Son Yazılar

Ümmetin Dağları..

Bediüzzaman, Peygamberleri dağlara benzetir. Nasıl dağlar insanlara gelen belaları omuzlarsa peygamberler de insanlara, ümmetlerine gelen belaları karşılarlar. Böyle bir peygamberin (asm) ümmeti olmasaydık, onun her ferde düşen sigorta hissesi ile yaşamasaydık kim bilir nerede sona ererdi ümmetin sonu? Hz. Hatice de Peygamberimize gelen musibetlere ve gerginliklere, zulümlere karşı bir dağdır, biri ümmetin belalarının dağı diğeri ümmetin peygamberinin dağı… (Prof. Dr. Himmet Uç’un yazısı..)

Devamını oku ›

Günahların Cezası Neden Bu Kadar Ağır?

Biz ne cennetteki lezzetlerin ne de cehennemdeki azabın durumunu aklımızla bilecek durumda değiliz. Bizim bu konudaki yegâne bilgi kaynağımız, ayet ve hadislerdir. O halde, Kur’an’ın ve sahih hadislerin açıkça ifade ettikleri cennetteki lezzetin ve cehennemdeki azabın varlığına olduğu gibi inanmak imanın bir gereğidir. İbadet, Allah’ın isteklerini yerine getirmek ve sakındıklarından da uzak durmak demektir. Buna göre, Allah’ın her emrini terk etmek Ona bir isyan olduğu gibi, her yasağını işlemek de Ona bir isyandır. Elbette, Alemlerin Rabbine karşı işlenen bir suçun cezası ona göre olacaktır.

Devamını oku ›

Diyanet İşleri Başkanı Görmez’den Gündemle İlgili Önemli Mesajlar

Başkan Görmez, insanlığın, dünyayı bir bütün olarak değerlendirerek, acılara, ızdıraplara, katliamlara, vahşetlere karşı birlikte yaşama ahlakı ve hukuku çerçevesinde yaklaşması gerektiğini söyledi. Bütün insanların, birlikte yaşama ahlakının kriterlerini belirlemesi gerektiğine işaret eden Başkan Görmez, “Bizim bugün bütün dünyada, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan, gayr-i Müslim, hangi inanca mensup olursa olsun, yeryüzünde barışı arzu eden bütün insanların, bir araya gelerek, birlikte yaşama ahlakı nasıl olmalıdır, bunun kriterlerini nasıl koyalım, bunun hukukunu yeniden nasıl inşa edelim, bunu konuşmamız gerekiyor.” diye konuştu.

Devamını oku ›

Her Kışın Ardında Baharın Tebessümünü Görebilmek

Suskunluğun, sinmişliğin, sindirilmişliğin, baskının hâkim olduğu İslâm coğrafyasının her karesinde, sayıca az da olsa Kur’ânî sadâ ile ses verenler çıkmış, âlem-i İslâm’ın umudu, sesi, soluğu ve tercümanı olmuşlardır. Kur’âna dellallık yapmış, Hak ve hakîkatı haykırmaktan asla geri durmamışlardır. Kırılan ümitler yeniden yeşermiş, eğilen başlar vakarla doğrulmuş, gönüller ümit, şevk ve cesâretle yoğrulmuştur.“Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşâallah… (İsmail Aksoy’un ümit veren yazısı..)

Devamını oku ›

Kadının Kocasına ve Ailesine Karşı Görevleri Nelerdir?

Herkesin birbirlerine karşı sorumluluklarını yerine getirmeleri ailenin mutluluğunu sağlar. Aksi halde aile hayatı yaşanmaz hale gelir. Bir diğer yönü ise, hayat sadece bu dünya ile sınırlı değil, bir de asıl hayat olan ahiret hayatı vardır. Biz öyle bir aile ortamı oluşturalım ki haramlrdan uzak, Kur’an ve sünnet ikliminde, cennetî bir hayat yaşanan aklıselim sahibi insanların hayatı olsun. Zira Allah Teala güzel davranışta bulunanları sever..

Devamını oku ›