Dinden şan ve şerefini alan, bir devlet, Çok asır Allahtan ona, yağdı bereket,
Asırlarca dünyaya, o hükmetti evet, Halkın yüzlerinde, vardı nurdan alamet. (Abdülkadir Haktanır)

Küçüklüğümüzden bu güne kadar ana ve babamızdan, nine ve dedelerimizden görerek ve işiterek ezberleyerek öğrendiğimiz iman bilgilerine inanışa, taklidî iman denir. (Abdülkadir Haktanır)

Allahı’na inanan sevap yapmaya koşar, Durmaz her an hayırlı işler yaparak coşar.
O her an Kur’anı Kerimi harfiyyen yaşar, Yaptığı hareketiyle etrafa nur saçar. (Abdülkadir Haktanır)

Sadece ve sadece tebliğdir. Şimdi yerini ve hizmet mükellefiyeti noktasındaki çizgiyi çok iyi tesbit etmesi gerektir. Sana terettüp eden görev, ciddi mükellefiyet, tebliğ ma’nâsıdır. İltibas nereden oluyor? (Abdulkadir Haktanır)

Biz Allah’ı Cuma günleri mescide sığdırmaya çalışıyoruz. Belki cuma gecesine, çok nadiren kalkılabilirse, yatağın sıcaklığından feragat edilebilirse de Sabah namazlarına (Abdülkadir Haktanır)