Son Kale

Tarihi süreç içinde eski devirlerinden itibaren insan kendini, ailesini ve yiyeceğini korumak amacı ile yaşadığı yerin etrafını duvarlarla çevirmek ihtiyacını hissetmiştir. Bu yapılara kale diyoruz.

Kaleler, düşmandan korunmak ve saldırısına engel olmak için kalın duvarlarla yapılan, düşmana ok ve mermi atma yerleri olan, içinde askerin barınacağı yerler bulunan büyük savunma, korunma yapılarıdır. Topun icat edilmesi ve kullanılmaya başlanmasına kadar büyük önem taşıyan kaleler, 15. yüzyıldan sonra önemini kaybetmeye başlamıştır.

Anadolu, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Bu coğrafyayı mesken tutanlar, yaşadıkları büyük savaşlar ve göçler nedeniyle kendilerini korumak için görkemli kaleler inşa etmişlerdir. Hemen aklımıza gelenler kaleler; Kız kalesi, Mersin, Dolmabahçe Sarayı, İstanbul, Gaziantep Kalesi, Gaziantep, Sinop Kalesi, Sinop, Rumeli Hisarı, İstanbul, Diyarbakır Kalesi, Diyarbakır, Topkapı Sarayı, İstanbul, Mardin Kalesi, Mardin….

Tarihin belli bir dönemine kadar, bir yerleşim bölgesini ele geçirebilmek için önce o bölgedeki kaleyi ele geçirmek gerekiyordu. Tarihi seyir içinde kaleler bulundukları yerleşim merkezinin siyasi, kültürel ve sosyo-ekonomik gelişiminde önemli bir unsur olarak karşımıza çıkarlar..

Günümüzde mazlumların, mağdurların, ezilenlerin son sığınağı, son kalesi Türkiye’dir. Çünkü, Türkiye, son on yılı aşkın yürüttüğü politika ve insani siyasetiyle, köklerinden gelen merhamet, adalet ve şefkat medeniyetini ihya etmeye başlamıştır. Bunun sonucudur ki, üç milyonu aşkın Suriyeli kardeşlerimize merhamet ve şefkatle bağrımızı açmışız.

“Türkiye son kaledir. Çevremizdeki bunalımların krizlerin içinde mazlumların, mağdurların sığınabileceği son kaledir. Birileri son kaleyi yıkmak, tahrip etmek istiyor. Yahya Kemal’in deyişi ile ‘son ordusudur İslam’ın’ diyerek istiklal harbinde son bir hamle ile kurulan Türkiye, nasıl o zaman bütün mazlumların duası ile kuruldu. Bugün de mazlum milletlerin duaları ile ayaktadır. Bizler son kaleyi savunmak için ne gerekiyorsa yapacağız…”(Başbakan Ahmet Davutoğu -4 Şubat 2016 Basın)

Türkiye  son kaledir. Türkiye İslam aleminin umududur. Bediüzzaman “İmanı kurtarmak ve Kur’ân’a hizmet için, Mekke’de olsam da buraya (Türkiye’ye) gelmek lazımdı; çünkü en ziyade burada ihtiyaç var”.Türkiye her açıdan İslam aleminin merkezi ve kalbi konumundadır. Merkez ve kalp bozuk olursa diğer taraflar da bozuk olur. Öyle ise tedaviye merkez ve kalpten başlamak gerekir. Bediüzzaman’ın Türkiye tercihi bu manaya işaret ediyor. Kur’an’ın  tefsiri olan Risale-i Nur eserleri manevi setlerdir. Bu setler terörün en büyük engelidir.

 

İslam aleminin son umudunu, son merhamet ve şefkat kalesini düşürmek, ele geçirmek için, yıkmak için her şey yapılıyor. İçerideki hainler dışarıdakilerle el ele seyrediyoruz. Millet seyrediyor. Oyunun farkında olan bu aziz millet, oyunu oyuyla bozdu. Son kaleyi kurtardı. Millet seçtiği Cumhurbaşkanının, hükümetinin yanında. ‘Menderes’i astınız, Özal’ı zehirlediniz, Erdoğan’ı yedirmeyiz’ diyorlar Hainler bunu hazmedemiyorlar.Terör olayları bunun müşahhas örnekleridir. Bunun için, Cumhurbaşkanımız Erdoğan üzerinden milli irademize yönelik devamlı suikast tezgahlıyorlar.

PKK lideri ve KCK eş başkanı Cemil Bayık İngiliz The Times’da yayınlanan röportajında. “Erdoğan bizi yenerse, Türkiye’de demokrasi isteyen herkesi mağlup edebilir. Erdoğan’ı devirmek istiyoruz. Onun rüyalarının gerçeğe dönüşmesinin önündeki en büyük engel biziz. Eğer Erdoğan bizi saf dışı bırakırsa, kazanır. Erdoğan’ı ve AKP’yi devirmek istiyoruz. Erdoğan ve AKP devrilmedikçe, Türkiye asla demokratik bir ülke olamaz. ” Diyerek kusuyordu.

Erdoğan’ı itibarsızlaştırma odaklı algı operasyonları artarak devam ediyor. Çamur at izi kalsın. Türkiye’yi yalnızlaştırmak, son kaleyi yıkmak için hedefteki sembol isim Recep Tayyip Erdoğan’dır. Çünkü o milli irade ve ümmetin dik duruşunun umududur.

Türkiye düşmanları; onların kalenin içindeki maşaları Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı, devre dışı bırakmak, itibarsızlaştırmak için her yola başvuruyorlar. Amerikan, İsrail lobileri, paralel yapı, HDP, PKK-DAEŞ, DHKP-C, Putin, Esad aynı şeyi söylüyorlar. Hedef Erdoğan’ı devirme projesi. Yani “Erdoğan gitmeli” Niye? Son kale başka türlü ele geçirilemez de ondan. Hatırlayın bu proje önce; Gezi’yi örgütleyenlere, sonra 17-25 Aralık darbe girişimini yapan paralel yapıya, MİT tırları durduranlara, şimdilerde cani terör örgütü PKK’ya  verilmiş durumda..İhaleyi alan PKK öldürüyor, yakıp yıkıyor. Meclisteki, medyadaki, sosyal medyadaki uzantıları meşrulaştırıyor., Paralelcisi, Esadcısı, Putincisi, solcusu, Amerikalısı ve Amerikancısı alkış tutuyor. Bu oyuna gelecek miyiz? Diz çökecek miyiz?

Türkiye’nin önünü kesmek isteyen, zulümle, menfaatle, kanla beslenenler, kendilerini dinlemeyen güçlü Türkiye istemiyorlar.Türkiye’ye diz çöktürmek istiyorlar. Oynanan oyun bundan ibarettir. Artık bunu aklı selim her vatandaş anlamalı. Olay parti meselesi değil  memleket, vatan meselesidir. Bunu göremeyenlerin zalimin, teröristin zulmüne destek olma ihtimali var. “Sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur.

Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur; sonra yardım da göremezsiniz. ”(Hud, 11/113) Düşünce ve davranışta zalimlere meyletmek zulümle; hainlere ortak olmak ihanetle; suçlulara arka çıkmak cürmün kendisi ile eşdeğerdir. Zalimler karşısında hakkı söylemek en büyük cihattır. Zalimin zulmünü önlemek hem bu dünyada hem de ahirette kurtuluşa ermenin yoludur.

‘PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’nin Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın PKK’nın Suriye’den getirerek Türkiye’ye sokmak istediği silahları arabasıyla taşıdığı ve terör örgütünün Suruç yapılanmasına teslim ettiği ortaya çıktı. Mülteci kamplarında kalan Suriyelileri silah kuryesi olarak kullanan PKK, silahları taşımak için de HDP’li vekillerin araçlarını kullanıyor.

Suruç’taki kampta kalan Mehmed Muhammed Ali’yi para vaadiyle silah kuryesi olarak kullanan PKK, Şanlıurfa Emniyeti’nin teknik ve fiziki takibi sonucu yakalandı. Emniyet’in gizlice takip ettiği silah kaçakçılığı olayında, Ali’nin getirdiği bavulları aracıyla taşıyacak kuryenin HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız olduğu ortaya çıktı. Söz konusu aracı yakalayan Emniyet görevlileri, HDP’li vekil Sarıyıldız’ın “Ben milletvekiliyim, bana dokunamazsınız” tepkisiyle karşılaştı. Dokunulmazlığı nedeniyle işlem yapılamayan HDP’li vekilin silah kuryeliği Emniyet tutanaklarına yansıdı.’(Yeni Akit 26 Temmuz 2015)

Arabasıyla terör örgütüne silah taşıyan, örgütün sığınaklarında teröristlere canlı kalkanlık yapan, evini teröristlere tahsis eden, terör örgütünün her eyleminde ön safta yer alan milletvekili, milletvekili değil teröristin ta kendisidir. Bu hainlikleri, ihanetleri yaparken düşman olarak gördüğün devletin tüm imkanlarından faydalanacaksın. Hainliklere her gün yenisini ekleyeceksin. Bunun hesabı bir gün sorulur. Şehit Piyade Komando Ayhan Erdoğan’ın babası Recep Erdoğan, “Ben Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Ahmet Davutoğlu’na seslenmek istiyorum; bu, Meclis’teki teröristleri cezaevine tıksınlar, milletvekillerini. Tıkarlarsa hakkımı helal ederim, yapmazlarsa helal etmem.’ Derken milletin duygularına tercüman oluyor, hesap sorulmasını istiyordu.

Halk Tv’de Halk Arenası programının moderatörü Uğur Dündar programda skandal ifadeler kullanıyordu. Operasyonlarda öldürülen teröristleri savunan Uğur Dündar “7 Haziran’dan bu yana bu kadar şehit vermemize sebep olanlar gerçek vatan hainleridir. O bölgede yüzlerce masum Kürt yurttaşımızın hayatını kaybetmesine neden olanlar asıl vatan hainleridir” iddialarında bulunuyordu.( http://www.ulke.com.tr/medya/haber/627252-ugur-dundardan-kustah-sozlerteroristleri-savundu) İhaleyi alan PKK öldürüyor, yakıp yıkıyor. Son kaleyi yıkmaya çalışıyor. Sen Kürt  yurttaşlarımız  hayatını kaybediyor diyeceksin. Onlar Kürt vatandaşlarımız değil, terörist PKK. Siyasi görüşümüz ne olursa olsun, ortak kaygımız vatan olması gerekmez mi?…

Söze ne hacet.  Her şey gözlerimizin önünde oluyor. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar. Son kaleyi yıkmak isteyenlerin içerdeki, meclisteki  temsilcilerinin son marifetini millet televizyonlardan seyretti. PKK’nın marşını söylüyorlardı.

HDP’li vekiller dokunulmazlıkların Anayasa komisyon görüşmelerini terörize ettikten sonra Meclis’i terk ettiler. Türkiye Büyük Millet Meclisini terk ederken terörist marşını söyleyerek Kandil’e biat ettiklerini, hainliklerini resmen ilan etmişlerdir. Bunlar milletin vekili olamazlar.

Meclisteki hainlerin paçaları tutuştu. Arabasıyla PKK’ya silah taşıyanlara dokunulacak..Bu ülke hiç kimsenin çiftliği değil. Ülkemizin her karış toprağı şehit kanlarıyla vatan olmuştur.

Şehirlere barikatlar, çukurlar kurdular. Camileri, hastaneleri, durakta bekleyen insanları acımasızca bombaladılar. Bütün bu cinayeti işleyenlere, teröre destek olanlara dokunulacak. Bunun için ilk adım atıldı. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin Anayasa değişikliği teklifi, TBMM Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi. Süreç başladı. Son kaleyi yıkma ihaneti içinde bulunanlar kanun karşısında hesap verecekler. Dokunulmazlıklar kalkacak ve yargının önüne çıkacaklar. İhanetin bedelini ödeyecekler. Yolun sonu görünüyor. Bundan kurtuluş yok.

”Sana ihanet edeni affet ama vatana ihanet edeni affetme” Hz. Ali (r.a)

“Türk milleti asırlardan beri İslâmiyet’e hizmet etmiş ve çok veliler yetiştirmiştir. Bunların torunlarına kılıç çekilmez; siz de çekmeyiniz, teşebbüsünüzden vazgeçiniz. Millet, irşad ve tenvir edilmelidir” Bediüzzaman

Sende yorum yazabilirsin

%d blogcu bunu beğendi: