Şöhret ve Hakikat
Biçare hakikatler kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur. (Hz Bediuzzaman.)
Tanınmış kimselerin , gerçeklere şöhretleri ile destek olmaları güzeldir. Fakat , şöhret o kişinin , her söylediğinin doğru olması demek değildir. Nice meşhurlar vardır ki , Onların şöhreti , insanların dalaletine sebeb olmuştur. Hatta , bilgileri ve zekavetleri , istikametli olmazsa , büyük sapkınlıklara yol açmışlardır. Hele , zaman’ımızda , ulaşım ve iletişim vasıtalarının imkanları ile , çok bozuk düşünce ve davranışlarla , bozuk fikirleri , çabuk intişar eder ve büyük tahribata sebeb olurlar. Kontrol etmeden , mehenge vurmadan , sathi nazarla bakıldığında , cazib görünen sözlere aldanmamalıdır.
Meşhur bir Adam , Deist inancının doğruluğunu, Kuranı Kerim’de tesettürün olmadığını, Hatta camilerin , Emevilerin bid’atı olduğunu , yıkılmalarının uygun olduğunu, Ya da Hz Ademin topraktan değil , ana babadan doğduğunu , Ya da horozdan kurban olabileceğini, şöhretinin sırtına bindirerek , yükleyerek , dalalete yol açabildiğini görmekteyiz. Bu meselede mehengin ne olduğunu , Hz Bediuzzamandan dinleyelim : Hiç bir müfsit, ben müfsidim demez daima sureti Haktan görünür ,yahut , batılı hak görür.
Evet, kimse demez ayranım ekşidir fakat siz , mihenge vurmadan almayınız zira , çok silik söz ticarette geziyor hatta benim sözümü de ben söylediğim için hüsnü zann edip tamamını kabul etmeyiniz , belki ben de, müfsidim veya bilmediğim halde ifsat ediyorum öyleyse , her söylenen sözün , kalbe girmesine yol vermeyiniz işte, size söylediğim sözler , hayalin elinde kalsın mihenge vurunuz! Eğer altın çıktıysa kalpte saklayınız bakır çıktıysa çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız , bana reddediniz! gönderiniz diyor.
Yani ihlassız kimsenin şöhreti , söylediğinin teminatı değildir. Ehli şöhret , dinin inşasına çalışıyor görünüp , kendi egosunu inşa için çalışabilir. Bunun çok örnekleri vardır.
Abdülhamit Oruç
www.NurNet.org