Halife Hz. Ömer’den bir yönetici ve danışmanı dinleme örneği!

Hz-omerÖyle anlaşılıyor ki, samimi yöneticiler doğru sözlü danışmanlarını dinleyerek istişare ile karar verirlerse isabetli sonuçlar elde ederler.

Tıpkı dünyaya adalet örnekleri veren Hz. Ömer Efendimiz’in, yönetimi boyunca hep danışmanlarına sorarak yanlış kararlardan kurtulup isabetli kararlara imza attığı gibi.

Bugün sizlere, işte böyle bir yönetici ve danışman örneği sunmak istiyorum. Belki de bir daha ibretle okuyacak, takdirle düşüneceksiniz bu tarihî yönetici ve danışman olayını.

Bilindiği üzere on senelik halifeliği boyunca geceleri yatağında uyumayan Halife Hazret-i Ömer (ra) Efendimiz, yanına aldığı danışmanı ile Medine’yi bir uçtan bir uca sabahlara kadar dolaşarak halkın huzurunu sağlamaya özel bir dikkat ve hassasiyet gösteriyordu. Bir gece yine âdeti olduğu üzere yanına aldığı danışmanı Abdurrahman bin Avf’la birlikte sessizce yürüdükleri Medine sokaklarından birinde bir evden karışık eğlence seslerinin geldiğini duyarlar. Biraz daha yaklaşınca gelen seslerden bir tahmin yapan Halife, hemen yorumunu yapar:

– Ey Abdurrahman! der, bu evin içindekiler içmişler, sarhoş naraları atarak komşuları rahatsız ediyorlar! Ne dersin, huzuru bozan bu sarhoşlara ne türlü bir ceza verelim?

Halife’nin bu görüşüne danışmanı Abdurrahman bin Avf iştirak etmez!. Hatta iştirak etmemekle de kalmaz, aynı zamanda itiraz da ederek der ki:

-Bana kalırsa ceza verilecek olan, evinde özel hayatını yaşayan o insanlar değil, sokakta onların mahremiyetlerini araştıran bizleriz!.. Hatta der, onlar evlerinde bir suç işlemişlerse biz sokakta onların özel hayatlarını tecessüs ederek üç suç birden işlemiş oluyoruz.

Bu itiraz karşısında irkilen Halife, düşünmeye başlar. Neden sonra sorusunu şöyle sorar:

– Ne türlü suç işlemiş oluyoruz biz burada bu halimizle?

Danışmanı düşündüklerini tereddüt etmeden açık seçik şöyle sıralar:

-Allahu Azimüşşan, Hucurat Sûresi’ndeki ayetinde, “Zan ile hüküm vermekten kaçının!.” buyurdu. Biz ise gözümüzle görmediğimiz halde zan ile hüküm veriyoruz.

‘İnsanların ayıplarını araştırıp da ilan etmeyin!’ buyuruyor, biz ise evlerindeki gizli hallerini açığa çıkarıp ilan ederek cezalandırmak istiyoruz.

3- ‘Birbirinizin gıybetini yapmayın!’ buyuruyor. Biz gecenin bu saatinde hem zan ile hüküm veriyor hem evinin içindeki gizli ayıplarını meydana çıkarmak istiyor, hem de burada gıybetlerini yapıyoruz!. İşte bunlardan dolayı aslında cezalık işi biz yapıyoruz, ev sahibi değil ey Müminlerin Emiri!..

Kararlarını hep istişare ile veren koca Halife, danışmanından gelen bu açık seçik istişari görüşleri dinledikten sonra bir müddet sessiz sedasız olduğu yerde bekler.. En sonunda elini, doğru sözlü danışmanına uzatarak tarihi kararını şöyle verir:

Ey Abdurrahman der, tut şu elimden de bir an evvel buradan uzaklaşalım; yoksa ev sahipleri dışarı çıkar da bizi bu halde görürlerse, gerçekten de biz onlara değil, onlar bize ceza isteyebilirler!

Oradan hızla uzaklaşırken kendisini yanlış düşünce ve karardan kurtaran istişare arkadaşı danışmanına duyduğu memnuniyetini şöyle ifade eder:

– Kendi düşüncesini danışmanına sormak, doğrusunu duyunca da inat etmeyip hemen kabul etmek ne güzel bir istişare anlayışıdır. Hem yanlış düşünmekten hem de yanlışı uygulamaktan kurtuluyor yönetici, düşündüğü doğruyu açıkça söyleyen danışmanı sayesinde! Allah samimi yöneticiyi böyle samimi danışmanlardan hiçbir zaman mahrum eylemesin!

-Ne dersiniz?.. Dünyaya adalet dağıtan Halife Hz. Ömer’in danışmanından dinlediği doğruları hemen kabul etme örneğinden bizlere de mesaj var mı? Deve devrinden füze çağına verilen bu açık istişare örneğine bugün dünden daha fazla muhtaç değil miyiz? Biz her şeyi kendimiz biliyor, kimseye sorma gereği duymuyoruz demeye getirmiyoruz değil mi? Şayet böyle ise Halife Hz. Ömer Efendimiz gibi başarılı olmaya adayız demektir inşaallah..

Ahmed Şahin / Zaman

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: