Risale-i Nur mesleğinin esasları
İmanların kurtulmasına hizmet etmek…
ihlâsı esas almak…
sadakatlı olmak…
şahıs hakimiyeti meselesi (nurculukta liderlik)…
hizmet için para istenmez (istiğna kaidesi)…
siyaset taraftarlığı (particilik) yapılmaz…
müsbet hareket etmek…
bid’atlardan uzak durmak (günahlı anlayış ve yaşayışlardan)…
islâm kardeşliği…
Risale-i Nur mesleğinde, iman kurtarma hizmeti en birinci vazife ve esastır. Evet iman, sonsuz bir saadeti netice verdiği için kıymeti de sonsuzdur. İmandan başka hiçbir şey iman gibi sonsuz değere sahib değildir. O halde iman kurtarma hizmetinin değerine nisbetle başka bir şey eşdeğerde olamaz ve bu hizmet hiçbir şeye vesile ve alet edilmez.
İMAN HİZMETİ’NİN EHEMMİYETİ
Bediüzzaman Hazretleri iki has ve hâlis talebesinin iman hizmetindeki gayretlerine ve bu hizmeti esas gaye yapmalarına dikkat çekip teşvik eden mektubunda diyor ki:
«Bütün makasıd-ı hayatiye içinde en büyük, en mühim maksatları, o nurlu Sözler vasıtasıyla Kur’ân’a hizmet; biliyorlar. Dünya hayatının netice-i hakikiyesinin ve dünyaya gelmekteki vazife-i fıtriyelerinin en mühimi, hakaik-i imaniyeye hizmet olduğunu telâkkileridir.» (Barla Lâhikası sh: 21)
«Ehl-i imanın imanlarını muhafaza etmek gayreti, en yüksek derecede taşımaları ve ehl-i imanın kalbine gelen şübehat ve evhamdan hasıl olan yaraları tedavi etmek iştiyakı, yüksek bir derece-i şefkatte hissetmeleridir.» (Barla Lâhikası sh: 22)
«Aziz kardeşlerim, siz kat’î biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirdlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merak âver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 43)
«Bu zamanda herşeyin fevkinde hizmet-i imaniye en ehemmiyetli bir vazifedir.» (Kastamonu Lâhikası sh: 89)
«Şimdi şu zamanda iman-ı tahkikînin dersini vermek; pek büyük bir fazilettir ve kudsî bir vazifedir. İman-ı tahkikîyi taşıyan bir mü’min, çok mü’minlere bir nokta-i istinad olur ki, şuursuz olarak avâm-ı mü’minîn ve iman-ı tahkikî sahibinin kuvvet-i imanına istinad ederek kuvve-i mâneviyeleri kırılmaz dalâletlere karşı dayanırlar. İşte şöyle bir derste bulunduğunuz için Cenab-ı Hakka şükretmelisiniz.» (Barla Lâhikası sh: 250)
«Kur’ân-ı Hakîmin sırr-ı hakikatiyle ve i’câzının tılsımıyla, benim ve Risale-i Nur’un programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gaye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün idam-ı ebedîsinden iman-ı tahkikî ile biçareleri kurtarmak ve bu mübarek milleti de her nevi anarşilikten muhafaza etmektir.» (Emirdağ Lâhikası-l sh: 28)
Paylaşan Abdulkadir Haktanır