Kutlu Doğum ve Bediüzzaman

kutlu-dogum-ve-bediuzzamanBiz insanlığa, bütün varlıkları ve bizzat kendimizi yaratan Halıkımızı bize tarif eden, bize tanıtan, öğreten, bildiren odur. Yüksek ve yüce bir manevi şahsiyete sahiptir. Konuşan, konuşmalarıyla Rabbimizin varlığını, tek olduğunu, eşi-benzeri bulunmadığını kesin olarak ispatlayan bir delildir.
O zat (A.S.M.), bütün enbiyanın, peygamber- lerin reisidir. Ortaya koyduğu davası ile, o önceki dönemlerin elçilerinin sundukları hakikatleri tezkiye ve tasdik eder. Çünkü, insanlığa sunduğu din, bütün dinlerin esaslarını, temel unsurlarını içinde toplamıştır. 
O zat (A.S.M.), bütün evliyanın başıdır. Bir güneş gibi bütün inkar ve inançsızlık karanlıklarını nuruyla aydınlatan risaletiyle, elçiliğiyle bütün evliyayı, bütün Allah dostlarını, peşinden giden bütün dostlarını terbiye eder; onları imanın nuruyla tenvir eder, aydınlatır.
O zat (A.S.M.) öyle bir nurlu ve aydınlık ağaç misalidir ki, damar ve köklerini kendinden önce gelmiş Peygamberlerin, resullerin ve elçilerin ümmetlerine tebliğ ettikleri temel unsurlardır. İman esaslarıdır. Dal ve budakları, evliyanın ulaştıkları manevi cihetten ulaştıkları yüksek makamlar, dereceler ve mertebelerdir.
Bu itibarla, O’nun insanlığa sunduğu hakikatler, ilan ettiği dava aynı zamanda bütün Nebiler ve Peygamberlerin mucizeleri tarafından tasdik edilmiş, dayandırılmış ve onaylanmış durumdadır. Bütün evliya, kendilerinden sadır olan kerametleriyle ona şehadet etmişlerdir.
Bugüne kadar birçok büyük İslam Alimi Hz. Muhammed’i (A.S.M.) anlatmıştır ama, Bediüzzaman, Hz. Peygamber’i (A.S.M.) anlatırken kullandığı her bir kelimesine adeta İslam tarihini ve Peygamber’in (A.S.M.) hayatını yükler. O’nun her bir kelimesi bir ekran ve bir penceredir. Oradan asr-ı saadeti adeta görür ve seyredersiniz. O’nun her bir kelimesi, bir çekirdek gibidir. Açarsanız içinden meyvelerle yüklü bir ağaç çıkar.

Bediüzzaman Said Nursi telif ettiği Risale-i Nur Külliyatı’nda bakın Peygamber Efendimiz’i (A.S.M.) nasıl anlatıyor:

HAKİKAT-I MUHAMMEDİYE (A.S.M)

Şu gördüğün büyük aleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa, nur-u Muhammedi (A.S.M.) o kitabın katibinin kaleminin mürekkebidir.
Eğer o alem-i kebir bir şecere tahayyül edilirse, nur-u Muhammedi hem çekirdeği, hem semeresi olur.
Eğer dünya mücessem bir zihayat farz edilirse, o nur onun ruhu olur.
Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse, o nur onun aklı olur.
Eğer pek güzel şaşaalı bir cennet bahçesi tahayyül edilirse, nur-u Muhammedi onun andelibi olur.

KAİNATIN YARATILIŞ SEBEBİ

Göklerin ve yerin yaratılış sebebi, bütün alemlerin asli çekirdeği, en mükemmel ve en son meyvesidir.
Bütün kainatın yaratılış sebebi olduğu gibi aynı zamanda neticesidir.
Şu kainat ağacının en münevver ve mükemmel meyvesi; İlahi rahmetin bir timsali ve örneğidir.

ALEMLERİN RABBİ OLAN ALLAH’IN SEVGİLİSİ

Unsurlar ve elementlerin dallarını, bitkiler aleminin yapraklarını, hayvanlar aleminin çiçeklerini, insanlığın meyvelerini teşkil ettiği bu kainat ağacının en parlak, en ışıklı, en aydınlatıcı, en nurlu, en güzel, en yüksek şeref ve şan sahibi, en değerli, en yüce ve en sevgili meyvesi Seyyidü’l-Enbiya ve’l-Mürselin (Peygamberlerin ve Resullerin Efendisi), İmamü’l-Müttakin (Müttakilerin, Allah’tan hakkıy- la korkanların İmamı), Habibi Rabbü’l-Alemin (Alemlerin Rabbi olan Allah’ın Sevgilisi) Hazret-i Muhammed’dir.

SINIRSIZ KEMAL ve SONSUZ MÜKEMMELLİK

Ekmel-i külldür. Sınırsız kemal ve sonsuz mükemmellik sıfatlarını üzerinde barındırır. Hem gösterdiği ve sergilediği mucizeler, hem sahip olduğu mükemmel ahlakı bu özelliğine çok açık şahidlerdir. Hakikatleri tüm detayı ve derinliğiyle araştırıp keşfeden büyük alimler, onun bu özelliğini tasdik ve kabul etmişlerdir. Hatta düşmanları dahi bu hakikate teslim olmuşlar, kabul etmişlerdir.

O İSM-İ AZAM’A MAZHARDIR

Allah’ın isimlerinden birisi “İsm-i Azam”dır. “En büyük isim” manasına gelen bu ismin hangisi olduğu kesin bilinmemektedir. Bazı alimler İsm-i Azam olarak bir veya daha fazla İlahi ismi “İsm-i Azam” olarak ifade etmişlerdir. İmam-ı Azam, İmam-ı Gazali, Celaleddin-i Süyuti, İmam-ı Rabbani, Şah-ı Geylani gibi büyük zatlar, İsm-i Azamı birbirlerinden farklı olarak tespit etmiş- lerdir.

Bediüzzaman’a göre;
Hz. Muhammed’in (A.S.M.) ve Muhammedi hakikat, bütün esmanın en azam mertebelerine mazhar olmuştur.
Bunun da ötesinde İsm-i Azama mazhardır.
İsm-i Azamın en azami ve en yüksek tecellilerine mazhardır.

Risale Ajans

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: