Huzurun Kaynağı

huzurGünümüz insanı, birçok nimetlere sahip olduğu halde maalesef huzursuz, bunalımlı ve güvensiz bir halet-i ruhiye içinde olduğunu görmekteyiz. Öncelikle şunu hemen belirtelim ki mutluluğu sadece maddi değerlerde arayan insanlar, büyük bir gaflet içindedirler. Eğer huzur ve mutluluk zenginlik ile elde edilecek olsaydı bütün zenginlerin mutlu olmaları gerekecekti.

Hâlbuki nice huzursuz zenginler ve nice mutlu fakirler vardır. Bundan anlaşılıyor ki mutluluk sadece maddi değerler ile zenginlik ile elde edilemez. Dünyanın en zengini bile eğer ruhen ve kalben aç ise onun tam manasıyla mutlu olması mümkün değildir.

Kalp ve ruh ise manevi değerler ile dini sohbetler ile ahlak ve fazilet ile ibadet ve özellikle de namaz ile doyar. Bediüzzaman Said Nursi, ne güzel ifade etmiş: “İnsanın ruhu, ancak namaz penceresi ile nefes alabilir.”

Bütün iyilikler ve güzellikler İslamiyet’te toplandığı için insanlar, İslam’a muhtaçtır. Her şeyi Allah, bizim için yaratmıştır. Bizi de O’nu tanımak ve        O’na kulluğu yerine getirmek için yaratmıştır. İman, Allah’ı tanımaktır. İbadet ise kendimizi O’na sevdirmektir. İbadetin sebebi,  Allah’ın emretmiş olmasıdır. Sonucu Allah’ın rızasını kazanmaktır. Cennet ise Allah’ın hediyesi ve lütfudur.

Müslümanın her sözü ve her hareketi İslam’a uygun olmalıdır. Eğer hata etse veya günah işlese hemen tövbe edip haramdan helale dönmeli. Allah’tan da ümit kesmemelidir. Ancak çok da rahat davranmamalı. Günahlara karşı hassas olunmalı ve mesafe korunmalıdır.  Kısacası gerçek bir Müslüman, korku ile ümit arasında olmalıdır.

Allah’ın nimetleri saymakla bitmez. Bu, herkesçe bilinen bir hakikattir. Fakat bunca nimetlere karşı da layık olmaya çalışılmalıdır. Bu konuda sıkıntı vardır. Yoksa nimetler azaba dönüşür. Diğer dünyada da hesaba dökülür. Nimet şükür ister. Şükür nimeti arttırır. Nimet şükür görmezse elden gider.

Gerçek bir Müslüman, bulduğunda şükreder, kaybettiğinde ise sabreder. Müslümanın defterinde isyan ve şikâyetin yeri yoktur/olmamalıdır. Daima alttakine bakıp haline şükretmelidir. Üsttekine bakmak, insanı isyana ve şikâyete götürür. İnsanın isyana hakkı yoktur ve haddi de değildir.

İbrahim YARDIM / İlahiyatçı-Yazar

Sende yorum yazabilirsin