İbadet, Allah ile kul arasında güçlü bir bağdır

İbadet; kulun, Allah-ü Teâlâ’ya karşı tekbir, hamd, şükür gibi vazifelerini O’nun emrettiği tarzda yerine getirmesidir.

İnsan; Cenâb-ı Hakk’ın sonsuz ihsan, ikram ve nimetleriyle beslendiğini düşünerek O’na karşı hamd ve şükür görevini yerine getirmekle sorumludur. Bu ise, ancak ibadetle olur.

Cenâb-ı Allah, Kur’ân’ı Kerîm’de meâlen şöyle buyurur: “Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelki insanları yaratan Rabbinize ibadet ediniz ki takva mertebesine nail olasınız. Ve yine Rabbinize ibadet ediniz ki, Arz’ı size döşek, semâyı binanıza dam yapmış ve semadan suları indirmiş ki, sizlere rızık olmak üzere yerden meyve ve diğer gıdaları çıkartsın. Öyle ise Allah’a misil ve ortak yapmayınız. Bilirsiniz ki, Allah’tan başka Ma’bûd ve Hâlıikınız yoktur.” 1

İnsan, akıl ile sadece bu dünya için yaratılmadığını idrâk eder, kendisine yapılan bu sonsuz ihsanlara karşı Rabbine hamd ve şükür ederek ubudiyetini yalnız O’na hasreder. Keza kalbiyle de ancak O’na muhabbet eder. Yaratıklarını da O’nun için sever. Demek ki, akıl, kalp ve vicdan insanlıktan uzaklaşmamışsa onları tatmin eden, ancak ve ancak ibadettir.

Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyet-i kerimede imandan sonra amel-i salihten söz eder. Salih amelin, imanın bir sonucu olduğu insanlara ders veriyor.

Bediüzzaman ibadet hakkında şöyle diyor: “Akaidi ve imanı hükümleri kavi ve sabit kılmakla meleke hâline getiren, ancak ibadettir. Evet, Allah’ın emirlerini yapmaktan ve nehiylerinden sakınmaktan ibaret olan ibadetle, vicdanî ve aklî olan imanı hükümleri terbiye ve takviye edilmezse, eserleri ve tesirleri zayıf kalır. Bu hâle, âlem-i İslâmın hal-i hazırdaki vaziyeti şahittir.” 2

İnsanın imanla ilgili esasları ve hükümleri güçlü ve sabit bir hale getiren, ancak ibadettir. Cenâb-ı Allah’ın emirlerini yapmak ve yasak ettiği şeylerden uzak kalmak gene ibadetle olur. İbadetsiz insan gaflettedir. İşte bugünkü âlem-i İslâm’ın hal ve vaziyeti ve perişaniyeti, ibadetteki zafiyet ve kusurların neticesinden başka bir şey aramamak lâzımdır.

İbadet dünya ve ahiret saadetine vesiledir. İnsanın kemalâtına vasıtadır. İbadet Cenâb-ı Allah ile kul arasında yüksek bir münasebet, şerefli bir ilişki ve güçlü bir bağdır.

Rüstem Garzanlı

25.09.2016

Dipnotlar:

1- Bakara, 21-22.

2- İşaratü’l – İ’caz. 227.

Sende yorum yazabilirsin