Kul Ne Demektir?
Acaba şu anda bizler gerçekten sadece Allah’a mı kulluk ediyoruz? Acaba bizim hayatımızda başka Rablerimiz, başka efendilerimiz, başka mâbudlarımız yok mu? Acaba şu anda tüm hayatımızda sadece Allah’ı mı dinliyoruz? Acaba hayatımızın tümünde söz sahibi Allah mı? Yoksa hayatımızın bazı bölümlerinde Allah’ı, öteki bölümlerinde başkalarını mı dinliyoruz? Bu konuda sıhhatli bir karar verebilmek için ibâdet kavramını tanımamız gerekecektir. İbâdet, itaat demektir. İtaat etmek de Allahın emir ve arzularını yerine getirmek, tevâzu göstermek ve itiraz etmeksizin onun isteklerine boyun bükmek demektir. Bakın Şuarâ sûresinde Rabbimiz bu hususu şöyle anlatır. Firavun Allah’ın elçisi Hz Mûsâ’yı sorgulamaya başlayınca Hz. Mûsâ da ona şöyle diyordu:
“Başıma kaktığın bu nîmet, İsrail oğullarını kendine kul ettiğinden ötürüdür” dedi.” (Şuarâ 22)
Evet âyet-i kerimeden anlıyoruz ki, Firavun İsrail oğullarını zorla kendi arzularına itaat ettirerek, onları kendisine kul köle edinmişti. Demek ki bir varlığın emirlerine itaat, ona kulluk mânâsına gelmektedir. Yine Mâide sûresinde de şöyle buyurulur: “Allah katında bundan daha kötü bir karşılığın bulunduğunu size haber vereyim mi” de, Allah kime lânet ve gazap ederse, kimlerden maymunlar, domuzlar ve tâğutlara kullar kılarsa, işte onlar yeri en kötü ve doğru yoldan en çok sapmış olanlardır.”
(Mâide 60)
Dikkat ediyor musunuz? Âyet-i kerimede Rabbimiz yeryüzünde en kötü, en şerli varlıkların özelliklerini sayarken “Ve Abedet tâğut” buyuruyor. Yâni tâğutlara kulluk yapanlar, tâğutların, şeytan-ların kulu olanlar. Allah’tan başkalarının emirlerine itaat ederek, Allah’tan başkalarının yasalarını uygulayarak onlara kulluk yapanlar buyuruyor. İmam Taberî tefsirinde tâğutu şöyle tarif eder: Allah’a isyan edip, Allah’a baş kaldırıp kendi arzu ve yasalarıyla insanlara hükmeden insan, şeytan, put ve her türlü sistem, her türlü otorite, her türlü kurum, her türlü hâkimiyet ve başkanlıktır.
“Milletleri bize kul iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız? ” deyip onları yalancı saydılar.
(Mü’minûn 47)
Mü’minûn sûresinin bu âyet-i kerimesinde de anlatıldığına göre; Rabbimiz, Hz Mûsâ ve kardeşi Harun’u, Firavun ve erkânına mûcizeleri ve apaçık delilleriyle göndermişti de onlar Allah’ın elçilerine karşı büyüklük tasladılar ve dediler ki; “Bu Mûsâ ve Harun’un milleti zaten şu anda bize kulluk yapıp dururlarken, biz onların Rabbi konumundayken kalkıp da bizim gibi iki insana mı iman edeceğiz? Onlar bize kul iken, onlar bizim egemenliğimiz altındayken, o toplumun, o köle toplumun iki üyesine iman edeceğiz öylemi ha? Bu olacak şey midir?” diyorlardı.
Bu konuda son olarak Yâsîn sûresinden de bir âyet okuyalım inşallah: Ey insanoğulları! Ben size, şeytana ibâdet etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi? ” (Yâsîn 60,61)
Yâsîn sûresinin bu âyetinde de şeytana ibâdetten söz ediliyor. Rabbimiz diyor ki; “Ey kullarım! Ben size şeytana ibâdet etmeyin dememiş miydim?” Peki acaba şeytana nasıl ibâdet edilir? Biz biliyoruz ki yeryüzünde hiç kimse şeytana ibâdet etmez. Bütün insanlar tab’an, fıtraten ondan nefret ederler. Ama anlıyoruz ki burada kastedilen ibâdet, tapınma çok açıktır ki; ona itaat etmek demektir. Şeytana itaat etmek, onun sözünü dinlemek, fısıltılarına, vesveselerine kulak vermek, onun arzuları peşine gitmek, onun istediği şekilde hareket etmek ve gösterdiği yolda yürümek demektir.
Öyleyse şu okuduğum âyetlerin tümünde anlatılan ibâdet, bu varlıklara secde etmek, bu varlıklara namaz kılmak demek değil; bu varlıkların arzularını yerine getirmek, bu varlıkların emirlerini dinlemek, bu varlıkların belirledikleri yasalar çerçevesinde hayatı düzenlemek, bu varlıkları hayatta söz sahibi kabul etmek demektir.
Demek ki; Allah’ın dışında hayata karışacak, yasa belirleyecek başka ilâhlar, başka rabler, başka efendiler belirleyip onların emirlerine itaat de ibâdettir. İşte bizim bu duruma düşmemizi istemeyen, hayatımızın tümünde sadece Allahımızı dinlememizi, hayatımızın tümünde sadece kendisine kul olmamızı istiyor Rabbimiz,
Evet Muhterem Kardeşlerim! Yolundan sapan insanın tapanakları yalnız şeytan değildir. Kadın, Nefsini tatmin eden haller, Para, Apartman dairesi. Araba ve bunlara benzeyen şeyler. Bunları şerlerinden kurtulmak için, insan bu zamanın ihtiyacına cevap verecek kitap okumalı ve yakini imana sahip olmalı ondan sonra: hesap gününe gözü ile görür gibi inanır ve namazını gümrükten mal kaçırır gibi kılmaz, tadili erkan ile kılar ve bilir ki bin defa süb süb süb demetten bir defa SÜBHANALLAH demek daha sevaptır. Allaha bizi Kendine hakiki KUL Habibine hakiki ümmet etsin. O yolda hulus-i kalp ile devam etmek bizlere nasip ve müyesser eylesin.Vesselam.
Abdülkadir Haktanır
www.NurNet.org