Nur’lardan İlhamlar

Risale-i Nurun kerameti; velayet-i kübranın kerameti, 1400 seneden beri velayet aleminde açılmamış gizli ve mestur olan hakikatleri bu asrın fehmine açmış. Bir eser-i ikram-ı Rabbani’dir. Hatta müşahede âleminde seyr-i süluk ile açılmayan hakikatleri açmış.   

Sünun-u ağraza müptela olma!

Seheri gurup zannetme!

Atalet süsü takma! 

Zahirden hakikate geçmek için bu hakikat çok mühimdir.

  1. Seheri gurup zannetme! Yani bu asır mehiyet asrıdır. Geçmiş zannetme!
  2. Sünun-u ağraza müptela olma! Yani içindeki bütün kinleri at! Kimseye kin tutma!
  3. Atalet süsü takma!
  4. Kemalatın istidadına kapı kapatma! İnsanda kemalata açık istidatlar vardır. Bunları inkişaf ettir ki, zahirden hakikate geçebilesin. 

Dava-yı Kudsiye-yi Kuraniyenin hamil ve matiyeleri, enaniyet-i ilmiyeden sıyrılmalıdır.

Sadık bir Nur talebesi; mudakkiktir, muhakkiktir, mutasavvıftır 

Bu asırda ehass-ı havas; Risale-i Nur talebesidir. 

Bütün Nur camiasını topla, Hulusi Ağabey gibi yoktur. 

Bu davada, şah ve geda ikisi de birdir. Ne mutlu bu davaya halisane çalışanlara.

“Ben tarikat sevdalısı değilim, ben uhuvvet sevdalısıyım.” 

Kıyamet kopması, bir nur talebesinin kayması kadar bana korku, dehşet, heybet vermiyor.   

“Ahir zamanda nur mürşidleri gelecek” Hadis-i Şerif

“Said, annesinin karnında dahi Said’dir.”  Hadis-i Şerif 

“Tuba lil guraba”

Garipler:

Fazilete erişmek istersen üç nazara sahip olun:

  1. Kâbe-i muazzama
  2. Hacer-ül esved
  3. Allah’ın evliyası

Bunlara bakmak, ibadettir. 

İslâm’ın sönmesine, maarif sebep oldu. Yine maariften tulu ediyor. maarifte NUR tulû edecek, Mehdiyet kılıncı maariftir. 

Ehl-i velayet ve kemalat geride dua ile iltica ile hizmet ediyor. Muallimler ileride ilim ile hizmet ediyorlar. 

Sem-i agraz (garazın zehri) ile kalp, ruh paslanıyor. Daha esma-yı İlâhiye tecelli edemiyor. 

Okula, taife-i nisa içine imanla, ihlâsla girip, eve imanla, ihlâsla dönen bir nur talebesini melekler alkışlıyor. 

Mehdiyet hakkında itikada zarar gelmemesi için bazı sırlar açıklanabilir.   Bu hakikat asrında esrar-ı Kuraniyeden istihraç eden zatlar onları konuşabilir. Şahsa taalluk eden sırlar ifşa edilmez. 

Seyf-i süfyan: Ahir zamanda taife-i nisa, süfyanın kılıcıdır. Niyet nazarı çok mühimdir. Her an imtihandasın. Süfyanın o kılıncına karşı bizim kalkanımız: niyet + nazar 

Nerde kaybolmuşsa orada bulmak lazımdır. 

Taife-i nisaya ülfet; gaflet ve dalalet perdeleri husule getiriyor. Mehdiyet ordusu maarifte çıkacak. 

Rüya, müminin vahyidir. Allah, gaybı bildirirse bilirler. Rüyayı da o gösteriyor. O gösterirse görürüz, göstermezse göremeyiz. Gayb da öyledir,

Koskoca atmosfer varken sırtında oksijen tüpü taşıyarak ihtiyacı olan oksijeni karşılamaya çalışan adamın meseli gibi, cüz-i ihtiyarına güvenerek Rahmet-i İlâhiyeden yüzünü çeviren adam gibidir. Cüzi ihtiyariyi at, Rahmet-i İlâhiye’ye tabi ol! 

LEHÜLMÜLK 

Hiçbir şey bizim değildir. Sadece bize nispet ediliyor. Mesela; evin 5 kapısı var desek, ev o 5 kapıyı yapmadı veya satın almadı. İşte 5 parmağım var. Aslında bizim değil. Ne satın almışsız, ne de yolda bulmuşuz. Her şey Allah’ın…   

“Zalimler Allah’ın kılıcıdır. Allah onlarla intikam alır. Daha sonra onlardan da intikam alır.” Hadisi  Şerif 

Zerreler de başıboş olsalar böyle intizamlı eşyayı meydana getiremezler. Zerreler memur-u İlâhi olmazlarsa her biri mahlûkat adedince ilimleri olacaktır. Böyle zerrelerden teşekkül eden insanın daha çok ilmi olması lazımdır. Zerreler aynı iken bu kadar ilmi olacak da bir araya gelip insan olunca ilmi unutacaklar mı?  

Şeker fabrikasının kendine has bir kemalatı var. Fakat o fabrikada tilkiler hayvanlar yerleşse, o fabrikanın kemali kalır mı? Aynı şekilde Allah’ı tanımayınca kainatın kemalatı da söner. Başıboş kalır.

10.Söz, 11. Hakikat 

Balığı incelesen, hiç denizi bilmediğin halde denizin varlığını balıktan anlarsın. Balığın kapısından deniz görünür. İnsaniyet kapısından ahiret görünüyor. 

Kâinatta ne varsa, insan için terbiye edilmiştir. 

Bir padişah Avrupa’ya talebe gönderse, milyonlarca lira masraf yaparak yüksek tahsil yaptırıyor. Her bir mimar mühendis oluyor. Daha sonra memlekete dönen o talebeleri çoban yapsa talebe ne derece ahmaklıktır. İnsanın bu dünyaya gönderilip daha sonra toprakta yok olması aynı şeydir. 

İnsanın ayinesi; eseridir. 

İnsan, ism-i azamı bilmiyor ama ism-i azamın tecellisine mazhardır. 

Akıl her şeyi anlıyor. Bir şeyi anlamasa, anlamadığını da akıl ile anlıyor.

1.Lema 

Kuranda geçen peygamber kıssaları bize ders veriyor. Kuranda anlatılan balığın karnındaki Yunus; ben, Eyyub; ben, Yusuf da; ben…!! 

Küçük günahlar, büyüklere götürür. 

“Annem sobayı tutuştururken küçük tahta parçalarını önce yakıyor, onlarla sobadaki odunlar alev alıyor” (Günah işlemekten korkan çocuk) 

Duvara istediğin kadar çivi çak. Ama o çivilere kendini bağlama!

Dünyada istediğin kadar servetin olsun ama kalbini onlara bağlama!

Kâinatta merkezleşme kanunu vardır. Allah’a iman etrafında bütün fikirler merkezleşiyor. Arı gibi bir âlim kimyager yok. Ama yine de hayvandır. Kâfirler de fen ve medeniyette ileri ama insanlık bununla olmaz. Örümcek de iyi bir ağ dokuyor. Şimdi onu cennete koyarlar mı? 

İntisapta çok büyük bir şeref vardır. Valinin odacısıyım diye övünüyor. Sultan Cem, sürgünde idi. Ama yine de şerefle yaşadı. Papa, o gelince ayağa kalkıyordu. 

“İnsan ile Kuran ikizdir.” Hadis-i Şerif 

İnsan ile Kuran birleşince kâmil insan ortaya çıkıyor. İnsanda ne varsa, Kuranda var. Kuranda ne varsa insanda var.  

Paylaşan: Abdülkadir Haktanır

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: