Sen “Mülteci” Ne Demektir Bilir Misin Kızım?

Bir çocuk öldüğünde neden kıyamet kopmaz ki!

-Nazan Bekiroğlu

 

Dünya herkes için aynı yer değil kızım. İsmi aynı belki, görünenler aynı ama inan bana herkes aynı dünyada yaşamıyor. Herkesin dünyası bambaşka, kimi onca nimetin içinde “nelerden şikâyet etsem acaba?”diye vehmederken diğeri “bu gün karnımız doyacak mı?” diye düşünüyor. İşte bu yüzden dünyası aynı değil kimsenin. “Nasip” diyeceksin belki de sen şimdi bunları okurken “nasip, herkesin nasibi ne kadarsa o kadar oluyor.” Doğru nasip ne kadarsa o kadar. Lakin benim itikadıma göre nasibi çok olan az olana versin diye çoğaltmıştır Allah nasibini. Ama öyle olmuyor kızım. İnan ki öyle olmuyor hiç. Koskoca dünya küçücük çocukların karnını doyurmaya bile yetmiyor. Ve aç kalıyor çocuklar, aç uyuyorlar ve aç ölüyorlar.

Bu yazdıklarımı okuduğun vakitte yine çocuklar açlıktan ağlıyor olacaklar ve yine saklıyor ve saklanıyor olacaklar dünyanın bütün zalimliğinden. Ben bunları yazarken yaşamaları için bile bir yer verilmiyordu onlara, verenlere hakaret ediliyordu, denizde boğuluyordu yüzmeyi yürümeyi bile bilmeyen çocuklar. Daha iyi bir halde midir senin yaşadığın dünya şimdi bilmiyorum lakin onlara alacak nefes bile vermiyor olacaklarından korkuyorum.

Bu gün bir mülteci çocuğunun fotoğrafını gördüm kızım. Hani daha evvel yazdığımda da bahsetmiştim sana bir başka çocuktan, mülteci çocuktan. Hani sahile vurmuştu cansız bedeni, belki dört belki beş yaşında. Dünya o çocuğa ayağını basacağı bir kara parçası bulamamıştı hani. Bir toprak verememişti ölmesi için bile. Yüzükoyun yerde yatan bedenini reklam afişlerini seyreder gibi seyretmişti dünya. Sonra unutmuşlardı. Ben unutmadım kızım. Zira bir çocuk ölünce bir baba ölür bence, bir anne ölür, bir aile ölür ve inan bana insanlık ölür kızım. İşte bu fotoğrafını gördüğüm çocuk da ona benziyor kızım. Bir mülteci çocuğu vatanından bilmem ne kadar uzakta. Bir dağın başında belki ve mevsim kışa evrilirken, kasım ayında, üzerinde incecik bir örtüyle insanoğlunun olabileceği en masum haliyle ağaçların arasında uykuya dalmış ve belki de hiç uyanmayacak.

Sen henüz mülteci ne demek onu bile bilmiyorsun kızım. Ve inşallah senin vaktinde bu kelime unutulmuş olur. Ama ben sana söyleyeyim şimdiden, mülteci demek cansız bedeni sahile vuran küçük bir çocuk demektir. Kucağında taşıdığı çocuğunu ölümden kurtarmaya çalışırken ayağına bir vicdansızın tekmesini savurduğu baba demektir, bir ağacın altında, ayazda uykuya dalmış küçük bir kız demektir, kucağında çocuğuyla ruhunu teslim eden bir anne demektir mülteci.

Korkuyorum kızım. İnan bana çok korkuyorum senin vaktinde de bunlar olacak diye.  Küçük, masum çocuklara ölecek bir toprak parçası bile bulunamayacak diye, başını koyacak bir yastıkları olmayacak diye, baba demeyi unutacaklar, anne demeyi hatırlamayacaklar zira bunları söyleyecek kimseleri olmayacak diye çok korkuyorum.

Benim yaşadığım dünya çok zalim kızım, çok gaddar ve çok insafsız. Senin dünyan öyle olmasın istiyorum ve korkuyorum anlıyor musun?

Beyza Nur’a Mektuplar

Fatih Duman

cocukaile.net

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: