İnsanın kalp gözü körleşirse ne olur

Bakın ne hale düştük! Yaklaşık bütün dünyada insanlara saldıran öldürücü mikrop olan Korona virüsten herkes tedirgin olduğu halde: Her varlığı yoktan var eden Allah’ın haber vermesi ile: Bu dünyada Allah’a ve Peygamberimize inanmayan ateistlere sonsuz azabı çekmek için cehennem ateşine girecekleri kesindir diyen Allah ve Allah’ın kelamı Kur’anı Kerimde bize bildirdiği halde: insanların çoğu dinimize inanmadıklarını işleri ile gösterdikleri halde, öldükten sonra dirilmek gibi bir şey yokmuş gibi yaşıyorlar.

Bu imansızlar, ölümden kurtulamayacakları kesin olduğu halde imansız kalan ne kendileri için ne anne babaları için, ne evlatları için, hiç mi hiç ağlamıyorlar rahat gezip tozuyorlar. Ağlamak şöyle dursun hiç çekinmeden bol bol gülüyorlar. Bunların bu haline güler misin, ağlar mısın; siz anlatın?

Evet, nasıl bir zamanda yaşadığımızı öğrenmek için bu hakikatleri sizlere anlatayım: Bir hocanın haberi ile Hazreti Ademden günümüze kadar bütün Peygamberler yaşadığımız devrin şerrinden onlarda Allaha sığınmışlar. Hele bizim Peygamberimiz a.s.m’ın emri ile 1400 sene bütün iyi insan yaşadığımız devrin şerrinden her namazdan sonra Allaha sığınmışlar. Bu hakikati Üstadımız Hazretleri: “Allahümme ecirna min fitneti âhirüz-zama ve min fitneti-l messıhid-decali ves-süfyan” kelimesi ile teyid ve te’kid ediyor.

Basit bir nezleden doktora giden kimse endişe ile gider. Uykusunu kaçıran öksürükten doktora gidenin endişesi artar. Hele verem hastalığına, tifüs hastalığına, kanser hastalığına yakalananların hali çok kötüdür değil mi?

Efendi doktorlar hastayı rahatsız etmemek için, ilaç yazarlar ve hastaya anlatmamak şartı ile hastalığın sonucunu hastaya anlatmayı müsaade etmezler. Ama bazı doktorlar müstesna, onlar hiç çekinmeden: Bu hastalığın yok olması imkânsızdır derler ve bir kaç gün sonra ölüm günü gelebilir lafını çekinmeden ederler. Düşünün bu kimsenin halini.

Fakat, madem herkesin öleceği gibi ben de öleceğim demek imansız için çok tehlikeli hal, o zavallılar; imanlı gibi öldükten sonra, tekrar dirileceğine inanmadığı için, ölmek istemez, kafasında: Ya imanlıların dediği gibi: Öldükten sonra tekrar dirilip o cehenneme girmek için, o sonsuz cehennem azabıyla cezalanırsam? Ne olur halim, endişesi ile yaşar.

Evet, bahsettiğim hali ateistler ve imanı olsa da günaha boğulanların hali ne olur hadisesini, Hazreti Ali kerremallahu veche bir Yahudi ile, tartışırken Yahudiye demiş: “Eğer öldükten sonra dirilmek yoksa ben ne kaybederim? Yahudi kaybedersin demiş. Çünkü: Sen ibadet ederken o kadar zahmet çekiyorsun. Hazreti Ali demiş ben ibadet ederken hiç zahmet hissetmiyorum. Aynı ekmek parası için çalışan biri hissetmediği gibi. Çünkü hem kendini, hem evdekileri ekmek sıkıntısından kurtarmış oluyor. Onunla beraber, ekmek parası için çalışan, yalnız günlük evin idaresinin derdini giderir. Ben ibadet ederken sonsuz bir mutluluğu ve rahatlığı kazanma sevincini yaşıyorum. Bunu da sana bildiriyorum der: Ben bu dünya gözü ile cenneti görsem de, benim inancım artmaz. Anladın mı ben nasıl bir rahatlık ile ibadetimi yapıyorum. Evet ben hiç şüphesiz cennet ile cehennemin varlığına inandım. Peki sana göre o ebedi hayat varsa? O zaman senin halin ne olur? Ateşte yanmayı nasıl kabul edebilirsin Senin halin ne olur? Ben ne kaybediyorum ki o azıcık ibadetlerimi zevkle yapıyorum der. Yahudi dayanamaz defolur gider..”

Siz bana anlatın: Korona virüs kimi rahatsız ediyor? O Ateisti ve imanı zayıf olanı rahatsız eder. İmanı sağlam olanı asla rahatsız etmez. Çünkü o, her şey onun elinde olan bir Allah’a ve insan makînesinin kullanma kılavuzu olan Kur’anı Kerime hiş şüphesiz inandığı için. Her problemini onunla çözer. Müminin Kur’anı Kerim hakkında en ufak bir şüphesi yoktur. Onun kalbinde ateist ve deistler gibi şüphe yoktur. Herhangi bir fırtına, olumsuz sel, zelzele, taun ve virüs gibi vebalar-bulaşıcı hastalıklar ve bunlara benzer başka sıkıntı ve dertler hakiki mümini sarsmaz.

Mümin her zaman korktuğu, bilmeyerek veya nefsin ve şeytanın aldatmalarına aldanarak her hangi bir günah kendinde varsa, Allah’ın onları bağışlamasını ister. Bugün en çok insanların aldandığı, büyük bir kalabalığın onun gibi sapık yolda gitmeleridir. Halbuki, uydum kalabalığa fikri insana en ufak bir fayda vermez. Diyelim büyük bir kalabalık denize atlıyor. Sen yüzmesini bilmezsen nasıl denize atlarsın?

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: