Sahi Bayram Nedir?

İslâm dininde iki tane dini bayram vardır. Biri Ramazan bayramı, diğeri Kurban bayramıdır. Bu bayramlar her islâm diyarında o ülkenin kültürüne göre kutlanan şenliklerdir. Bayram, kelime olarak “neşe, sevinç ve eğlence” anlamında da kullanılmaktadır. Bayramlar, insanlar arasında birlik ve beraberliği, örf ve adetleri, dini inançları ve geleneklerini korumak için çok önemli günlerdir.

Bayram hazırlıkları bir telâş, bir heyecan ve bir o kadar da sevinçli oluyor. 6–7 yaşlarında iken, hatırlardım. Bayram hazırlıkları birkaç gün önceden başlardı. Köy halkına bayram namazından sonra verilecek yemek için, rahmetli babam İlçeye giderdi. Pirinç, zerdali kurutması, (hoşaf için) makarna; misafir şekeri ve onun yanında da en makul olan birkaç paket yenice ve kulüp sigarasını alırdı. Köyde hayvan bol olduğu için et, evden karşılanırdı. Hele bayrama has tandırda pişirilen ve özlem duyduğum peksimetler unutulamayan hatıralarımdandır…

Köylerde kireç bulunmadığı için, evin badanası beyaz topraktan yapılırdı. Ne güzel toprak kokusu saçardı, evin içi… Rahat uyurduk, ne baş ağrısı ne de hastalık, hep zindeydi ruh, kalp, vücut…

Bayram namazından sonra köy imamı ile birlikte büyük küçük herkes evimize gelirdi, yemek yedikten sonra fakir zengin ayırt edilmeden her eve bayramlaşmaya giderdik. Daha sonra yakın akrabalar arasında bayram ziyareti yapılırdı, böylece adı üzerinde “bayram” gibi neşeli gün geçerdi, Bayram…

Ne güzeldi o bayram sabahında çocuk olarak uyanmak. Hele yeni alınmış temiz bayramlıklar, ev ev dolaşıp toplanan çikolatalar, pişirilmiş boyalı yumurtalar, oyuncak için toplanan paralar… Oyunlar ve salıncaklar… Demeki, eskiden çocuklar için daha bir heyecan vericiymiş bayramlar…

Bayram kültürüne önem veren bir milletiz. Eskide, bayramın ilk misafirleri çocuklardı, onlarla başlardı, bayram. Evet, artık bu kadar telaşlı değildir, bayram günlerinde çocuklar. Bayram şekeri tepside, gözler kapıda, hazin hazin bekleriz o minik misafirleri… Evlerin şirin misafirleri artık gelmez oldular. Konağını tereden kuş misali… Hem de küserek ve nefretle konaklarından ayrıldılar, o sevimli minikler!

Bayramlar değerli, sevimli ve iç açıcı günlerdir; ama ben bu yazımda müsaadenizle hüzünlü tarafından bakacağım. Çünkü “gözler kapıda hazin hazin bekleriz o minik misafirleri” yazınca gayri ihtiyarımla duygulandım, gözyaşlarım aktı, aktı… O sevimli çocuklar için.

Ne oldu o masum çocuklara, neden hep birden küstüler, artık ev ev dolaşan, şeker toplayan yok. Dolaşmaktan çekiniyorlar, korkuyorlar. Hane o canavar ve sapık insanlar var ya! İşte onlardan çekiniyorlar. “ Komşu amcaya gitsem bir istismara uğramaz mıyım?” der.

Artık bayramlar, o minik ve masum çocuklara korku rüyalar haline gelmiştir. Komşusuna gidemeyen, kendi sokağında gezemeyen, arkadaşları ile oynamayan çocuk, belki lisan-i haliyle tüm toplumu suçlu görür. Doğrusu toplumun tümü bu konuda mes’uldür. Çocuk her zaman çocuktur… Sevgiyi, sevmeyi, bayramı, gezmeyi, oynamayı sever, çocuk…

Sevinçli anımızı bayram kelimesiyle dile getirmiyor muyuz? Bu gün “ bayram ettik”, “bayram çocuğu gibi” bu konuyu ne güzel belirtiyor, Mehmet Akif:

Bayram ne kadar hoş, ne şetaretli zamandır

Bayramda gülen çehre-i ma’sum-ı sabavet

Ümmid çocuk suret-i safında iyandır.

Mehmet Akif, bayram şiirinde, Fatih’te kurulan bayram yerini tasvir ederken, bir ağlama sesi duyar. Bakar ki, bir kızcağız salıncağa binemediği için yaşlı bir kadının koltuğunda ağlıyor. Ninesinin salıncakçıya verecek parası yoktur. Orada bulunan kişilerin müdahalesiyle salıncağa bindirilen kız, “ağlamayan kızların şetaretine” katılır.”

Umarım ki, günümüzde korku içinde evlerinde dışarıya çıkamayan, sokağında oynayamayan, bayram sevincini arkadaşlarıyla paylaşamayan çocuklar için de, bir gün toplum sahip çıkar, çocuklar da o eski “bayram şetaretine” kavuşurlar.

Tüm İslâm âleminin Ramazan Bayramını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim.

28.7.2014

Rüstem Garzanlı

www.NurNet.org

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: