Herşey bitti de, domuzun kılı ile uğraşmak mı kaldı?

Kur’an, domuzun necis (pis) olduğunu bildirmektedir ve bu sebeble domuzun eti, sütü, derisi, kemiği, kılı …vd tüm azaları İslâm’da aslen necis ve haramdır. İngiltere’de geçici görevli bulunduğum dönemde, bir satıcıda gördüğüm tüyleri yumuşak bir tıraş fırçasının üzerindeki İngilizce “Best Swine Bristle” yazısı dikkatimi çekmişti. O yazı, fırçanın en iyi domuz kılından (!) yapılmış olduğunu ifade etmekteydi. Halbuki, domuzun, Kur’an âyetiyle aslen necis olduğu bildirildiğinden, “en iyi domuz kılından” (!) sıfatlandırması da, onun satın alınması ve kullanılması için Müslümanlara bir gerekçe olamazdı. 
Bu mevzuda; “- Allah domuzu hem necis bir mahluk olarak yaratıyor; hem de onun için insanlara niçin yasak koyuyor?” suali de akla gelebilir. Allah’ın domuzu hem necis olarak yaratıp hem de onu yasaklamasının bir sebebinin de, başka bazı yasaklarında da olduğu gibi, Müslümanları bu yasağa uymaları mevzuunda imtihan etmek için olduğu söylenebilir. 
Hem; kötülüğü yaratmasının çeşitli hikmetleri vardır. “Halk-ı şer, şer değil; kesbi şer, şerdir.” (Kötülüğü yaratmak kötü değil; kötülüğü işlemek kötüdür). Risale-i Nur eserlerindeki “Allah şeytanı niçin yaratmış?” sorusuna verilen cevap da, bu konuyu iyi aydınlatmaktadır. 
Yakın zamanlara kadar, diş fırçaları da domuz kılından yapılıyor ve Türkiye’deki en meşhur marka diş fırçalarının üzerinde “Tabiî kıldan en hijyenik şartlarda imal edilmiştir” şeklinde, güya satın alınıp kullanılmasına özendirmeyi amaçlayan bir yazı da bulunuyordu. Halbuki, domuzun herşeyi aslen necis olduğundan, o hiçbir hijyenik usulle İslâm’ın temiz kabul edeceği hale getirilemez. 
Hem, domuz kılından bir diş fırçası kullanmak, domuz kılından yapılmış başka bir fırçayı başka amaçla kullanmaktan, ağız temizliğine, namaz abdestine ve namazına zararı ile dinî bakımdan daha da fazla mahzurlu olduğu halde, bunu bilmeden tabiî kıldan (domuz kılından) yapılmış diş fırçasını kullanan çok Müslüman vardı. Bu mevzuda Müslümanları ikaz ve bilgilendirmek için, yıllar önce günlük bir dinî gazeteye “Domuz Kılı” başlıklı bir yazı göndermiştim. Bu yazım, dinde lakayt bazı kişiler tarafından yadırganmış; hafife alınmaya, tenkit konusu yapılmaya çalışılmıştı. Ancak, tabiî kılın ortasındaki kanalda mikropların yerleşip üreyerek sağlığa zarar verdiği anlaşılınca, tabiî kıldan diş fırçası yapılmasına son verilmişti. 

Bir Müslüman, alışverişinde, yiyeceğinde, içeceğinde, giyeceğinde, herşeyinde -lüzumsuz vesvese hallerine de girmeden- helali aramak niyet ve gayretinde olmalıdır. Bilmeden yaptıklarından mesul olmasa da, kendisine kesin farz (farz-ı ayn) olan ilmihalini iyi öğrenerek ve merak ettiklerini bilenlerden sorup araştırarak, helal dairesi içinde yaşamalıdır. Bu niyet ve gayreti ona bir nevi ibadet sevabını kazandırırken, bunun aksi hali ise ona manevî mesuliyet ve günah yükler ve hadislerde de açıkça belirtildiği gibi, dualarının kabul olmamasına sebeb olur. 

İslâm devletlerinin bugünkü içler acısı durumu karşısında duaların kabul olmamasının bir sebebi de, belki helal-haram konusuna gereken ehemmiyetin verilmemesi olabilir…

Prof. Dr. Mustafa Nutku

NurNet.Org

Sende yorum yazabilirsin