Okullarda Rehberlik Dersi Gerekli midir ?

        Okullarda iki haftada bir yapılan rehberlik dersi  kimi Öğretmenlere göre kağıt evrak kalabalığı kimilerine göre de çok önemli bir derstir. Ben de bu dersin çok önemli olduğunu düşünenlerdenim. Bu düşüncemi  Öğretmenliğimde, Rehberlik saatinde uyguladığım etkinliğin sonucuyla  açıklamaya çalışacağım.

        Altıncı Sınıflardan bir sınıfın Sınıf öğretmeniydim. Bir gün rehberlik saatinde etkinlik olarak öğrencilere şu soruyu sordum.

’’Hayatınızda sizi etkileyen, derslerinizi olumsuz yönde etkileyen  olay veya olayları yazınız.’’diyerek bu soruyu cevaplandırmalarını istedim.

       Etkinliği yapıp öğrencilerden kağıtları topladıktan sonra evde okumaya başladım.Öğrencilerin yazdıklarını okudukça öğrencilerin hayatlarında , başlarından geçen olayları  okudukça çok ama çok duygulandım.Bu olaylardan örnek olması amacıyla üç öğrencinin yazdıklarını aktaracağım.

        Birincisi: Erkek öğrenciydi kâğıtta şunu yazmıştı. Hocam benim annem babam boşanmış. Bana dedem bakıyor. Annemde babamda şimdi başka kişilerle evliler. Onları hatırlamıyorum. Ben bir çocuğu anne babasıyla görünce onu kıskanıyorum. Acaba bende anne babamla gezecek miyim? diye hep kendime soruyorum. Annem ve babamın ayrı olması okulumu ve tüm  hayatımı da etkiliyor hocam.

         İkincisi de  bir kız öğrenci. Arka sıralarda oturan içine kapanık bir öğrenciydi. O da,etkinlik  kağıdında şunları yazıyordu.Bundan 2 sene önce ailemle bir köyde pamuk topluyorduk .Çadırımız tarlada kurulmuştu. Ailem pamuk toplamaya giderken annem beni  3 yaşındaki kardeşime bakmam için çadırda bıraktı. Çadırın yakınından sulama kanalı geçiyordu. Ben oyuna daldığım bir anda kardeşim gitmiş sonra aradım bulamadım. Aileme haber verdim. Ailem geldiğinde kardeşimin ölü bedenini su kanalından çıkardılar. Bu olaydan sonra ailem hep beni suçladı bende  kendimi suçlu olarak görmeye başladım Bu olayı her hatırladığımda kendimden nefret  ederim. Bu olayı hiç unutamıyorum.

         Üçüncü öğrenci de bir kız öğrenci idi adı Hülya idi. Bu öğrenci hep öğretmen masasının önündeki sırada otururdu. Yüzü sapsarı idi derslerde de hep uyuklardı. Neden uyukladığını sorduğumda hep rahatsız olduğunu söylerdi. Bu öğrenci de şunları yazıyordu. Hocam ben Akdeniz Anemisi hastasıyım hep tedavi görüyorum ,hatırladığımdan beri  hep hastayım.Hayattan zevk  almıyorum. Okula geldiğimde hastalığımı unutmaya çalışıyorum. Öğretmenlerimi ve arkadaşlarımı çok seviyorum. Hastalıktan dolayı tedavi gördüğüm için derslerden geri kalıyorum.

Bu etkinlikten yaklaşık bir ay sonra Hülya bir hafta sonu kötüleşiyor. Hastaneye götürüyorlar fakat ne çare kurtaramıyorlar Hülya vefat ediyor. Okula  sabah geldiğimde, benim sınıfın öğrencileri, okulun dış kapısında beni ağlayarak karşıladılar. Nedenini sorduğumda Hülyanın vefat ettiğini söylediler.Çok kötü olmuştum.Çocuğunuz gibi gördüğünüz öğrencinizi kaybediyorsunuz.

         Bu yaşadıklarımdan  sonra öğrencilere çok farklı bir şekilde yaklaşmaya başladım ve onların sorunlarıyla bire bir ilgilenmeye başladım. Her bir öğrencinin farklı bir dünya olduğunu ve özellikle kenar mahalle okullarındaki öğrencilerin  maalesef! çok sorunlu ailelerin  çocukları olduğunu bir kez daha fark ettim. Evet, yukarıdaki öğrencilerin etkinlikte anlatmış oldukları olaylar benim çocukları daha yakından tanımamı ve çocukların ruhsal ve sosyal durumuna göre yaklaşmamı sağladı. Şimdi size soruyorum rehberlik saati gerekli mi gereksiz mi? Yorumunu size bırakıyorum.

Hamit DERMAN


Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: