Hz. Ebu Hureyre (R.A.) Kimdir?

Hz Ebû Hureyre(ra) ,Eshâb-ı kiram arasında en çok hadîs-i şerîf bilen ve rivâyet edenlerdendir.

Yemen’in Devs kabilesindendir, ismi Abdurrahmân bin Sahr, künyesi Ebû Hureyre’dir, câhiliye döneminde ismi Abdüşşems idi.

 Hazreti Ebu Hureyre(ra) bu isimle tanınmasını şöyle anlatır;

Bir gün kaftanımın içinde küçük bir kedi taşıyordum. Resûlullah ( sav) gördü. “Nedir bu?” buyurdu. Ben de, “kedicik” dedim. Bunun üzerine Resûlullah (sav) bana “Ey kedicik babası(ebu hureyre)” buyurdu.

Ebû Hureyre(ra) hoş sohbet, temiz ve ince duygulu, saf gönüllü idi. Emirlik ve valilik ona kibir vermedi, üstelik alçak gönüllülüğünü arttırdı. 

Ebû Hureyre (ra) hicretin 7. senesinde (m. 628) Hayberde Yemendeki Devs kabilesinin en ileri gelenlerinden ve meşhûr şair olan Tufely bin Amr ( ra ) vasıtasıyla müslüman oldu. Müslüman olduğunda 30 yaşını geçmişti.

Tufeyl bin Amr ( ra ) Peygamber efendimiz(sav)’in  duâsı ve emri üzerine kabilesini İslama davet edince ilk kabûl eden Ebû Hureyre ( ra ) oldu. Hicretin 7. yılında Tufeyl bin Amr ( ra) îmân edenlerle birlikte Yemen’den ayrıldılar. Yetmiş kişiden fazla bir kâfile halinde Medine’ye geldiler. Ebû Hureyre(ra) bir an önce Peygamberimizi ( sav ) görmek, Ona kavuşmak aşkıyla yanıyordu. Ebû Hureyre ( ra ), Medine’ye geldiği sırada Peygamberimiz ( sav ) Hayber’in fethine gitmişti. Peygamberimiz (sav ) Hayber’de olduğu için Medine’ye gelen bu kâfile doğruca Haybere hareket etti. Peygamberimizin ( sav) yanına vardıklarında Peygamberimiz (sav ) Ebû Hureyre’ye bakıp,

 –“Sen kimlerdensin?” buyurdu.

 Ebû Hureyre(ra)

-“Devs kabilesindenim!” dedi.

Peygamberimiz ( sav ) “Devs içinde kimi gördümse, onda hayır gördüm” buyurdu.

Bundan sonra Ebû Hureyre ( ra ) Peygamberimize ( sav ) müslüman olduğuna dair bîat etti. Eliyle musafeha ederek, müslüman olduğunu bildirdi.

 Ebû Hureyre(ra) gelirken yolda kölesini kaybetmişti Peygamberimizle ( sav) otururken kölesi çıkageldi.

Peygamberimiz ( sav ) “İşte kölen geldi” buyurdu.

Bunun üzerine Ebû Hureyre ( sav ): “Şahid ol ki o, hürdür. Ben onu Allah rızası için âzâd ettim” dedi.

Hayber’in fethinden sonra Peygamber efendimiz (sav) Ebû Hureyre(ra)’ye  ve Yemen’den gelen Devs’lilere Hayber’de alınan ganîmetlerden hisse verdi. Sonra Medine’ye döndüler. Bundan sonra Ebû Hureyre (ra) Yemen’e dönmeyip annesi ile birlikte  Medine’de kaldı.

Ebû Hureyre ( ra ), Peygamberimizin ( sav ) yanına geldikten sonra artık O’ndan hiç ayrılmadı. Ticâret, mal, servet gibi hiçbir meşgalesi yoktu. Bunlarla hiç uğraşmadı. Eshâb-ı kiramın en fakîri olup, Eshâb-ı Suffa arasına katıldı. Eshâb-ı Suffa, Mescid-i Nebî’de kalır hep ilimle meşgûl olurdu. Ebû Hureyre ( ra), Peygamberimizin (sav) hep huzûrunda bulundu. Bu hal Peygamberimiz(sav)’in vefâtına kadar dört sene sürdü, işçilik yaparak geçimini temin ederdi.

 Ebû Hureyre ( ra ),bir gün Peygamberimiz( sav )’e şöyle demiştir:

“Yâ Resûlallah  senden işittiklerimi hafızamda fazla tutamıyorum.”

Bunun üzerine Peygamberimiz (sav)

“Örtünü uzat” buyurdu. O da ridasını uzattı. Resûlullah ( sav ) Ona duâ etti. İki mübârek eliyle üç defa O’na doğru nûr saçtı ve “Örtünü göğsüne sür” buyurdu. O da sürdü. Böylece Allahü teâlâ O’na öyle bir hafıza ihsân etti ki, işittiği hiç bir şeyi unutmadı, ömrü de uzun oldu. Böylece çok hadîs-i şerîf rivâyet etti.

Ebû Hureyre( ra) bilmediği ve öğrenmek istediği herşeyi, Peygamberimiz(sav)’den  sorup öğrenmiştir.

Bir zât, İbn-i Ömer’e ( ra ) “Ebû Hureyre ( ra ) Resûlullah( sav )’tan  bu kadar çok hadîs rivâyet ediyor, doğru mu?” dediğinde İbn-i Ömer ( ra )

“Yemîn ederim ki, hiç birinde şek ve şüphe yoktur. Çünkü Ebû Hureyre her zaman Resûlullaha (sav) sual sorar, aldığı cevapları ezberlerdi.” demiştir.

Biri gelip, Ebû Âmir(ra)’a şöyle sorar, Ebû Hureyre( ra )’den  bahsederek

“Bu Yemenli mi, Resûl-i Ekrem(sav)’in  hadîs-i şerîflerini çok biliyor yoksa sen mi?” dedi.

Ebû Âmir(ra);” Elbette O çok bilir, çünkü O, hergün Resûlullahın ( sav ) huzûrunda ve hizmetinde bulunmuştur. Biz eşlerimizle ve ailemizle, evimizde oluyorduk. Onun böyle bir meşgalesi yoktu. Bu bakımdan O bizden daha fazla bilir “buyurmuştur.

Bir defasında Hazreti Âişe’den soruldu: “Resûlullahın ( sav) sözlerini ve hallerini siz mi çok biliyorsunuz, yoksa Ebû Hureyre mi?”

Hazreti Âişe şöyle cevap verdi: “Ebû Hureyre (ra) bilir. Çünkü ben ev işleriyle meşgûl olurdum. Yemîn ederim ki, Ebû Hureyre (ra) bütün vaktini Resûlullahın (sav) huzûrunda geçirmiştir.” buyurdu.

Ebû Hureyre (ra) dört sene gibi kısa bir zamanda pek çok hadîs-i şerîf rivâyet etmesini başkalarının yadırgamasına şöyle cevap vermiştir

Evet ben Hayber gazâsı sırasında Resûlullahın ( sav ) huzûruna kavuştum. O sırada 30 yaşlarında idim. Ondan sonra, hep Resûlullahın ( sav ) yanında bulundum. Evine girip çıktım, hizmet ettim. Birçok muharebede de hizmetinde bulundum. Resûlullah ( sav) ile birlikte hacca gittim. Elbette daha fazla hadîs-i şerîf bilirim.”

Ebû Hureyre(ra), 5374 hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Rivâyetleri toplanıp yazılmıştır. Ebû Hureyre(ra)’nin rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler bütün hadîs kitaplarında olup, 325 rivâyeti Buhârî ve Müslim’de ittifâk halinde yer almıştır. Sahih-i Buhârî’de ayrıca 93 ve Sahih-i Müslim’de ayrıca 189 rivâyeti vardır

Ebû Hureyre ( ra ) şöyle buyurmuştur: “Ben Resûlullahdan (sav) iki çeşit ilim öğrendim. Eğer ikincisini söylesem bana mecnun dersiniz” 

Tercih olunan kanaate göre, bunlar, kıyamet alametleri, ümmetin başına gelecek olan bazı fitneler ve yine onların başına geçecek zâlim idarecilerle alâkalı haberler olmalıdır.

Ebû Hureyre (ra);

“Bir gün açlığa dayanamayarak evimden çıkıp mescide gittim. Günlerce bir şey yememiştim. Oraya varınca bir grup Eshâbın da orada olduğunu gördüm. Yanlarına varınca “Bu saatte niçin geldin Yâ Ebâ Hureyre” dediler. Ben de “Açlık beni buraya getirdi” dedim. Onlar, “Biz de açlığa dayanamayarak buraya çıkıp geldik” dediler. Bunun üzerine hep birlikte Resûlullahın ( sav ) huzûruna gittik. Huzûruna varınca “Bu saatte buraya gelmenizin sebebi nedir?” buyurdu. Biz de “Açlık, Yâ Resûlallah (sav )” dedik. Bir tabak hurma getirdi. Hepimize ikişer tane hurma verdi. Ben birini yedim, birini sakladım. Resûlullah ( sav ) görüp, “Niçin onu da yemedin?” buyurdu. “Birini de anneme ayırdım” dedim. Resûlullah ( sav ) “Onu da ye, sana annen için iki tane daha vereceğiz” buyurdu. Annem için iki tane daha verdi.

Ebû Hureyre (ra) müslüman olduktan sonra annesinin de müslüman olmasını çok istiyor, bunun için çok uğraşıyordu, fakat bir türlü muvaffak olamıyordu.Bir gün Peygamberimizin ( sav ) huzûruna gidip,

Yâ Resûlallah (sav) annemi İslama da’vet ediyorum, bir türlü kabûl etmiyor, bu gün de müslüman olmasını söyledim bana hoş olmayan sözlerle karşılık verdi, kabûl etmedi. Hidayete kavuşması için duâ buyurunuz” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz (sav)

Allahım! Ebû Hureyre’nin annesine hidâyet ver!” buyurdu. Duâyı alınca sevinerek eve giden Ebû Hureyre (ra)’a annesi,

Yâ Ebâ Hureyre ben müslüman oldum” dedi ve kelime-i şehâdeti söyledi. sevinciden yerimde duramayan Ebû Hureyre (ra) tekrar Resûlullah(sav)’ın  yanına koştu. Sevincinden ağlayarak annesinin müslüman olduğunu müjdeledi.

Yâ Resûlallah ( sav ) annemi ve beni mü’minlerin sevmesi için, bizim de mü’minleri sevmemiz için duâ ediniz “dedi. Resûlullah (sav), “Allahım şu kulunu ve annesini mü’min kullarına, mü’minleri de onlara sevdir.” buyurarak duâ etti.

Ebû Hureyre’nin ( ra ), Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) vefâtından sonra en çok sevdiği ve meşgûl olduğu iş hadîs-i şerîf rivâyet etmek ve yaymak olmuştur. Hazreti Ebû Bekir(ra)’in halifeliği sırasında idarî işlerle meşgûl olmamıştır. Hazreti Ömer(ra)’in halifeliği sırasında Bahreyn vâliliğine tayin edildi. Bir müddet bu vazîfeyi yaptı. Hazreti Osman(ra)’ın halifeliği sırasında Mekke kadılığı yaptı. Hazreti Muâviye’nin halifeliği sırasında da Medine vâlisi oldu.

Her Cum’a günü namazdan önce hadîs-i şerîf dersleri verirdi. Bir çok kimse ondan ilim öğrenip, ilimde yükselmiş ve hizmet etmiştir. Ebû Hureyre (ra) fazîleti ve İslâmı yaşamasıyla en mükemmel bir nümûne idi. Çok geceleri ibâdet ile geçirir, sabaha kadar namaz kılar, Kur’ân-ı kerîm okurdu. Her ayın başında üç gün oruç tutardı. İbâdetlerde çok ihtiyâtlı hareket ederdi. Hep abdestli bulunur ve Resûlullah (sav )

“Abdestli olan vücûd a’zâsına Cehennem ateşi dokunmaz” buyurdu, derdi.

İkrime ( ra ) da,” Ebû. Hureyre ( ra ) her gün onbirbin tesbih çekerdi“, demiştir.

Hz. Peygamber(sav)’le  sürekli birlikte olması, husûsî duasına mazhar olması,hadîsleri öğrenmeye büyük bir iştiyak duyması,güçlü bir hafızaya sahip olması,ömrünü hadîs ilmine adaması,uzun ömürlü olması ebû hureyre’(ra)nin  çok hadîs rivayet etmesindeki sebeplerdendir.

Hz. Ebû Hureyre(ra)’nin çok hadîs rivayet etmesine rağmen, Hz. Ebu Bekir(ra) ve Hz. Ömer(ra) gibi Allah Resûlü’nü (sav) yakından takip eden bazı büyük sahabilerin niçin daha az hadîs rivayet ettikleriyle ilgili bir soruya Bediüzzaman Hazretleri de şöyle bir cevap vermiştir:

“Nasıl ki insan, bir ilâca muhtaç olsa, bir tabibe gider; hendese için mühendise gider, mühendisten nakleder; mes’ele-i şer’iyye, müftüden haber alınır ve hâkeza… Öyle de, Sahâbe içinde ehadîs-i Nebeviyyeyi gelecek asırlara ders vermek için, ulemâ-i Sahâbeden bir kısım, ona manen muvazzaf idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet, Hazret-i Ebû Hureyre bütün hayatını, hadîsin hıfzına vermiş; Hazret-i Ömer, siyaset âlemiyle ve hilâfet-i kübrâ ile meşgul imiş. Onun için, ehâdîsi ümmete ders vermek için, Ebu Hureyre ve Enes ve Câbir gibi zâtlara itimad edip; ondan, rivayeti az ederdi.”

Ebû Hureyre (ra) kendini ilme o kadar adamıştı ki, onun hayatta tek bir arzusu vardı, o da ilim taleb etmek ve dinde derinleşmekti. Allah Resûlü (sav) ganimet taksim ederken, onun taksimata kayıtsız kaldığını görmüş ve:“Sen de arkadaşlarının benden istediği gibi ganimetten istemez misin?” diye sormuş, o da : “(Ey Allah’ın Elçisi) benim Sen’den istediğim tek bir şey var, o da Allah’ın sana öğrettiği ilimden bana da öğretmendir.

Ebû Hureyre’nin (ra), ‘Cenazeye tâbi olup arkasında namaz kılana bir kırât sevap vardır…’ hadîsine Abdullah b. Ömer (ra) itiraz edince, onu hemen Hz. Âişe’nin yanına götürmüş ve ona: ‘Ey mü’minlerin annesi, Allah aşkına söyle! Sen Hz. Peygamber’in (sav) şöyle buyurduğunu işittin mi…?’ diye sormuş, o da buna: ‘Evet, vallahi işittim’ diye şahitlik etmişti. O sırada Âişe Validemiz’in yanında bulunan İbn Ömer (ra): “Ey Ebû Hirr, (söylediklerin doğru!) sen Hz. Peygamber’le (sav) bizden daha çok birlikte olurdun. Dolayısıyla O’nun hadîslerini de bizden daha iyi bilirsin.“diyerek ona güvendiğini açıkça belirtmiştir. 

Ebû Hureyre (ra), ilme ve öğrenmeye karşı oldukça meraklı ve cesurdu. Öyle ki, başkalarının Hz. Peygamber’e (sav) sormaya cesaret edemedikleri şeyleri rahatlıkla sorar ve aldığı cevapları başkalarına ulaştırmak için muhafaza ederdi. Vahiy kâtiplerinden Übey b. Ka’b (ra) buna şöyle işaret etmiştir: “Ebû Hureyre Peygamber (sav)’in karşısında oldukça cesaretliydi. Bizim soramadıklarımızı hiç çekinmeden ona sorardı.”

Ölüm döşeğinde Cennete veya Cehenneme gideceğini bilmediğini söyleyerek göz yaşlarıyla Dergah-ı İlahi’ye iltica eden mümtaz sahabe. Peygamber Efendimiz(sav)’in vefatından sonra yaklaşık elli yıl yaşadı ve bu süre zarfında kendisine intikal edip halledilemeyen bir çok konuda hadisler naklederek çok büyük hizmetlerde bulundu.

Ölümü yaklaştığında ağlamıştı. Sebebi sorulunca “Âhiret azığının azlığından ve yolculuğun zorluğundan” demiştir. 

Ömrünün son günlerinde hastalandı. Hastalığını duyanların ziyârete gelmesiyle büyük bir kalabalık toplandı. Bu hastalığı sırasında “Allahım sana kavuşmayı seviyorum. Bunu bana nasîb eyle” demiştir. 57 (m. 678) senesinde 78 yaşında iken Medine-i Münevvere’de vefât etti. Allah (cc) kendisinden razı olsun bizleride O’nun şefaatine nail etsin Amin..

Çetin KILIÇ/LÜLEBURGAZ

www.NurNet.Org

Kaynaklar;

  • Kütüb-i Sitte
  • Risalei Nur Külliyatı
  • Ehli sünnet büyükleri

Not: Ümmetin Yıldızları ve En Güzel Örnekleri Olan Sahabelerin Hayatları İçin Tıklayınız

Sende yorum yazabilirsin