşte bu sebeplerden Allah’a inanmayanlar, bu hadiseler tesadüfen oldu derler; Allah’ın varlığını kabul etmeyenlerin vay haline!

Aşağıda göstereceğim: Tıp uzmanlarının serdikleri deliller ile: Her şey Allah’ın kudreti ile olduğunu göreceksiniz? Siz ister inanın, isterseniz inanmayın. Fakat bu delilleri ehli insaf katiyyen inkâr etmez ve edemez. 

İşe; Tıp uzmanlarının ifadelerini size sergileyeceğim:

Peygamberimiz a.s.m buyurmuş: “Kendini tanıyan Allahını tanır”

Akıllı insanı hayrette bırakır insanın yaradılışı. Dünyayı versen sana hiç kimse gözlerini vermez ama ibadetten kurtulmak için, yapılışını tesadüfe havale ediyorlar. Allah yalnız insana değil hiçbir mahluka: Tek göz vermemiş çift vermiş, kazara birini kaybetsen öteki ile idare edersin. Kulakları da çift vermiş, ne dersiniz o kulak içinde ne var ki çoğunun sesini fark ediyor. Bu ses annemin sesi bu babamın sesi bu oğlumun sesi ve onun sesi, bunun sesi ve saire. İnsanın beyni en kıymetli bir organ olduğu için, Allah onu sert bir kemikle sarmış ve çok zararlı şeyler ona tesir edemiyor.

Ellerimize parmaklar koymuş.  Her hangi şeyi tutabilmek için her parmağa üçer adat menteşe koymuş ve ilim adamları diyorlar ki baş parmağımız olmasa idi: bu günkü bütün ilerlemelerin ancak %10 una erebilirdik. Çünkü baş parmaksız neyi tutabilirsin? Kollara menteşe, bacaklara menteşe, boynumuza menteşe, hatta başımızı çevirmede görebilmek için: Gözlerimize de menteşe koymuş. Bütün bunlar annenin karnındaki hücrede yöneten kim? Ya diyeceğiz, bunu Allah’tan başka hiçbir varlık yapamaz. Ya diyeceğiz aptal, sağır ve kör olan tabiat yaptı?  Halbuki tabiat dedikleri şey, rast gele kendi  kendine oldu, demektir.   Tesadüfen oldu demektir.

Görün  bir saniyede vücudumuzda neler oluyor? İnsanın beyni, dışarıdan ve vücudun içinden gelen 750 milyon uyarıyla ilgilenirmiş. Retina, beyne saniyede 10 milyon “bit”lik bilgi gönderir. Her hücre bölünmesi sırasında 3 milyar harften oluşan 1 milyon sahifelik bir kütüphane oluşan DNA kopyalanır. Evet bir hücrede ne var? Hücrede 1 milyon Protein, 8 bin Amino asit, 5 element, 40 bin Atom, 25 bin DNA ve 25  RNA Molekülleri. Tıp dalında tahsil gören ilim adamları diyorlar ki: RNA ve DNA moleküllerin vücudumuzda yaptıklarını, eğer yazabilsek, 1 milyon sahife yazı oluşacaktır.

Kalp 100 mililitre kan pompalar ve vücumuzdaki kan 200  metre yol kateder. Vücudumuzda saniyede 50 milyon hücre ölür ve hemen 50 milyon hücre dirilip oluşur.

Ey insan! Sen kendi kendine malikmisin? Saniyede vücudunda olup bitenlerden haberin varmı? Senin kudretin ilmin, iradeden, gücün buna yetmez! Sen kendine malik değilsin, bu işlere malik olan “tesadüfler” olduğunu mu sanıyorsun?

Şimdi, bakın vücudumuzun Allah tarafından antika ve çok hassas yaradılan aza ve duygularımıza: Ortalama 10 cm büyüklükte olan bir böbrekte: 1.200.000 süzgeç ve süzgeçleri birleştiren 34 km uzunlukta süzgeç kanalı bulunmaktadır. Küçük olmasına rağmen, günde 4 arabanın harcadığı benzin kadar, yani günde 200 litre kanı süzüyor. Kanda bulduğu 3000 farklı kimyasal maddeyi  test ediyor ve faydalılarını bırakıp, zararlı olanları da süzerek idrar yoluyla vücuttan atıyor… Tüm bu özellikleriyle İnsan Böbreği, asla taklit edilmesi mümkün olmayan Yaratılış harikası bir  makinedir. Halbuki böbrekleri çalışmayanlar: İnsan yapısı olan, Diyaliz makinesine gidiyorlar. O makine 90 kilo ağırlığında olduğu halde, 300 gram ağırlıkta olan böbreğin yaptığının, Diyaliz makinesi ancak %30 unu yapabiliyor.                    

1.200.000 filitreye sahip olan böbreklerimiz. 2.5 milyon GB kuvvetindedir hafızamız. 576 megapixel gücündedir gözümüz.

Ömrü boyunca 250 milyon kere atar kalbimiz. Vücudumuz 100.000 km damar ağıyla donanmış. İnsanları eşrefi mahluk olarak Allah yaratmış. Evet paha biçilmeyecek kadar değerli olan organlarla Allah bizi donatmış. Bütün bunları topraktan yaratan Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Bütün bunları: Sağır, kör, aptal olan tabiat mı yarattı? Zerre kadar insafı olan biri kesinlikle bunu tabiat yaptı diyemeyecektir.               

Bunu da ilave edeyim:  Üzerinde yaşadığımız Dünya: saatte 1670 km hızla kendi ekseni etrafında döner ve 108.000 km hızla da güneşin etrafında döner. Güneş sisteminin,  galaksi merkezi etrafındaki dönüş sürati saatte 720.000 km. iken, samanyolu galaksisinin uzaydaki hızı saatte 950.000 km.dir. Durmaksızın devam eden hareket öylesine yoğundur ki, dünya ve güneş sistemi her sene bir önceki sene bulunduğu yerden 500 milyon kilometre uzakta bulunur.

Acaba böyle intizamlı bir hareketin tesadüfen olması hiç mümkün müdür?

Düz yolda giden bir arabanın intizamlı hareketine hayretimiz olursa? Basit bir intizamı dahi, şoförün maharetine bağlamak zorunda olan insan: Nasıl olur da kâinattaki şu intizamı tesadüfe ve sebeplere havale ediyor.

Bu yazı insaflı tabiatçıları Tabiatçılık fikrinden kurtardığı gibi imanlı kimselerin de imanlarına kuvvet verir ümidindeyim.

Paylaşan Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: