Tesettürün Terkindeki Tehlike

Tesettür temelde kadının kendisi içindir. Kadın psikolojisinde, doğru ve yanlış değil pek çok şeyi toplumla uyum için tercih etme meyli vardır. Oysa en ala hak Allah hakkıdır. Böyle bir durumda kendisinin bile ne düşündüğü önemli değildir. Zira yaratıcının emri böyledir.

Amerika’da kadın ve erkek öğrencilerin bir arada olduğu bir sınıfta sınav yapılır. Sınav esnasında ortalama zorlukta sorular sorulur. Diğer yandan her öğrenci günlük kıyafetleriyle sınava katılmışlardır. Kısa bir süre sonra benzer sorularla bir sınav daha yapılır. Ancak bu kez öğrencilerin üzerinde deniz veya plaj kıyafetleri vardır. Sınav sonuçlarına bakılınca erkeklerin aldıkları not ortalaması değişmemiştir. Ancak kadınların not ortalamasının ilk sınava göre önemli ölçüde düştüğü gözlemlenmiştir.

Bu noktada esasında erkeklerin sınav notlarının ikinci sınavda düşük olması beklenmiştir. Çünkü beklentiye göre erkekler, yüzme kıyafetiyle sınava katılan kadınlarla ilgilenecek, bu nedenle sınava odaklanamayıp daha düşük not alacaklardır. Ancak kadınlar daha düşük notlar almışlardır. Çünkü sınav esnasında kadınlar kendi görünümleriyle daha çok ilgilenmişler, başkalarının kendilerini nasıl göreceği düşüncesine daha fazla odaklanmışlardır. Bu da kadınların sınav notlarını olumsuz etkileyecek kadar yoğun bir odaklanmadır.

Örnekte geçen sınavda notların olumsuz etkilenmesi yaşam boyu olabilecek en basit etkilenmelerden sadece bir tanesidir. Bazı şeylerin etkisi kendilerinden çok kapı, anahtar veya köprü olmalarında yatmaktadır. Tesettürün de insanı pek çok hatalardan, günahlardan koruyan bir tarafı vardır. Örneğin tesettürlü veya kısmi tesettürlü bir kadın dinin kültürel veya geleneksel de olsa etkisini az çok sürdürdüğü bir toplumda rahatça bir bara gidemeyecek, sokakta sigara veya alkol kullanamayacak, bu da tesettürün kapı etkisidir.

Ben başımı örtüyorum! derken, evden çıkacağında başörtüsünü takarken bir tercihte bulunmakta, bu dini ciddiye aldığını, dinin emirlerini yaşamaya çalıştığını beyan etmiş olmakta ve tercihlerini bu yönde yapmış, kararlarını bu yönde vermiş olmaktadır. Özellikle de kendi içinden gelen “Acaba açılsam olur mu?” veya başkalarının “Gençsin, güzelsin, saçların da çok güzel. Açılsan ne olacak ki? Hem mazbut yaşamaya devam edersin. Sadece saçını açmakla bir şey olmaz.” gibi teşvikleri karşısında “Hayır! Ben kapanmayı seçiyorum!” tercihini yaparken de aslında sadece kapanmayı tercih ediyor değildir.

Aynı zamanda Allah ve Rasulünün emir ve tavsiyelerini, yasaklarını ve uyarılarını da ciddiye almayı tercih etmiş demektir. Aynı zamanda diğer günahlara karşı da kapalı kalmaya devam etmeyi tercih etmiş demektir. Aynı zamanda kulluk bilincini, her an Allah’ın karşısında ve huzurunda olma şuurunu, bütün cazibesine ve parlaklığına rağmen dünya hayatının bir gün sona ereceği gerçeği karşısında sonsuz hayata yatırım yapmayı, ahirete odaklı yaşamaya devam etmeyi tercih etmiş demektir. Dolayısıyla tesettürden bağımsız da yürütülebileceği düşünülen pek çok şeyde kişinin o tercihi dolaylı olarak etkili olmaktadır.

İnsanın namazdan vazgeçince pek çok günaha daha kolay açık hâle gelmesi gibi bir etkiye tesettürden vazgeçmek, tesettürlüyken “açılmak” da sahiptir. Açılanların büyük çoğunluğu bunu kabul etmek istemeseler de bu bir realitedir.

Tesettürün birçok günahtan sakındırması ile tesettürden vazgeçişin pek çok günaha kapı açma etkisi çok net gözlemlenmektedir. Aslında teorik olarak bir kadın başını açsa ancak baş bölgesinin dışında kıyafetleri tesettüre uygun olsa, aynı insan iffetine, erkeklere karşı davranışlarına ve iletişimine dikkat etse, namazlarını kılsa, yalan söylemese, söz verince tutsa, zekatını-sadakasını verse, insanlara faydalı olma gayretine devam etse, dinin emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınmaya devam etse ancak sadece başını kapatma noktasında bir eksiği olsa dinini yaşamaya büyük ölçüde devam etmiş olacaktır. Teorik olarak işin doğrusu budur.

Ancak diğer yandan günümüzde zihinler başörtüsüyle veya genel tesettürle çokça meşgul olduğu için başörtüsünü veya tesettürü bırakma vakalarının büyük bölümünde kişinin kendisi adına Allah ile yaptığı anlaşmada, din anlayışında veya dini yaşama kararında da bir vazgeçiş, genel bir gevşeme görülmektedir. Bu da, “Ben artık o kontratın bir tarafı değilim, bu sözleşmeden çekiliyorum. Artık dindar olma, dini yaşama gibi bir derdim, gayem yok!” gibi bir psikolojiye sebep olabilmektedir. Bu psikolojik dönüşüm elbette zorunlu değildir ancak reel planda, pratik hayatta bu durum yüksek ihtimalle böyle cereyan etmektedir.

Bir kadın sadece başını açsa ancak baş bölgesi dışında kıyafetleri tesettüre tam uygun olsa, haram ve helale de ciddi riayet ve dikkat etse aslında dininden çok büyük bir şey kaybetmiş olmayacaktır. Teorik olarak hakikat budur. Fakat pratikte bunun karşılığı neredeyse hiç görülmez.

Tesettürden vazgeçildiğinde yeni alınacak kıyafetlerde o hâleti devam ettirmeyi sağlayacak belirli bir sınır kavramının bulunmadığı gerçeğiyle görerek ve alışarak yapılan tercihler gittikçe daha kolay yapılabilecek. Yani başlangıçta zararsız hatta caiz görülebilen tarzların caiz olmayan hallere dönüşmesi kolaylaşacaktır.

Sonuçta; tesettürü bıraktıktan sonra açılmanın net bir sınırı yoktur. Tesettürden çıkıp açılmaya karar veren kadınlar tesettürlü durumdaki manevi hâllerini muhafaza edebilecek bir giyim tarzına büyük oranda ulaşamayacaklardır. Teorik açıdan olmasa da reel pratik açıdan karşılaşılan örneklerin sıklığı bu durumun yaygın bir realite olduğunu göstermeye yetecektir. Bu nedenle başörtüsü tek başına ciddi bir koruyucudur. Hatta sadece geleneksel olarak başını örten ancak tesettürlü olmanın diğer unsurlarına (erkeklerle iletişimde rahat olma, dar ve kısa giyinme gibi) pek dikkat etmeyen kadınlar için dahi önemli bir koruyucudur. Bu nedenle İslam başörtüsünü özellikle ayrı bir başlık olarak ele almış ve emretmiştir.

Başörtüsü günahlara, haramlara ve hatta küfürle şirke karşı ciddi bir koruyucudur. Öyle zamanlar vardır ki bazı ibadetler farzlar üstü bir farz hâline gelir. Bu zaman dilimi için tesettür bu manayı taşır dersek yanılmış olmayız.

İfade edildiği şekliyle, tesettürü terk etmek insanın manevi hayatını olumsuz etkileme ihtimali bulunan bir durumdur. Farklı bir yaşam tarzına kapı açabilecek bir karardır. Bu noktada dikkatli olmak, kararlarımızı verirken bu faktörleri de göz önünde bulundurmak İslam’ı yaşamaya gayret eden kişiler için mantıklı olacaktır.

Allah Teala’dan yaşarken yapacağımız tercihleri kendi rızasına uygun bir şekilde seçmemizi kolaylaştırmasını; razı olmayacağı kararlara karşı kalplerimizin meylini kesmesini, zorlaştırmasını dileriz.

Çetin KILIÇ
Kaynak :Kuran time

Sende yorum yazabilirsin